Altın kaçakçılığı iddiası Adalet Bakanı’na soruldu Altın kaçakçılığı iddiası Adalet Bakanı’na soruldu

20 yıldır aşı bekleyen "kene" kabusu Türkiye'nin gündemine 2003 yılında şüpheli ölümlerin araştırılmasıyla girmiş olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı, havaların ısınmasıyla birlikte tekrar ortaya çıkmış durumda.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) dahil birçok kurum tarafından yürütülen aşı geliştirme çalışmaları ise 20 yılda istenilen sonuca ulaşamamış durumda.

KKKA hastalığı Türkiye'de ilk kez 2002 yılında ölümlere neden olmuş ve 2003 Mayıs ayında resmi kayıtlara geçmiştir. Hastalığın Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olduğu, Tokat'ta SSK hastanesinde çalışan bir hemşirenin (Esra Demir, 27) ve ardından gelen altı kişinin ölümü üzerine yapılan incelemeler sonucunda Fransa'daki Pasteur Enstitüsü'nde belirlenmiştir.

Hastalığın kırsal kesimlerde, özellikle de "Hyalomma" türü keneler aracılığıyla insanlara bulaştığı tespit edilmiştir. Vakalar genellikle Orta Anadolu ve Karadeniz illerinin bazı bölgelerinde görülmekte olup her yıl ilkbahar aylarında hava sıcaklığının artması ve kene popülasyonunun hareketlenmesiyle birlikte artış göstermektedir.

Bu yıl da baharla birlikte hastanelerde vaka sayılarında bir artış yaşanmıştır. Ancak SCÜ ve diğer kurumlar tarafından yürütülen aşı geliştirme çalışmaları 20 yılda istenilen sonuca ulaşamamıştır. 2023 yılı başlarında tamamlanması beklenen çalışmalardan henüz bir sonuç elde edilememiştir.

SCÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bakır, aşı çalışmaları hakkında konuşarak, "Dünya Sağlık Örgütü ve diğer birçok ülkede koronavirüs aşısına kaynak ayrıldı ve hızlı bir şekilde aşı geliştirildi.

Tabii ki KKKA için de çalışmalar var. Ancak şu ana kadar yapılan çalışmalar istenilen düzeye ulaşmadı. Ben aşı konusunda umutluyum, ancak çalışmaların hızlandırılması gerekiyor.

Bunun için yatırım yapılması gerekiyor. Şu anda Faz-1 ve Faz-2 aşamalarında çalışmalar devam etmektedir. Ülkemizde de bu konuda çalışmalar yapan bilindik yerler bulunmaktadır. Üniversitemiz de uluslararası bağlantılı çalışmalar yürütmektedir. Umuyorum ki en kısa sürede kaynak sağlanır ve etkili bir aşı geliştirilir" şeklinde konuşmuştur.

Prof. Dr. Bakır, hastalığın zayıf bağışıklığa sahip kişilerde ölüme yol açabileceğini belirtmiş ve kenelerle temas sonrası erken başvurunun önemini vurgulamıştır. Kene eğer erken tespit edilirse uzaklaştırılması gerektiğini ve özellikle kenelerin sıkça bulunduğu alanların dikkatlice kontrol edilmesi ve vücutta görülürse kenelerin hızlı bir şekilde çıkarılması gerektiğini söylemiştir.

Kenenin çıkarılması sırasında vatandaşların ellerini korumasız kullanmamaları, keneyi patlatmadan tek hamlede çıkarmaları yeterli olacaktır. Ancak çıkaramayacak durumda olan kişilerin sağlık kuruluşlarına başvurması gerekmektedir. Bu işlem sonrasında ise vatandaşların ellerini yıkamaları ve kenelerin temas ettiği bölgeyi dezenfekte etmeleri gerekmektedir.

Bu vakalarda bağışıklık sisteminin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Bakır, zayıf bağışıklığa sahip olanların veya diğer organ ve sistem hastalıkları olan kişilerin daha fazla risk altında olduğunu ifade etmiştir.

Prof. Dr. Bakır, vakalarda görülen can kayıplarının genellikle zamanında başvurunun yapılmaması nedeniyle vücutta kanamaların başlaması ve bunun kontrol altına alınamamasından kaynaklandığını söylemiştir.

Editör: Mustafa Savlı