Gazi İsmail Hakkı Atasoy, şu an 45 yaşında ve henüz 21 yaşındayken teröristlerle girilen çatışmada yaralandı. Aldığı yara O’nu omurilik felçli olarak tekerlekli sandalyeye mahkum etti. 14 yaşında Çankırı Astsubay Okulu ile başlayan askerlik hayatı, mesleğini çok kısa süre yaşatan o hain saldırı ile sona erdi. Gazi Atasoy, hala o saldırıda şehit düşen 8 silah arkadaşını ve askerliği özlüyor.

Vali Erin öğretmenleri makamında ağırladı Vali Erin öğretmenleri makamında ağırladı

Yenişarbademli ilçesi nüfusuna kayıtlı olan Gazi İsmail Hakkı Atasoy’u birçok Ispartalı Yürüme Engelliler Yaşam Derneği Başkanı olarak bilir. Ancak o bir Gazi. Hakkari’de teröristlerle girilen çatışmada aldığı yara sonucu yürüme engelli olarak hayatını sürdürmek durumunda kaldı. O günleri Isparta Kumsaati Dergisi’ne anlatan Gazi Atasoy, “Ben yürüyemeyeceğimi hala bilmiyordum. Tedavim bitecek geri gideceğim diye düşünüyordum” dedi.

İlk ve orta öğrenimimi Yenişarbademli’de tamamladıktan sonra, 1991 yılında 14 yaşındayken Astsubay hazırlama okuluna başladım. 3 senelik askeri okulu bitirdikten sonra İstanbul Tuzla Piyade Okulu’na gittim. Sınıfım belli oldu piyade oldum, kura çektim, ben 80 kişilik gönüllü komando kurasından çektim. Hakkari Dağ Komando Komutanlığı’nda tim komutanlığı çıktı. 1996 Eylül ayında birliğe komutan yardımcısı olarak başladım, 2.yılda komutan oldum. Gelmeme 2 aya kala bir operasyona çıktık. Kuzey Irak’ta Çekici Harekatı’na da katıldım. Olay, Kuzey Irak’ın Çukurca tarafında Metine Kampı’nda yaşandı. Buraya bizi bir gece önce helikopterle attılar. Bölge ağaçlık ve kayalıktı. Gündüz tertiplendik. Burası, PKK’nın bir numaralı kamplarından biri. Gece, çok hareket halinde olmuyoruz, savunma halinde kalıyoruz. Bizim batımızdaki Jandarma Harekat Timi’ne 300-400 kişilik terörist grubun saldırısı sonucu 8 şehit verdik, 15 yaralımız vardı.

Bizim bulunduğumuz alan biraz daha açık bir alandı, bize yanaşamadılar. Ertesi gün validen aşağı indik. Bir sırttan benim tim gitmeye başladı. Bizi geride bıraktılar. Otlarda patika gibi izler oluşmuş, birilerinin burada dolaştığı belliydi. Dere yatağına indim, peşmerge zannettik ama PKK’lıymış. Ateş açılında mantar gibi üzerimize mermi yağmaya başladı. Ortalık ana-baba günü gibi oldu, ateş kesildi, beni öldü zannettiler, kendimi büyük bir kayanın yanına attım. Bölük komutanı vuruldu, bir askerimiz şehit oldu, onun telaşı vardı, asteğmen yaralandı. Ben, yerimi değiştirmek için hafif ayağa kalktım, sırtımdan bir şey sinnek ısırığı gibi oldu. Biran bana rahatlama geldi, düştüm, bulutların üzerinde uçmaya başladım. Hiçbir şey hissetmiyordum, çatışmanın telaşı dahi kalmadı bende. Sonra kendimden geçtim. Helikoptere almışlar beni çatışma bitmiş, uyandım. Karşımda bölük komutanı var, ağlıyormuş ben O’nu gülüyor olarak görüyorum, meğerse yanımızda şehit varmış. Ben de gülmeye başladım, o nasıl bir ruh haliyse gülüyorum gibi geliyordu bana belki de ağlıyorum bilmiyorum. Hakkari’de hastaneye aldılar beni narkoz falan vermeden direk ameliyata aldılar.

Çok kritik bir vakaydım. Organ kayıplarım var. Sol böbreğim yok, dalağım yok. Sonra Van Askeri Hastanesi’nde bütün ameliyatlarım olmuş. Her tarafım cihazdı uyandığımda. Tekrar vurulsaydım dedim öyle bir acı ızdırap vardı ki bende anlatamam. Omurilik gitmiş, organ kayıplarım var, oradan beni ambulans uçakla GATA’ya götürdüler. Yoğun bakımda 20 gün yattım, fizik tedaviye başladım. Ben yürüyemeyeceğimi hala bilmiyordum. Tedavim bitecek geri gideceğim diye düşünüyordum. Yoğun bakımda psikolog gönderdiler, bana yürüyemeyeceğimi söylemesi için. Ben sordum, ne zaman yürüyebileceğim, O da bir ay da yürüyebilirsin, 6 ayda da yürüyebilirsin ya da hiç de yürüyemeyebilirsin gibi cümleler kurdu, sinir oldum. Belli dönem bu psikoloji ile savaştım. Artık kabullenme dönemi başladı. Hava değişimi için memleketime geldim, ailem çok destek oldu, onlar sayesinde yaşıyorum, yoksa şimdiye çoktan giderdim. Kabullendim, 2009 yılında evlendim, bir oğlum var.”

KAYNAK : KUM SAATİ DERGİSİ

Editör: Haber Merkezi