SDÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Saltan ve üniversite yönetimi, basın mensuplarıyla bir araya gelerek hem üniversitenin genel durumu hakkında bilgilendirme yaptı hem de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yaklaşık yarım saat süren soru-cevap bölümü sırasında ilginç diyaloglar yaşandı.
Gündemin Merkezinde Hastane Sorunları Vardı
Son günlerde Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) ve Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi, kamuoyunda sıkça tartışılıyor.
Gazetecilerin ise gündeminde Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi vardı. Bir gazeteci, babasının ameliyat olması için söylenilen saatte ameliyat olamadığını, hatta o gün ameliyat için aç kaldığını ancak kendilerinin araştırması sonucunda ameliyat kadrosunun “bugünlük yeter” dendiğini öğrendiklerini ve bunun da kendilerine söylenmediğini aktardı.
Gazeteci konuşmasının devamında; “Siz binayı istediğiniz kadar yeni yapabilirsiniz, cihazlarınız istediğiniz kadar yenileyebilirsiniz ama ancak insan kalitesini eğitmedikten sonra ya da bu koordinasyonu sağlamadıktan sonra bir şeyin anlamı kalmıyor. Böyle bir olaya Süleyman Demirel, yaşasaydı ne cevap verirdi?” diye ekledi.
Başhekimin "İletişim" Vurgusu
Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Taylan Oksay ise, gazetecinin bu özeleştirisine cevaben; “Genellikle hastalarla birebir ilgilendiğimiz için hastayı çağırıyoruz, sabah geliyor. Akşam çok acil bir travma hastası o yoğun bakımı doldurmuş olabiliyor. Bazen sabah 08.00’de alacağımız hastayı 14.00’a kadar kaydırmamız gerekebiliyor. Böyle durumlar olabiliyor. Bizim hizmetimizde iletişim çok önemlidir. Büyük ihtimalle de size verilen bilgi biraz şeydir. ‘Anestezi yoruldu’ öyle bir şey benim hiç gördüğüm, pratikte gördüğüm bir şey değildir. Size aktarılma kısmı yanlış olmuştur. İletişimin önemi orada, gerçek ve doğru bilgiyi vermek lazım” dedi.
Rektör Yardımcısı Koşar'dan Tepki
Bir başka gazeteci de, hastaneyle ilgili sürekli fotoğraf, belge, bilgi geldiğini belirterek, biti, piresi, hastanın 7 saatlik ameliyathanede bekletildiğini ve kamuoyunda tıp fakültesinin rezalet olarak görüldüğü, temizlik konusunda da bir çok sıkıntıların yaşandığını dile getirdi.
SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alim Koşar ise, “Olabilir, hastanın tablosunda bir değişim olabilir. Akciğerinde, kalbinde ani bir sorun olabilir. Hastanın ameliyatı o gün kalabilir. Ben cerrahım 30 yıldır ameliyat yapıyorum. Ben bir hastam kaldığı zaman ondan daha çok üzülüyorum. Rezalet derken neye dayanarak rezalet diyorsun? Ben 30 yıldır hizmet veriyorum. Akşama kadar hastanedeyim. Mahcubiyet duyacak neyimiz eksik, çalışmaktan başka, hizmet etmekten başka neyimiz eksik onu merak ettim. Başhekim de öyle, cansiperane çalışıyorlar. Burada bizim 200 tane öğretim üyemiz var, 100 tanesi profesör. Biz bölgenin tüm komplik hastalarına bakıyoruz. Alanya’dan, Manavgat’tan hastalar geliyor, gece ameliyata alınıyor. Saati yok, şeyi yok, dediğim gibi 90-100 yaşında hastaları ameliyat ediyoruz. Eskiden bu hastalar Ankara’ya, İstanbul’a giderdi. Sizin kasıtlı konuştuğunuzu düşünüyorum. Bir dayanağınız yok yani. Bizim tek şeyimiz hizmet etmek. Biz durmuyoruz iyi hizmet etmeye devam ediyoruz. Burada şunu söyleyeyim neredeyse 25 yıllık bir hastane, eskiyor ve yenileme çalışmaları da tüm hızıyla devam ediyor. Arkadaşlar, başhekim ve yardımcıları cansiperane koşturuyorlar. O yüzden çok üzüldüm. Yani bu şekilde iyi niyetle çalışırken, bizi utanmaza çıkardınız. Bu çok çirkin bir şey, biz dediğimiz gibi hizmet etmekten başka bir şeyimiz yok” dedi.
"İletişim Problemi Herkesin Sorunu"
Son alarak konuşan SDÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Saltan da; “Şunu söyleyebiliriz, bizim Isparta’nın mesela Antalya’dan farklı bir tarafı var. Antalya’da tıp fakültesindeki hocalar, özelde de dışarıda çalışıyor. Bizim burada 1 tane doktor yok dışarıda çalışan. Tamamı bizim hastanemizde çalışıyor. Türkiye’nin her yerine gidin, her yerinde bu var. Isparta bu açıdan özel bir yer bunu ifade edeyim. İletişim konusunda haklı olabilirsin. Belki genel olarak insanımızda var böyle bir sıkıntı ki basında da var. Ben ilk toplantıda dedim ki; Lütfen haber yaparken bize sorun. Yapın yine, bize sorun, doğrusunu öğrenin haber yapın. Basın da yapmıyor, iletişim basında da yok ki. Bizimle ilgili yapılan haberlerde 1 tanesi bize sorulmadı. Hangisi doğru, bu rakam doğru mu diyen olmadı. İletişim deyince basında da iletişim problemi var yani. İsterseniz bir özeleştiri de yapalım burada. Tamam biz de de var, basında da var, herkeste var. Demek ki bir şapkamızı koyacağız, hep beraber biz de hastane de çok çalışan var. Temizlik konusunda da haklısınız. Geçmişte şirket zamanındaki temizlik personelinin yüzde 20’i ile 30’u ile çalışıyoruz. Çok azaldı temizlik personeli. Emekli olanın, istifa edenin, gidenin yerine yenisini getiremiyorsunuz. Ankara’da uğraşıyoruz işte yeni elemanlar alalım diye. Temizlik personelinde gerçekten sıkıntı var. Bu beklemeler sadece bizim üniversitemize has bir şey değil. Bu problemler her yerde var. Ama iletişim problemi bunun sıkıntılı hale gelmesine neden oluyor”