Saygıdeğer okuyucular, bildiğiniz bir şey ama yazımla ilgili olduğundan; hatırlatayım dedim. “Turizm bacasız fabrika” doğru slogan sözünü neden hatırlatmak istedim?

Isparta Belediyesi ve başkanı Şükrü Başdeğirmen sayesinde iç turizm yaptığı eserlerle birazcık hareketli. Isparta ve yöresi esnafının, insanlarının geliri açısından bakıldığında turizm getirisi insanların küçümsenemeyeceği bir gelir olduğunu söylemeye bilem gerek var mı? Ama bu geliri Isparta’ ve ilçeleri reddeder görüntüsündeler. Bunu, devlet ilgilileriyle reddediyor görüntüsü yok mu?

Turizm ve turistti bölgemizde görme, ağırlama, bölgenin tarihi turizm dokusuna yönelik tanıtımının eksikliğinden, organizasyonsuzluktan anlıyoruz.

                                                                    ***

Geçtiğimiz günlerde Isparta Yalvaç ve Eğirdir ilçelerimiz” yaşanabilir şehir” ilan edilmiş. İlk anda sevindirici bir haber gibi geliyor insana. Öyle değil! Ben sevinmedim. İç ve dış turisti ilçelerinizde görmek istemezseniz her yer yaşanabilir yer olur.

Bu iki ilçemiz hatta Sütçüler dâhil, Uluborlu, Isparta Merkez ile bazı köy, kasaba bölgeleri tarih açısından zenginliği tartışılmaz. Özellikle “İnanç turizmi” açısından değer biçilemez Isparta’mızın ilçeleri, köy ve bölgeleri var.

İl Turizm ve Kültür müdürlüğü, gelen giden onlarca ilçe kaymakamı, siyasileri, vekiller, yöre esnafı ile diğer ulaşım sektöründe uğraş verenler kalkıp da Yalvaç, Eğirdir, Uluborlu, Sütçüler, Gönen dâhil bir “Turizm ve Tanıtma” denekleri var mı? Turist bu tanıtımla gelir.

Veya 8 yıldır Isparta müzesini bile yeniden yapmak için teşebbüsünüz yol! Bu şu demek: “Biz turizm geliri, turist istemiyoruz”.  Bu ilgisizliğin anlamı bu değil mi? Kendi kabına çekilmiş ilçeler topluluğu, tabii ki bu 2 ilçemiz, diğer ilçelerimiz “Yaşanabilir yer” olur. Turisti çekecek tarihi görüntüyü sen kalk uyut! “Dokunmayan yılan bin yıl yaşasın “de!

Elin oğlunun bölgesinde bir iki tarihi yapıtla iç-dış turizm yönünden insanlarını ekonomik açıdan ferahlatmakta,” bir hırka, bir lokma bize yeter” mi diyorsunuz?

Eğirdir Nis Adası binlerce yıldır tarih kokuyor. Yunanistan’daki Isparta ve Burdur’dan gitmiş Osmanlı vatandaşlarının torunları Rum dostlar diyorlar ki: “Biz dini yönden oraları ziyaret etmek istiyoruz. Yunan devleti ziyaret etmek istediğimiz yerde resmi Turizm Derneği bulunmasını zaruri görmekte. Bu olmazsa buralara devletimiz gelmemizi izin vermiyorlar” demekteler.

                                                                     ***

“Bizim için çok kıymetli Eğirdir Nis adası, Yalvaç, Uluborlu, Barla, Gönen, Sütçüler ve Isparta merkez ile Burdur çok kıymetli. Kendi inancımıza göre gezip, birkaç dakikalık dualarımızı yağıp döneceğiz. Siz Türkler turizm gelir hazinesini sizin değiminizle: “elinizin tersiyle itiyorsunuz” demekteler. Böyle turizm politikası olur mu? Hiç mi civarlara bakmıyorsunuz!

                                                                       ***

Gram Altın İçin Kritik Süreç Başladı Gram Altın İçin Kritik Süreç Başladı

Çocukluğumda Eğirdir’e ve Yalvaç’a turistler gelir, ev ve pansiyon kiralarlardı. Eğirdir de bir Turizm Tanıtma kulübesi de vardı hatırladığım kadarıyla.

Şimdi Eğirdir’e kimse gelmiyor. Binlerce yıllık Hz. İsa’nın yardımcısı St. Pavlus veya Sen Pol Eğirdir Nislides (Nis) adasında haftalarca kalmış. İ:S 46’ da. Kaldığı evin olduğu yere bir kilise yapılmış. Kız Kilisesi denmiş. Bu tarihten 1356 yıl sonra yani 1402’de Moğol İmparatoru Timur Eğirdir kalesi ve Nis adasını almış.  Hz. İsa’ nın yardımcısı Aziz Pavlus’ un kaldığı Kız kilisesini Moğol –Türk imparatoru Timur Kız Kilisesini camiye çevirip, namaz kılmış. Burada dinlenmiş. Sonra da Nis ve Eğirdir’i Türk Karamanoğlu II. Mehmed’ e devretmiş.

 İşte” İnanç turizmi” dokusu bu!

 Örneğin diyorlar komşumuz Yunanlılar. ”Biz Pavlos elçimizin çıplak ayakla Uluborlu’ dan Gönen’e (Komana) Romalı askerlerden bir şafak vakti kaçıp kurtuluşunu, Gönen manastır bölgesine sığınışını yaşamak istiyoruz. Gelip bu 1977 yıl önceki hadiseyi yaşamak istiyoruz” demekteler. Benzer tarihi hadiseleri Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına zarar vermeden bir turist disiplini ile ülkenize günübirlik gelmek istiyoruz. Ancak bir turizm derneğiniz yok” demekteler.

                                                                      ***

Yine: Hristiyan Ortodoksluk için, kendi inançlarınca Nis adası bir Hac (Turizm çekiciliği) yeridir. Ama şimdi bırakın turisti bu adaya çekmeye; Nislides (Nis) adası şimdi balıkla içki içilecek yer gibi görülmekte. Normal iç turistler, aileler bile Ada’ya gelmede çekingen davranmaktalar. 

Sütçüler ilçemizde de aynı turizm hatası var. Sütçüler ilçesini (o zamanki köyünü) kuran Hz İsa yardımcısı Ortodoksların “Elçi” dedikleri Pavlus’ tur. İlk adı St. Paul’dur. Pavlus’ un kutsal kitabında Tarsus Pavlus’ un doğduğu yer. Sütçüler yani o zamanki Pavlus köyü Yeni Ahit yani İncil’in bir bölümünü yazmadan önce düşünüldüğü, çok zaman kaldığı yer olarak bilinmekte.

Sütçüler ilçemiz yani eski adı Pavlus köyü Ortodoksların kutsal kitabında geçmekte. St. Paul, (Resullerin İşleri, ACTS 21: 39) Pisidia Antioheia Antik Kenti yani Yalvaç ilçemiz de hem Roma şehir devletinin olduğu ve Aziz Pavlus’ un ilk Hristiyanlık ibadetinin (namaz) yapıldığı yerdir.

Kısacası Isparta (Burdur dâhil) “İnanç turizmi” açısından ilçelerimiz oldukça zengin bölgemiz. Devletimizin yetkilileri, yöre insanları, esnafı, üniversiteleri diğer ilgilileri bölgemizin turizm değerlerine ne zaman sahip çıkacaklarını merak ediyorum. “Biz böyle kalalım, razıyız” diyorsanız. O zaman ekonomimiz neden zayıf, devlet nerede demeyin!

Araştırma: Bayram AYGÜN-2024

Editör: Özge Çelik