Isparta

Defterdar Koçaş’tan Mükelleflere önemli bilgilendirme

Isparta İl Defterdarı Osman Koçaş, Ocak ayı itibariyle yoğun bir vergilendirme dönemine girildiğini hatırlatarak, mükelleflere yol göstermek amacıyla bilgilendirmede bulundu.

Abone Ol

İl Defterdarı Osman Koçaş, her yılın Ocak ayında tahakkuk ettirilip ilk taksitlerin ödenmesi ile başlanılan Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV),  Mart ayında gerçek usul gelir vergisi mükelleflerce beyan edilen ve ilk taksitin ödenmesi ile doruğa ulaşan Gelir Vergisi (GV) ve nihayetinde de Nisan ayında Kurumlar vergisi mükelleflerince beyan edilip ödenmesi gereken Kurumlar Vergisi (KV)  ile birlikte yoğun bir vergilendirme dönemine girildiğini belirtti.

Defterdar Koçaş, mükelleflere bilgi vermek, yol göstermek amacıyla bir makale yayımladı.

İşte mükelleflerin bilmesi gerekenler:

                                  BEYAN DÖNEMİ BAŞLARKEN

 A-GİRİŞ

Her yılın Ocak ayında tahakkuk ettirilip ilk taksitlerin ödenmesi ile başlanılan Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV),  Mart ayında gerçek usul gelir vergisi mükelleflerce beyan edilen ve ilk taksitin ödenmesi ile doruğa ulaşan Gelir Vergisi (GV) ve nihayetinde de Nisan ayında Kurumlar vergisi mükelleflerimizce beyan edilip ödenmesi gereken Kurumlar Vergisi (KV)  ile birlikte yoğun bir vergilendirme dönemine girilmiştir.

          Bu makalemizde kapsam dahilindeki mükelleflerimize bilgi vermek, yol göstermek amacıyla vergi mevzuatı harmanlanarak özgün ifadelerimizle birleştirilip okuyucunun istifadesine sunmak amaçlanmıştır.

Kamu giderlerinin en önemli finansman kaynağı vergilerdir.

TC Anayasasının 73. maddesinde; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.

          Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına” verilmiştir.

            Vergiler, gerçek veya tüzel kişilerin gelirleri üzerinden alınmaktadır. Gelir ise gerçek veya tüzel kişilerin elde etmiş olduğu kazanç ve iratlarının safi tutarlarıdır.

             B-GELİRİN TANIMI VE UNSURLARI

             193 sayılı Gelir Vergi Kanununun 1. maddesinde gelirin tanımı yapılırken elde edilen kazanç ve iratların safi tutarıdır kelimeleri seçilerek bilinçli olarak kullanılmıştır. Gelirin 7 unsurları sayılırken bir kısmına kazanç denmiş, bir kısmına da irat denmiştir. Ayrıca safi tutar ifadesi de bu gelirin elde edilmesi için katlanılan giderlerin  düşülmesi neticesinde geriye kalan tutarın vergilendirileceği anlamı çıkmaktadır.

            Gerek Gelir Vergisi Kanununda, gerekse de Kurumlar Vergisi Kanununda  gelirin unsurları olarak;

 1. Ticarî kazançlar,

  2. Ziraî kazançlar,

  3. Ücretler,

  4. Serbest meslek kazançları,

  5. Gayrimenkul sermaye iratları,

  6. Menkul sermaye iratları,

  7. Diğer kazanç ve iratlar.

Sayılmıştır.

Genel olarak bakıldığı zaman gerçek hayatta karşılaşılabilecek herşey gelirin unsurları olarak vergilendirmeye konu teşkil etmektedir. Hiçbir ekonomik faaliyet vergi dışı bırakılmamıştır.

C-BEYAN ESASI

 Hilafına hüküm olmadıkça, Gelir Vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur.

            Mükellef  yasalarla belirlenen dönemler içerisindeki elde etmiş oldukları kazanç ve iratlarını yine yasalarla belirlenen sürelerde ve şekil şartlarına uygun olarak bağlı oldukları vergi dairelerine beyan etmek zorundadırlar.

            Beyan esası Devletin vatandaşına olan güvenin tesis edildiği ulvi bir düşünceden kaynaklanmaktadır. Belki de  ülkemizde meri olan yasalar  içerinde Harcırah Kanunu ve Vergi Kanunları dışında hiçbir yasada beyana dayalılık esas alınmamıştır. Böyle olmakla birlikte kanun koyucu yinede mükellefleri doğru beyan verme konusunda çeşitli müeyyidelerle uyarmıştır.

  Beyannameler;

  1. Yıllık;

  2. Muhtasar;

  3. Münferit;

Olmak üzere 3 şekilde verilmektedir.

1. Yıllık beyanname, muhtelif kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde edilen kazanç ve iratların bir araya getirilip toplanmasına ve bu suretle hesaplanan gelirin vergi dairesine bildirilmesine mahsustur.

Gelirin takvim yılının belli bir dönemine taallük etmesi, beyannamenin yıllık vasfını değiştirmez.

2. Muhtasar beyanname, iş verenler veya vergi tevkifatı yapan diğer kimseler tarafından kesilen vergilerin matrahları ile birlikte, toplu olarak vergi dairesine bildirilmesine mahsustur.

3. Münferit beyanname, dar mükellefiyete tabi olanların yıllık beyanname ile bildirmeye mecbur olmadıkları kazanç ve iratlardan, vergisi tevkif suretiyle alınmamış olanların bildirilmesine mahsustur

            Diğer taraftan Mükellefler 2 nci maddede yazılı 7 unsurlardan herhengi birinden veya birkaçından bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu Kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur

            Gelir elde eden mükellefler gelirlerini beyanname ile vermek zorundadırlar.

Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar, tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, dar mükellefiyette Türkiye'de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye'de oturduğu yerin, Türkiye'de vergi muhatabı yoksa işyerinin, işyeri birden fazla ise bu işyerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir.

Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm halinde, ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir.

           Kurumlar vergisi beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilir.

Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamesi:

 Gelir Vergisi Kanunu 94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine muhtasar beyanname ile  bildirmeye mecburdurlar. Yıl sonlarında tahakkuk ettirilen mevduat faizlerinden kesilecek vergilerin bildirilmesi için bu süre bir ay uzatılır.

Aynı belediye hudutları içinde muhtelif yerlerde yapılan ödeme ve tahakkuklar ile bunlara ait vergilerin bir merkezden bildirilmesi caizdir.

Zirai ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanlar, 94 üncü maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar verebilirler.

 Taksitler

  Yıllık beyana tabi gelirler üzerinden tahakkuk eden vergilerde ödeme:

  Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi Mart ve Temmuz aylarında;

  Olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.

            Maliye Bakanlığı, gelirlerinin büyük bir kısmı ziraî kazançtan oluşan mükellefler hakkında gerekli görülen hallerde, iki taksitten fazla olmamak üzere, belli üretim bölgeleri ve ziraat ürünlerine göre, özel ödeme zamanları tayin edebilir

 Vergi tevkifatının yatırılması:

            94 üncü madde gereğince yapılan vergi tevkifatı, vergi kesenler tarafından beyanname verecekleri ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar bağlı bulundukları vergi dairesine yatırılır.

Vergi Kanunlarının uygulanması ve ispat:

          Hiçbir ekonomik faaliyet vergi dışı bırakılamaz. Konusu TCK açısından suç teşkil etse bile her ekonomik faaliyetin vergilendirilmesi gerekmektedir.

            Vergi kanunları ve diğer kanunların hilafına lafzı ve ruhu ile birlikte hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı gözönünde tutularak uygulanır. Onun içindir ki vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaylara ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas alınmaktadır.

            Bir ekonomik faaliyet süreklilik arzetmiyor ve kar amacı güdmeyip sadece sosyal amaçlarla yapılıyor olması onun gerçek mahiyetinin belirtilen husus olması şartıyla vergi dışı bırakılmaktadır. Bir ekonomik faaliyeti kamufle etmek amacıyla  kurulan bazı dernek ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri vergilendirme dışı bırakılmamaktadır. Zira gerçek mahiyetleri kazanç veya irat elde etmektir.

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.

 Mükellef ve vergi sorumlusu:

Safi kazanç ve iratlardan alınması gereken vergiler kimlerden alınması gerekir. Burda mükellef ve vergi sorumlusu olarak adlandırılan teknik bir tanım devreye girmektedir.

Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişidir.

Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.

Vergi kanunlariyle kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.

Bu kanunun mütaakıp maddelerinde geçen "mükellef" tabiri vergi sorumlularına da şamildir.

Vergi ehliyeti:

Diğer yasaların hilafına mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir. Yani kişinin çocuk olması, temyiz kudretine sahip olmaması (akli melekelerinin yerinde olmaması) mükellef olmasına engel değildir.

Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz. Kumar oynatmak, tefecilik, yasal olmayan bahis gibi faaliyetler kanunen yasak olmasına rağmen vergilendirmeye engel değildir.

Bir verginin doğabilmesi için vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın meydana gelmesi veya yasal durumun tamamlanması yeterlidir. Vergi alacağı kamunun alacağı iken mükellefin borcudur.

D-VERGİNİN TAHSİLİ

             Mükellef tarafından beyan edilen bir verginin tahsil edilebilmesi için geçmesi gereken aşamalar vergilendirme süreci olarak adlandırılır.

Bunlar; tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsildir.

Tarh:

Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tesbit eden idari muameledir.

Tebliğ:

Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.

Tahakkuk:

Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.

Tahsil:

           Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir

            Bu aşamadan geçmeyen hiçbir vergi tahsil edilememektedir.

           Mali idare günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte teknik alt yapısını hızla oluşturarak elektronik ortamda beyanname alabilmekte, tahsilat yapabilmektedir. Nihai amaç mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine uğramadan vergisel yükümlülüklerini elektronik ortamda yerine getirebileceği bir sistemin getirilmesidir.

            e-Beyanname, e-defter, e-fatura, e-arşiv, e-yoklama, e-Tebligat gibi işlemler artık mükelleflerce alınan şifre, parola ile vergi dairesine gelinmeden rahatlıkla internet üzerinden vergisel yükümlülükler yerine getirilebilmektedir. Hatta Dijital Vergi Dairesi sistemi üzerinden çoğu vergisel hizmetler yürütülebilmektedir. Son dönemlerde yürürlüğe giren ve yoğun bir teveccühle karşılanan hazır beyan sistemi ile gayri menkul ve menkul sermaye iradı mükelleflerimizin iratları hazır beyan istemi üzerinden rahatlıkla beyan edilerek oluşturulan beyannameler bağlı olunan vergi dairesine gönderilebilmektedir.

            Ödenmesi gereken vergiler ise gerek vergi daireleri veznelerince gerekse anlaşmalı banka ve özel finans kurumları ve PTT şubelerince yada internet üzerinden kredi kartlarıyla taksitle ödenebilmektedir.

           E- CEZAİ MÜEYYİDELER

             Beyana dayalılığın esas olduğu bir vergilendirme sisteminde mali idare çeşitli enstürmanlarla mükellefin beyanının doğru olup olmadığını tarh ve tahsil zamanaşımı süresi içerisinde teyit edebilmektedir.

            Mali idare tarafından son zamanlarda teknolojik alt yapının oluşturulması ile birlikte insan unsuru minimize edilerek objektif kriterler esas alınarak çapraz denetim mekanizmaları işletilmektedir.

            Yukarıda belirtilen e-Beyanname, e-defter, e-fatura, e-arşiv, e-yoklama, e-Tebligat gibi işlemler maarifetiyle mükelleflere gerçek dışı beyanname verme imkanı hemen hemen ortadan kaldırılmaktadır. Bununla birlikte aksi durumla karşılaşılması halinde yani verginin ziyaya uğratılması halinde  ağır cezai müeeyyideler getirilmiştir.

Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.

Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir.

Yukarıki fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut  haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmez.

Vergi ziyaı cezası

Vergi hukukunda en çok bilinen mali bir müeeyyidedir. Vergi Usul Kanununun 341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.

Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.

Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.

Usulsüzlük

Usulsüzlüğün tarifi:

 Usulsüzlük vergi kanunlarının şekle ve usule mütaallik hükümlerine riayet edilmemesidir.

            Mali idare mükellefiyetle ilgili ödevlerini zamanında doğru bir şekilde yerine getirmeyen mükelleflerle ilgili olarak özel kasıt, ihmal, yasaların yanlış yorumlanması, mücbir sebep gibi hususlarıda dikkate alarak kolaylaştırıcı veya ağırlaştırıcı düzenlemeler de yapmıştır.

            Takdir Komisyonları, Uzlaşma Komisyonları, İzaha Davet Müessesesi, Tecil Komisyonları gibi oluşumlar mükellefleri mükellefiyetle ilgili ödevleri zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirememesi halinde devreye girerek mükelleflere cansuyu babından su vererek rahat bir nefes almalarını sağlamaktadır. Bu gibi durumlarda temel  öge mükelleflerin bağlı oldukları vergi daireleri ile çok sıkı bir ilişki içerisinde olmaları gerekmektedir.

F-SONUÇ

             Kamu gederlerinin %90’a varan kısmı; devletin egemenlik gücüne dayalı olarak  mükelleflerden zora dayalı, karşılıksız, nihai ve nakit olarak alınan vergilerle karşılanmaktadır.

            Vergi verme bir vatandaşlık görevidir ve hiç kimse vergi verme şerefinden mahrum bırakılamaz.

            Beyana dayalılığın ve belge düzeninin esas olduğu bir vergilendirme rejiminde mükelleflerce beyan edilip ve aynı  mükelleflerce ödenmeyen  bir sonuçla karşılaşılması manidardır.

            Mükelleflerce hak ve yükümlülüklerin tam olarak bilinmemesi çoğunlukla mükellefleri ekonomik faaliyetlerinin mali idarenin bilgisi dışına çıkarılmasına, kayıt dışılığa itmektedir.

            Verginin tabana yayılması, kolayca ödeme alışkanlığının kazandırılması, vergiyi toplumun tüm kesimlerine benimsetilmesi ve vergi yükünün azaltılması mükelleflerin hak ve yükümlülüklerini tam olarak bilmesi ve tüm vatandaşlarca belge düzenine uyulması ile mümkün olacaktır.

            Bu bağlamda 2023 mali yılı vergilendirme dönemine ilişkin olarak vergiyi doğuran her ekonomik faaliyetlerini mali idareye doğru bir şekilde beyan eden veya edecek olan mükelleflerimize hayırlı ve bol kazanç dilerken vatandaşlarımıza da yapmış oldukları her tür mal ve hizmet alışlarında mutlaka belge almalarının uygun olacağını hatırlatmak isterim.

            Zira fişsiz KAÇAK olur.

Haber Merkezi