Isparta

Demirel 6 defa gidip, 7 defa nasıl geldi?

Bugün, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in 100'ncü doğum günü. Demirel, siyaset sahnesine 6 defa gidip, 7 defa nasıl geldi? Zafer Çağlar yazdı...

Abone Ol

1 Kasım 2024.  9. Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’in doğumunun 100.ncü yıldönümü. Ömrünün 50 yılını devlet ve siyasete adamış Demirel’i  rahmet ve şükranla anıyorum.

Demirel, keskin ve kıvrak zekasının yanısıra,  insanlara gösterdiği vefa duygusuyla da takdir  edilen bir devlet adamıdır.

Halkına ve onun sorunlarına karşı gösterdiği yakın ilgi ve problemleri anında çözme becerisi nedeniyle Demirel, siyaset sahnesinden 6 defa gidip, 7 defa gelme başarısını gösterebilmiş tek siyasetçidir.

Sözlü tarihe not düşmek adına, Mayıs 1991’de bizzat şahit olduğum bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Rahmetli Demirel’in Ankara Güniz Sokak’taki evinin salonundayız. DYP Isparta Milletvekilleri; Aykon Doğan, Ertekin Durutürk ve İbrahim Gürdal, Isparta Belediye Başkanı Altan Raşit Civan, Belediye İmar Müdürü Bahadır Çilek ve Belediye Basın Danışmanı sıfatıyla ben, oradayım.

Konu, Isparta ile ilgili projeleri Demirel’e sunup, bilgilendirmek.

Toplantının başında rahmetli Demirel, Altan bey’e şu uyarıyı yaptı: ‘’Altan, toplantı sırasında bana telefon gelebilir. O zaman sen konuşmanı kesme, devam et. Ben hem konuşur, hem de seni dinlerim.’’

Gerçekten de yaklaşık 3 saat süren toplantı süresince Demirel’e, tam 17 telefon geldi. Demirel, 17’si ile de konuştu. Onların sorunlarını çözdü. Toplantı sonunda sorduğu sorularla da, Altan bey’in anlattığı her şeyi dinlediğini ortaya koydu.

İNSANCIL BİR İNSAN

Hem insanlarla konuşup, onların sorunlarını çözen ve aynı anda kendisine anlatılan konuları dinleyebilen, nitelikli bir siyasetçi idi rahmetli Demirel. Ama buradaki asıl konu, Demirel’in o telefon konuşmalarındaki insancıl yaklaşımıydı. Telefonların çoğu, Anadolu’nun çeşitli il, ilçe ve köylerinden kendisini arayan vatandaşlardan geliyordu. Demirel bunları dikkatle dinliyor, not alıyor ve sonrasında dinlediği sorunları çözmek için yetkilileri arıyordu. Bu görüşmelerden ikisini size anlatmadan geçemeyeceğim.

HACİZ İŞLEMİNİ  NASIL DURDURDU?

Arayanlardan biri, Yozgat’ın Yerköy ilçesine bağlı bir köyden telefon eden Ahmet adlı bir vatandaştı. Demirel’in ‘’Ahmet ağa’’ diyerek hitabettiği vatandaşın evine haciz memurları gelmişti. Ahmet ağa, haczin durdurulması için Demirel’i arıyordu. Demirel, Ahmet ağa’yı dinledikten sonra , ‘’ Ahmet ağa, merak etme. Bu işi ben çözeceğim. Sen, görevlilere çay ikram et. Oradaki memuru da telefona ver.’’ dedi. Haciz memuruna kendisine has üslubu ile hitabeden Demirel, özetle haciz işleminin başlatılmamasını zira, yarım saat içinde bir avukatın ödeme yaparak haciz işlemini durduracağını söyledi. Bu konuşmanın ardından sekreterine Yerköy’de bulunan avukat Hasan bey’i aramasını istedi. Birkaç dakika içinde avukat Hasan bey telefona bağlandı ve rahmetli Demirel’den, haciz işleminin durdurulması talimatını aldı.

Gerçekten tam 35 dakika sonra Demirel’e haciz işleminin durdurulduğu bilgisi geldi.

‘’VEFA’’ İSTANBUL’DA BİR SEMTİN ADI MI?

Demirel, ‘’Vefa’nın’’ İstanbul’da sadece bir semt adı olmadığını, dara düşen vatandaşlara telefonla çözümler sunabildiğini göstermiş oldu.

Aynı gün, buna benzer bir başka olaya daha şahit oldum.

Yine Anadolu’nun bir ilçesinden arayan vatandaş, acil beyin tümörü ameliyatı olması gereken karısının kurtarılması için, Demirel’den telefonla yardım istiyordu. Rahmetli Demirel, bu kez Hacettepe Üniversitesi Beyin Cerrahisi’nden tanıdığı bir profesörü aradı. Konuşma öncesinde profesörün , eşinin ve Amerika’da eğitim gören oğlunun adlarını söyleyerek durumlarını sordu. Kısa bir süre hasbihal etti. Daha sonra ise hastanın adını vererek, hastanın ameliyatının yapılıp, kendisine bilgi verilmesini istedi. Bu konuşmaların sonunda tekrar eşi hasta olan vatandaşı arayıp, Hacettepe Üniversitesinde ameliyatı yapacak profesörün adını verdi. Yol paralarının olup, olmadığını sordu.

DEMİREL NASIL ‘’BABA’’ OLDU?!

İşte o gün, rahmetli Demirel’in iktidardan 6 defa gidip, 7 defa başarıyla nasıl gelebildiğini daha iyi anlamış oldum. Vatandaş ve onun sorunlarıyla her şartta ilgilenen Demirel, işte bu özelliklerinden dolayı halk tarafından ‘’baba’’ olarak nitelendirildi  ve her sıkıntıda ‘’kurtar bizi baba!’’ nidalarına muhatap oldu.

Bu anekdotu günümüz siyasetçilerine ve siyaset bilimi öğrencilerine, kulaklarına küpe olsun diye anlatma ihtiyacı hissettim.

Doğumunun 100.ncü yılında hemşehrimiz, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i bir kez daha rahmetle ve şükranla anıyorum. Ruhu şadolsun.