Geçtiğimiz ay, yıkıcı etkisini hala üzerimizde hissettiğimiz ve uzun bir süre daha hissetmeye devam edeceğimiz büyük bir felaket yaşadık. İnsan hayatına dokunan her meslek dalından çalışanların ve her alandan bilim insanlarının yardımı ve emekleriyle daha kolay atlatacağımız zor bir süreç içerisindeyiz. Bu felaketin neden olduğu sosyal ve ekonomik sonuçları toplum olarak bertaraf etmeye çalışırken, bir yandan, birçok insan bu büyük travmanın neden olduğu duygusal ve fiziksel sağlık sorunları ile karşılaşıyor.
Şiddetli fiziksel travmaya maruz kalan insanlarda beyin yaralanmaları, kişinin yaşamını kaybetmesine ve ağır işlev kaybına yol açabiliyor. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Prof. Dr. P. Akın Sabancı “Sağlık profesyonelleri olarak bizler, erken dönemde hastalarda acil müdahale gereken beyin kanamaları ile sıklıkla karşılaşırken kafa travmasının uzun dönem sonuçlarını da göz ardı etmememiz gerekiyor. Acil müdahale gerektirmeyen ve erken iyileşme sürecini tamamlayan beyin dokusunda uzun süreçte bazı sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Uyku problemleri, kişilik değişiklikleri, duygu ve davranış farklılıkları, hafızanın zayıflaması gibi sıkıntılar sadece yaşanılan olayın duygusal ağırlığından kaynaklanmıyor. Bu gibi sorunlar beyin dokusunda fiziksel bir yaralanma sonucunda da ortaya çıkabiliyor. Beyin hücrelerinin birbirleriyle yeni ilişkiler kurabilme yeteneği sayesinde, uygun destek ve ilaç tedavisi ile bu sorunların çoğunun üstesinden gelinebiliyor. Bunun yanı sıra nöbet geçirme yani epilepsi atakları, yaşanan ciddi kafa travmaları sonrası karşımıza çıkan en önemli sorunlardan diğer bir tanesi. Epilepsinin kontrolü için uygun ilacı tespit ettikten sonra doktor önerisine uygun sürede düzenli kullanımı çok önemli. İlaçların düzenli alınmaması ya da doktor önerisi dışında gereğinden erken kesilmesi, nöbetlerin tekrarına ve hastalığın kötüleşmesine neden olabiliyor. Bu nedenle tedavi gören kişilerin tedaviye sadık olması ve nöbet geçirmeyi kolaylaştırabilecek ürünlerin tüketiminden kaçınması, mevcut rahatsızlığın seyrini kolaylıkla kontrol altına almak için çok değerli.
Özellikle ileri yaşta ve kan sulandırıcı kullanan insanlarda daha olası olmakla birlikte, kafa travması yaşamış kişilerde haftalar ya da aylar içinde “beyin kanaması”nın bir türü meydana gelebiliyor. Beyin zarı ile beyin dokusu arasındaki “köprü venleri” diye anılan damarlardan, damla damla sızan kanın bu bölgede birikmesiyle oluşan bu kanama (kronik subdural hematom), yavaş geliştiği için ameliyatla müdahale edilmesi gereken hale gelene kadar bulgu vermeyebiliyor. Bu tür kanama sadece tek bulgu olarak baş ağrısına neden olabildiği gibi, bilinç bulanıklığı ya da kuvvet kaybı gibi ciddi bulgularla da kendini gösterebiliyor. Beynin sadece tek tarafında ya da her iki tarafında da ortaya çıkabilen bu kanama, eğer tedavi edilmezse, beyin üzerinde itilme etkisine sebep olduğu için yaşam kaybı ile sonuçlanabiliyor. Bu nedenle kafa travması ardından, üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen devam eden baş ağrısı, bulantı, baş dönmesi, nöbet geçirme gibi şikayetlere sahip kişiler tetkik edilmelidir. Zor günlerden geçtiğimiz bu dönemde özellikle deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın bu konuda bilgi sahibi olmaları çok önemlidir” dedi.