Isparta Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen 'İklim Değişikliği Kaynaklı Afetler ve Isparta Semineri' büyük ilgi gördü. Süleyman Demirel Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Polat'ın sunumuyla gerçekleşen seminerde, iklim değişikliğinin Isparta ve özellikle Eğirdir Gölü üzerindeki etkileri ele alındı.
Seminerin açılış konuşmasını yapan ITSO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Çelik, iklim değişikliğinin dünya genelinde doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artırdığını vurgulayarak, Eğirdir Gölü başta olmak üzere iklim değişikliği nedeniyle su kaynaklarının azaldığına dikkat çekti. Gölün kuruması durumunda hem çevresel hem ekonomik açıdan önemli sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını belirtti.
Başkan Çelik, “Günümüzde, iklim değişikliği dünya genelinde çeşitli doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Bu afetler insan yaşamını, ekonomiyi ve çevreyi derinden etkileyen önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Eğirdir Gölümüz de iklim değişikliğinden olumsuz anlamda etkilenen birinci derece su kaynaklarımızdandır. Öyle ki hem içme suyu kaynağı olarak hem de tarımsal sulama için büyük bir öneme sahiptir. Ancak, iklim değişikliği sebebiyle yaşanan kuraklık ve su kaynaklarının azalması, gölümüzü kuruma riski ile karşı karşıya bıraktı. Gölü kaybettiğimiz vakit hem çevresel hem de ekonomik açıdan birçok sorunla mücadele etmemiz kaçınılmazdır.
Gelecekte, iklim değişikliğinin etkileri daha da belirgin hale gelecektir. Yağış rejimindeki değişimler, su kaynaklarının azalması, tarımsal üretimde düşüş gibi olumsuzluklarla karşılaşma olasılığımız bulunuyor. Bu nedenle sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek tedbirler almamız gerekiyor. Sadece Eğirdir Gölümüzü değil tüm su kaynaklarımızı koruyucu tedbirleri hayata geçirmeliyiz.” dedi.
Seminerde konuşan Prof. Dr. Erkan Polat ise 2030 ve 2050 yıllarında yaşanacak iklim değişikliğine dikkat çekti. Polat, “İklim değişikliği çağımızın ve neslimizin ana belirleyici sorunudur. Dünyanın genel ısısındaki uzun vadeli artışa işaret ediyor ve yaşadığımız dünya üzerinde kalıcı etkiler yaratıyor. Atmosferde insan faaliyetlerinden kaynaklanan karbondioksit ve metan gibi sera gazları atmosferimizde biriktikçe gezegenimiz tıpkı bir sera gibi ısınıyor. Türkiye, Güney İspanya ve Mısır’da sıcaklığın 37 derecenin üzerinde olduğu gün sayısının 2050 yılına kadar ikiye katlanarak 30’dan 60’a çıkması bekleniyor. Kuraklığın Akdeniz Bölgesinde 2030 yılına kadar yaygınlaşacağı ve 2050 yılına kadar daha da artacağı öngörülüyor.” dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ISPARTA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Prof. Dr. Erkan Polat sunumunda, iklim değişikliğinin uzun vadeli etkilerine ve Türkiye'nin gelecekte karşılaşabileceği risklere değindi. Özellikle Akdeniz Bölgesi'nde kuraklığın artması ve su kaynaklarının azalması gibi sorunların öngörüldüğünü ifade etti. Eğirdir Gölü'nün çekilmeye başladığını ve bu durumun bölgedeki su varlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirtti.
Polat, “Isparta ve çevresinde, su varlığında önemli düşüşler yaşanmakta. 2030 yılına geldiğimizde ilimizin doğu kesiminde özellikle Eğirdir-Konya havzasında bulunan yeraltı ve yer üstü sularında %15'in üzerinde ciddi bir azalma yaşanması öngörülüyor. NASA'nın verilerine göre, bu durum ciddi baskılar ve afet riskleriyle karşı karşıya kalabileceğimizi gösteriyor. Su talebinin ise 2-3 katına çıkması bekleniyor çünkü yağışların azalması ve sıcaklıkların artması gibi faktörler etkili olacak.
Göller bölgesi, iklimi, coğrafyası ve kültürel mirasıyla son derece önemli bir bölge olmasına rağmen, iklim değişikliği özellikle Eğirdir Gölü gibi ana su kaynakları üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Eğirdir Gölü'nün kurumasıyla ikiye bölünme riski ortaya var ve su seviyesindeki düşüşler dikkat çekici boyutlarda.” dedi.
Çekilmelerin en fazla yaşandığı alanın Gelendost ile Yenice Köyü çevreleri olduğunu belirten Polat, “Özellikle Gelendost 2. Kademe Pompa istasyonu çevresinde 34 yıllık süre zarfında Eğirdir Gölünün yaklaşık 876 metre çekildiği belirlenmiştir. Çekilmelerin en fazla yaşandığı alanlardan bir tanesi de Pupa Çayı’nın Eğirdir Gölü’ne boşaldığı bölgedir. Bu bölgede 34 yıllık süre zarfında 583 metre çekildiği belirlenmiştir. Bir diğeri ise gölün kuzeyinde Taşevi ve çevresindeki bölgedir. Gölün aynı süre zarfında 424 metre çekildiği belirlenmiştir.” şeklinde konuştu.
Bu önemli su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerektiğini vurgulayan Polat, su talebinin azaltılması, alternatif enerji kaynaklarının kullanımı, yeşil ulaşım sistemlerine geçiş ve geri dönüşümlü sistemlerin teşvik edilmesi gibi önlemlerin alınması gerektiğini belirtti.
Seminer, iklim değişikliğinin gelecekteki olası etkileri, su talebi artışı ve çözüm önerileri üzerine detaylı bilgilerin paylaşılması ve katılımcıların sorularının yanıtlanmasıyla sona erdi.