Cumhuriyetimizin 99. yıldönümü kutlamaları sabah Vali Aydın Baruş’un Valilik makamında bayram tebriklerini kabul etmesiyle başladı. Ardından 29 Ekim kutlamaları kapsamında 15 Temmuz Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’nda tören düzenlendi. Törene Vali Aydın Baruş, Isparta Milletvekili Aylin Cesur, Garnizon Komutanı Albay Mustafa Kahraman, Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, protokol üyeleri, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.

Tören, Vali Baruş, Garnizon Komutanı Albay Kahraman ve Belediye Başkanı Başdeğirmen ‘in törene katılanlar ile vatandaşların bayramını kutlamasıyla başladı.

Daha sonra saygı duruşunda bulunarak İstiklal Marşı okundu. Daha sonra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yayınladığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama mesajı okundu ve ardından günün anlam ve önemini belirten konuşma Vali Aydın Baruş tarafından yapıldı.

Vali Baruş konuşmasında; Saygıdeğer Ispartalılar,

Cumhuriyetin Büyük Millet Meclisince ilan edildiği 29 Ekim 1923 günü Milletimizin Anadolu topraklarındaki bin yıllık tarihinin dönüm noktasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kıymetini anlayabilmek için Türk Milletinin Anadolu’daki tarihini çok iyi bilmemiz gerekir.

1071 yılında Atamız Alpaslan liderliğindeki ordumuzun ölüme meydan okuyarak kazandığı kutlu zafer Anadolu topraklarının kapılarını Milletimize ardına kadar açmıştır.

Bu kutlu zaferin ardından akın akın Anadolu’ya gelen atalarımız, adım attıkları toprakları yurt edinmek uğrunda cansiperane mücadeleler etmiş, bu topraklarda engin bir hoşgörü ortamı kurarak adeta yetmiş iki milletin barış içinde yaşamasını temin eden büyük bir medeniyet kurmuşlardır.

Anadolu’nun Türklere yurt olmasından itibaren, düşmanlar tarafından her türlü desiseye başvurularak Milletimiz bu topraklardan atılmak istenmiştir. Bu saldırılara karşı amansız atalarımız mücadeleler vermiştir.

1176 yılında, büyük komutan II. Kılıçarslan komutasındaki Selçuklu ordusunun, Gelendost toprakları üzerinde meydana gelen Miryokefalon Savaşı’nda, Bizans ordusunu yenilgiye uğratmasıyla Anadolu’nun kesin olarak Türklere ait olduğu tescillenmiştir.

Bu topraklarda yeşeren ve üç kıtada gölgesi yayılan ulu bir çınar misali cihan devleti haline gelen Osmanlı İmparatorluğu altı asır boyunca dünya tarihine istikamet vermiş, Anadolu toprakları Miryokefalon’dan beri yaklaşık 750 yıl Türklerin emniyeti altında kalmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu, son iki yüz yılında askeri, iktisadi ve sosyal olumsuzluklar nedeniyle hâkimiyet kurduğu toprakların önemli bir kısmını kaybetmiş, kaybedilen topraklarda yaşayan milyonlarca soydaşımız, kurtuluşlarını Türkiye topraklarında görmüş ve ana yurt bildikleri Anadolu’ya akın akın göç etmiştir.

Anadolu’yu topraklarını varlığının kaynağı, hür ve onurlu yaşamasının vazgeçilmez mekânı bilen Türk Milleti, tarihi boyunca bu toprakları koruma uğrunda, atalarından miras aldığı cesaret ve fedakârlık ruhuyla her türlü zorluğa göğüs germiştir.

Dünyanın emperyalist güçlerinin sömürgelerine yeni topraklar eklemek amacıyla başlattığı Birinci Cihan Harbi birçok imparatorluğun parçalanmasına ve yok olmasına sebep olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu da savaşta kaybeden güçlerden biri olarak yenik sayılmış, Mondros Ateşkes Anlaşması ile Anadolu’nun dört bir tarafı savaşın galibi sayılan istilacı güçler tarafından işgal edilmeye başlanmış, Türk Milleti küçük bir coğrafyaya hapsedilerek adeta teslim alınmak istenmiştir.

Gelen Zamlar Tereyağını da etkiledi Gelen Zamlar Tereyağını da etkiledi

Anadolu’nun her yerinde umutsuzluğun hâkim olduğu o kara günlerde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasıyla ayağa kalkan aziz Milletimiz, İstiklal Marşımızın; “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım” mısralarında veciz ifadesini bulan bir şahlanışla yurdun dört bir tarafında bağımsızlık meşalesini yakmıştır.

Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’ta, Anadolu’nun ve Trakya’nın her bölgesinde Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri şemsiyesi altında yapılan toplantı ve kongreler sonucunda, genç, yaşlı, çocuk, kadın, erkek demeden silaha sarılan halkımız tarihte ender görülen bir diriliş destanını gerçekleştirmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920’de açılmasıyla birlikte, istiklal yolunda tek bir yürek olan Anadolu halkı, esaret ve zilletin her türlüsünü kati bir iradeyle reddederek, Anadolu Topraklarında Egemenliğin Kayıtsız ve Şartsız olarak Türk Milletinin olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir.

Balkan Harbinde ve Birinci Dünya Savaşında onlarca cephede savaşmaktan harap ve bitap düşmüş Anadolu insanı, Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde, yüreğinde taşıdığı sarsılmaz imanı ve vatan sevgisiyle yekvücut olmuş, her türlü çaresizliğin üstesinden gelerek kazandığı eşsiz zaferle vatan topraklarını kesin bir felaha kavuşturmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisince 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesi Türk Milletinin tarihinde yepyeni bir çığır açmıştır.

29 Ekim 1923, Türk Milletinin karakter ve yaratılışına en uygun olan yönetim biçimine kavuştuğu tarihtir.

29 Ekim 1923, bin yıldır vatan edindiği topraklardan atılarak yok edilmek istenen milletimizin, her türlü imkânsızlık içerinde verdiği destansı kurtuluş mücadelesinin zaferini tüm dünyaya kabul ettirdiği gündür.

29 Ekim 1923, geri kalmış gördüğü toplumları boyunduruk altına alarak yönetme imtiyazını kendisinde gören sömürgeci güçlere karşı, karakteri özgürlük ve bağımsızlık olan büyük bir milletin verdiği tarihi bir cevaptır.

29 Ekim 1923, tarihi boyunca insanlığa hak ve adaleti ülkü edinen büyük medeniyetler kuran bir milletin, küllerinden yeniden doğarak yeni bir medeniyet hareketi başlattığı tarihtir.

Kıymetli Ispartalılar,

Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bir yüzyıla erişen tarihi, Türk Milletinin, bağımsızlık ve kalkınma mücadelesi veren tüm dünya milletlerine örnek olan başarı örnekleriyle doludur.

Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda, yetişmiş insan gücünün çok önemli bir kesimini kaybetmiş, tarım ve sanayi üretimi neredeyse yok olmuş, eğitim ve sağlık bakımından yokluklarla mücadele eden bir ülke olan Türkiye,

Cumhuriyetin ilanından itibaren, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her alanda başlattığı ekonomik ve sosyal kalkınma hamleleriyle birlikte, kısa zamanda dünyanın saygın ülkelerinden biri haline gelmiştir.

Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne, savaşlarla kazanmış olduğu siyasi bağımsızlığını ekonomik bağımsızlıkla teminat altına almak için büyük fedakârlıklar ve mücadeleler sergileyen bir milletin muasır medeniyet yolculuğuna şahit oluruz.

Cumhuriyetimizin 99 yıllık dönemi;

Tarihten silinmek istenen bir milletin, ekonomisi kapitülasyonlarla kuşatılmış, yokluklar içerisinde kurulan bir ülkenin bugün bölgesinin ve dünyanın en önemli güçlerinden biri haline gelmesinin özetidir.

Bu başarı; canlarını ortaya koyarak kurdukları Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni bizlere miras bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile Cumhuriyetin bir asırlık tarihi boyunca ülkemizin her bakımdan gelişmesi için gece gündüz demeden gayret sarf eden büyüklerimizin başarısıdır.

Bu başarı, Türkiye’nin kalkınması için karşılaştığı hiçbir zorluğa boyun eğmeksizin çalışan insanımızın ve Cumhuriyeti korumayı ve yüceltmeyi canından aziz bilerek fedakârlıkla mücadele eden Büyük Türk Milletinin başarısıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ve kalkınma yolunda elde ettiği bu başarı ülkemizin geleceğine olan inancımızın en büyük dayanağıdır.

Kıymetli Ispartalılar, Değerli Vatandaşlarımız,

Atalarımızın canları ve kanlarını feda ederek bin bir zorluk içerisinde kurduğu Cumhuriyetimizi yüceltmek, her ne şart altına olursa olsun ülkemizin bağımsızlığına ve milletimizin özgür iradesine kast edenlere karşı mücadele etmek, bu milletin fertleri olarak hepimizin üzerine düşen vazgeçilmez sorumluluğumuzdur.

Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek en hayati hedefimiz olmalıdır.

Cumhuriyeti layıkıyla korumak ve yüceltmek etmek için onun manasını en iyi şekilde idrak etmemiz gerekir.

Cumhuriyet; milletin kendi seçtiği temsilcileri vasıtasıyla yönetimde yegâne söz sahibi olmasıdır.

Cumhuriyet, vatan toprakları üzerinde yaşayan herkesin tek bir millet olmasıdır.

Cumhuriyet, yönetimde milletin iradesi dışında başka bir güce dayanmayı reddetmektir.

Cumhuriyet, yönetiminde meşruiyetin yegâne kaynağı vatandaşların iradesidir.

Cumhuriyet, yönetiminde kendisini milletin üzerinde gören imtiyazlılara yer yoktur.

Cumhuriyet; milletin her bir ferdinin kendisini yönetimin bir parçası olarak görebilmesidir.

Cumhuriyet; bu ülkenin her bir vatandaşına, bu milletin onurlu bir ferdi olduğunu ve devletin kendisinin refahı ve mutluluğu için daima yanında olduğunu hissettirebilmektir.

Sevgili Çocuklarımız ve Gençlerimiz;

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün şu sözlerini asla unutmayınız;

“Cumhuriyet; fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister…Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz."

Atalarımızın bizlere miras ve emanet bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti Devletine her şart altında sahip çıkacağınıza,

Cumhuriyetimizi korumak ve ilel-ebed payidar kılmak için, medeniyetler yarışında ülkemizi çok daha ileri seviyelere taşımak için yılmadan çalışacağınıza yürekten inanıyoruz.

Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da yurdumuzun işgaline karşı savaşırken bedenlerini vatan toprağına hediye eden atalarımızın,

Vatanımızı bölmek isteyen terörle örgütlerine karşı mücadele ederken canlarını feda eden kahraman askerimizin, jandarmamızın, polisimizin,

15 Temmuz 2016’da Türkiye’yi uydu bir devlet haline getirmek ve kula kul etmek isteyen hainlere karşı meydanlara göğsünü siper eden kahraman milletimizin,

Bu vatanın bağımsızlığı ve mukaddes değerlerimiz uğrunda şehadet makamına eren şehitlerimizin ve gazilerimizin ortaya koyduğu iman, cesaret ve fedakârlık ruhunun, bu mücadelenizde sizlere ilham veren en önemli değerler olacağını lütfen unutmayınız!

Cumhuriyetimizin 99’uncu kuruluş yıldönümü münasebetiyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Savaşımızın kahramanları olmak üzere, vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği için canlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.

Cumhuriyet Bayramı Coşkusunu hep birlikte paylaştığımız siz değerli katılımcılara teşekkür ediyor, tüm vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum” dedi.

Öğrencilerin günün anlam ve önemine ilişkin şiirleri okumasıyla devam eden törende düzenlenen yarışmalarda dereceye giren sporculara ödülleri protokol üyeleri tarafından takdim edildi.

Daha sonra geçit töreni yapıldı. Geçit töreni sırasında Vali Aydın Baruş, Garnizon Komutanı Albay Mustafa Kahraman ve Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, törene katılan askerlerimiz, kahraman gazilerimiz ve öğrencileri selamladılar.

Törene katılanlar geçit töreni sırasında alkışlarla asker ve öğrencilere destek verdi.

Editör: Haber Merkezi