Kurban kesmek dinen zengin sayılan Müslümanlara vaciptir. Kurbanda zenginliğin ölçüsü ise şöyledir: Zaruri ihtiyaçlarından fazla olarak elinde 85 gram altın veya 595 gram gümüş yahut bunların değerinde para ve mal bulunan kimse zengindir.

Zekâtta olduğu gibi kurban nisabı üzerinden bir sene gibi bir müddetin geçmesi şart değildir. Ayrıca koyun, keçi ve sığır gibi otlayan hayvanlar ve ticaret malları nisap miktarında hesaba dahil edilir. Bu malların çoğalan ve artan cinsten olması da şart değildir. Mesela yirmi tane koyunu olan bir kişinin koyunlarının toplam tutarı altın ve gümüşteki nisap miktarını buluyorsa, bu insan zengin demektir. Yine elinde nisap miktarına ulaşan ticaret malı bulunan bir kimse de kurban hususunda zengin sayılır ve kurbanı keser.

Diğer taraftan oturduğu evden başka bir gayr-ı menkulu olan bir insan onun kira geliriyle aylık ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra elinde nisap miktarına ulaşan bir meblağ mevcut olursa ona da kurban kesmek vacip olur.

Bunun gibi, borçlu olan bir insan elindeki malını borcuna verdiği takdirde geriye nisap miktarı kadar bir meblağ kalabiliyorsa, buna da kurban kesmek icap eder.

Kurban kesmesi vacip olan kimsenin Kurban Bayramından önce olduğu gibi, Kurban Bayramının 1., 2. ve 3. günleri içinde de nisap miktarına ulaşan bir mala sahip olması yeterlidir. Yâni, nisap miktarını tutan malın üzerinden bir yılın geçme şartı aranmaz. Meselâ Kurban Bayramının birinci günü ihtiyaçlarının dışında eline nisap miktarına ulaşan bir para geçen kimsenin kurban kesmesi vâciptir.

Borç para alınarak kurban kesilmez. Şayet insan Kurban Bayramı günlerinde kurban kesebilecek bir zenginliğe ulaşırsa, ancak o zaman kurban kesmesi vacip olur.

“Mahalleden, komşulardan ayıp oluyor” diye borca girip kurban kesmek de doğru değildir. Çünkü Cenab-ı Hak, kula takatının üstünde bir mükellefiyet yüklemez. Böyle bir düşünce ihlâsı da zedeler. Çünkü bu takdirde başkaları görsünler, onlara karşı ayıp olmasın diye kurban kesilmektedir ki, kulluk şuuruna aykırı düşer.

Fakat, zengin olmamakla beraber kurbanlık bir hayvan alacak kadar parası olan kimse kurbanı alır, keser, etini de çoluk çocuğuyla birlikte yer. Bununla yine sevaba girer.”

Müftü Avcı, ayrıca, yolcuların kurban kesmekle mükellef olmadığını belirtti. Ancak kesmesi halinde sevabını kazanacağını belirten Müftü Avcı, “sefer halinde iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönerlerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Sefer halinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenler, kurbanlarını keserler.” dedi.

Müftü Avcı, son olarak kurbanın asla sadaka hükmünde olmadığını da belirtti.

Muhabir: Haber Merkezi