KURBANIN MAHİYETİ VE HÜKMÜ
1. Kurban nedir?
Sözlükte yaklaşma ve Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmayı ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
2. Kurban ibadetinin hükmü nedir?
Hanefî mezhebine göre akıl sağlığı yerinde, buluğa ermiş, temel ihtiyaçları ve borçlarından başka -nâmî (artıcı) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaksızın- nisap miktarı mala sahip olup seferî olmayan her Müslümanın kurban bayramı
günlerinde udhiyye kurbanı kesmesi vaciptir.
Diğer mezheplerin çoğuna göre ise bu kurbanı kesmek sünnet-i müekkededir.
3. Kurbanın dinî dayanağı nedir?
Kurban, Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadet olup hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “...Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın
adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28), “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık...” (Hac, 22/34)
Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber(s.a.s.), kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da
dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade etmiştir. (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3). Nitekim kendisi de kurbanın meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kesmiştir. (Tirmizî, Edâhî, 11; Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17). Ayrıca hicretin ikinci yılından günümüze kadarki süreçte Müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir.
4. Kimler kurban kesmekle yükümlüdür?
Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş, temel ihtiyaçları ve borçlarından başka -nâmî (artıcı) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaksızın- nisap miktarı mala sahip olup seferî olmayan her Müslümanın yerine getireceği
malî bir ibadettir. Buna göre yukarıda zikredilen şartları taşıyıp, temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gram altın veya değerinde para ya da eşyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir.
5. Borçlunun kurban kesmesi gerekir mi?
Kurban, zorunlu ihtiyaçları ve borçları dışında belirli (nisap) miktarda mala sahip olan kişiye vaciptir. Hz. Peygamber (s.a.s.) imkân bulduğu halde kurban kesmeyenlerle ilgili ağır ifadeler taşıyan hadisiyle (İbn Mâce, Edâhî, 2), bir taraftan kurban ibadetinin imkân bulmaya, güç yetirmeye bağlı olduğunu ifade ederken, bir yandan da güç yetirenin kurban kesmesinin gerektiğine işaret etmektedir. Buna göre kurban ibadetiyle yükümlü olabilmek için belli bir malî imkâna sahip olmak gerekir ki, bunun ölçüsü de kişinin temel ihtiyaçları ve borçlarından başka -nâmî (artıcı) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaksızın- 80.18 gram altına ya da bunun değerinde para veya mala sahip olmasıdır.
Kişinin malı olmakla birlikte borcu da olsa ve borcu ile asli ihtiyaçları çıktıktan sonra nisap miktarı malı kalsa o kişi kurban keser. Fakat temel ihtiyaçları ve borçları için ayıracağı para haricinde bu kadar bir mala sahip olmayan kişinin kurban kesmesi gerekmez.
6. Yolcunun/seferî olanın kurban kesmesi gerekir mi?
Yolcu (seferî), kurban kesmekle mükellef değildir. Ancak kesmesi hâlinde sevabını kazanır.Kişi, kurbanını ikamet ettiği yerde kesebileceği gibi, bayram dolayısıyla veya başka bir sebeple gitmiş olduğu yerde de kesebilir. Seferî olması, kurban kesmesine ve kestiği kurbanın makbul olmasına engel değildir. Seferî iken kurban kesenler; bayram günleri içinde ikamet ettikleri yere dönerlerse yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Kurban bayramının başında mukim iken kurban kesmeden bayram günlerinde sefere çıkana da kurban vacip olmaz. Ancak sefer hâlinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde ikamet ettikleri yere dönerlerse kurban kesmeleri gerekir. Başta Şâfiî mezhebi olmak üzere kurbanın sünnet olduğu görüşünde olanlara göre seferîlik durumunda da aynı hüküm geçerlidir.
7. Ailede zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir mi? Evde aile reisinin kurban kesmesi ile zengin olan öteki aile fertlerinden kurban vecibesi düşer mi?
İslam dininde aile fertleri arasında da olsa mülkiyetin şahsiliği ve dolayısıyla mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında -nâmî (artıcı) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaksızın- 80.18 gram altını ya da bunun değerinde parası veya malı varsa o kimse zengin sayılır. Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan her biri, fıtır sadakası vermekle mükellef olduğu gibi kurban kesmekle de yükümlüdür. Şâfiî mezhebine göre ise aile için bir kurban kesmek sünnet-i kifâyedir. Dolayısıyla aileden birisinin kurban kesmesi ile hepsi için sünnet yerine gelmiş olur. Bu görüş asgarî derecede nisâba sahip olan aileler için daha uygundur.
8. Bir kimsenin, oğlunun veya bir başkasının bağışladığı para ile kurban alıp kesmesi durumunda bu, kurban sayılır mı?
Oğlu veya başkası tarafından kendisine bağış yapılan kimse bu paranın sahibidir. Bağışlanan bu parayı dilediği gibi harcayabilir. İster başka ihtiyaçları için sarf eder, isterse kurbanlık alıp kesebilir. Kesilen bu hayvan, kurban yerine geçer
9. Kurban kesmek yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?
İbadetlerin kendilerine özgü şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Diğer taraftan ibadetler ancak emredildikleri şekliyle yerine getirilir. Kurban ibadeti de ancak kurban olacak hayvanın usûlüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir. Bedelini infak etmek suretiyle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslümanın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir. Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Bu sebeple kesme olmadan hayvanı ya da bedelini sadaka olarak yoksullara vermek suretiyle kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz.
10. Hac ibadetini yapan kişi, ayrıca memleketinde de kurban kesmekle yükümlü müdür?
Hac için ihramda olan kişi Mekke’de seferî ise kendisine udhiyye kurbanının/kurban bayramında kesilen kurbanın vacip olmadığı konusunda ittifak vardır. Seferî olmaması hâlinde ise udhiyye kurbanının vacip olup olmadığı konusunda Hanefî fakihleri arasında
ihtilaf vardır. Tercih edilen görüşe göre haccetmekte olan kimse, ister seferî olsun ister olmasın kurban kesmekle yükümlü olmaz. Bununla birlikte hacda olan kimse dilerse orada veya memleketinde kurban kestirebilir. Şâfiî mezhebine göre ise udhiyye kurbanı, seferî olsun olmasın, hacda bulunsun bulunmasın imkân bulan herkes için sünnet-i müekkededir.
11. Gayrimeşru yolla kazanılan parayla kurban kesilebilir mi?
İslam dini, kişilerin meşru işlerle uğraşmalarını ve geçimlerini helal yollardan elde etmelerini emreder. Bu sebeple gayrimeşru yolla elde edilen para o kişinin malı sayılmadığı gibi onu kullanması da caiz olmaz. Dolayısıyla böyle bir para ile kurban kesmek uygun değildir.
12. Bir özür sebebiyle vaktinde kesilemeyen kurbanların fakir ve zengin için hükmü nedir?
Kurban kesme niyetiyle hayvan almış, fakat kurban bayramı günlerinde kurbanı kesememiş fakir kimse, bu hayvanı canlı olarak tasadduk eder. Bayram günlerinde kurban kesemeyen zengin kimsenin ise, kurbanlık satın
alıp almadığı dikkate alınmaksızın bir kurbanlık hayvanın kıymetini yoksullara sadaka olarak vermesi gerekir.
KURBAN ÇEŞİTLERİ
1. Akîka kurbanı nedir?
Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbana, “akîka” adı verilir. Akîka kurbanı kesmek sünnettir. İbn Abbas’tan(r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah(s.a.s.), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için akîka kurbanı kesmiş (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 21; Nesâî, Akîka, 1) ve bir hadisinde de şöyle buyurmuştur: “Her çocuk (doğumunun) yedinci gününde kendisi için kesilecek akîka kurbanı karşılığında bir rehine gibidir. Akîka kurbanı kesildikten sonra çocuğun başı tıraş edilir ve ona isim verilir.” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ,
Bu açıdan akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden buluğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir.
Aynı günde çocuğa isim verilmesi ve saçı ağırlığında altın veya değeri miktarınca sadaka verilmesi müstehaptır.
2. Şükür kurbanı ne demektir?
Herhangi bir vesileyle Allah’a şükretmek için kesilen kurbana şükür kurbanı denir. Bir kimse arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete nail olması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Ancak böyle bir nimeti elde eden kişinin, adakta bulunmadığı sürece kurban
kesmesi zorunlu değildir. Ayrıca Hanefî mezhebine göre temettu veya kıran haccı yapan kişilerin, aynı mevsimde hac ve umreyi beraberce yaptıkları için Harem bölgesinde kesmeleri vacip olan kurban da bir tür şükür kurbanıdır.
3. Ölü kurbanı diye bir kurban çeşidi var mıdır?
Kurban, hayatta olan ve gerekli şartları taşıyan kimselerin Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için yaptıkları bir ibadettir. Dolayısıyla kendisinin bir vasiyeti olmadıkça ölü adına kurban kesmek diye bir ibadet yoktur. Bununla birlikte bazı fakihler, sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebileceğine de cevaz vermişlerdir.
4. Kişiler bir araya gelerek Hz. Peygamber adına kurban kesebilirler mi?
Dinimizde insanların bir grup oluşturarak aralarında para toplayıp Hz. Peygamber (s.a.s.) adına kurban kesmeleri şeklinde bir uygulama yoktur. Bunun, yapılması gereken bir ibadet gibi görülmesi de caiz değildir. Çünkü Allah ve Resûlü’nden nakledilmeyen bir uygulamayı ibadet gibi telakki etmek ve ona dinîlik vasfı vermek bid’attir. Her bid’at de Hz. Peygamberin(s.a.s.) nitelemesiyle dalalettir (Müslim, Cumua, 43; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizî, İlim,16).Hz. Ali’den rivayet edilen “Resûlullah(s.a.s.)(sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 2; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 420, 423) şeklindeki haber, bu uygulamaya delil olamaz. Çünkü Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber’in(s.a.s.) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez. Ayrıca küçük miktarlarla çok kişiden para toplanıp bir kurbanlık alınması ve bunun kesilmesi uygulamasında o kurbanlığın mülkiyeti ve kimin adına kesildiği sorunu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu şekilde kurban kesilmiş olmayıp sadece et tasadduk edilmiş olur. Diğer taraftan bu tür uygulamaların Hz. Peygamber’in (s.a.s.) manevî şahsiyetini istismar etmeye ve aslında başka amaçlarla para toplamaya vesile kılınabileceği de göz ardı edilmemelidir.
KURBANIN ALIM SATIMI VE HİSSE ORTAKLIĞI
1. Kredi kartıyla kurban satın almak caiz midir?
Kurban kesmekle mükellef olan şahıs, kurbanlık hayvanı nakit olarak alabileceği gibi kredi kartıyla tek çekim veya vadeli olarak da alabilir. Bu bağlamda bedelin kredi kartıyla ödenmesi kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Ancak kredi kartı borcunu, ödeme tarihinde
ödemek ve gecikmeden kaynaklanan faizli işleme düşmemek gerekir.
2. Banka kredisiyle kurban kesilebilir mi?
İster vacip isterse nafile olarak kurban kesecek kimse, kurbanını peşin satın alabileceği gibi, borçlanarak da satın alabilir. Bu, kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Ancak faizli borç alması durumunda faizli işlem yapma yasağını işlediği için günaha girmiş olur. (Bkz. Bakara, 2/275-279; Müslim, Müsâkât, 105, 106; Ebû Dâvûd, Büyû’, 4). Bu itibarla kendi imkânlarıyla kurban kesemeyecek olanların böyle yöntemlere başvurmaları dinen uygun değildir.
3. Taksitle kurban alınabilir mi?
Kurban, Allah’a yakınlaşma niyeti ile yerine getirilen bir ibadettir. Bu amaç ise ancak kişinin kendi mülkiyetindeki hayvanı kurban etmesi ile gerçekleşir. Mülkiyet, hayvanı bizzat yetiştirme, hibe veya miras yolu ile olabileceği gibi satın alma yolu ile de gerçekleşebilir. Esasen vadeli satış caizdir. Dolayısıyla taksitlendirme yolu ile satın alınan bir mal, alıcının mülkiyetine geçtiğine göre, bu yolla alınan bir hayvanın kurban edilmesinde bir sakınca yoktur.
4. Kurbanlık hayvan tartı ile alınabilir mi?
Kurbanlık hayvan, kilo birim fiyatı belirlenmek suretiyle canlı olarak tartıyla alınıp-satılabilir. Ayrıca, toplumda herhangi bir aldatma, kargaşa ve ihtilafa yol açmayan yaygın bir uygulama varsa, kurban edilmek üzere satın alınmak istenen hayvanın karkas halindeki
kilo birim fiyatı önceden belirlenmek şartıyla, kesildikten sonra tartılarak parasının ödenmesi yoluyla da satılabilir. Ancak bu şekildeki satışın geçerli olması için kesimden önce taraflar arasında akdin tamamlanması gerekir. Ayrıca kurbanın kelle, paça ve sakatat gibi bazı yerlerinin satıcıda kalması şart koşulmamalıdır.
5. Marketlerin, indirim kartı olanlara bir kurbanın aynı miktardaki hisselerini daha ucuz fiyata satmaları, kesilen kurbana zarar verir mi?
Bir kimsenin mülkiyetindeki bir malın eşit hisselerini, her biri farklı fiyatlar üzerinden olmak üzere satması caizdir. Bu hüküm, büyükbaş kurbanlık hayvanlar için de geçerlidir. Bu itibarla söz konusu kuruluşların, bazı müşterilerine indirimli bir şekilde aynı büyükbaş hayvanın hisselerini farklı fiyatlarla satması kesilen kurbana zarar vermez.
6. Bir kişinin, marketin veya işletmenin henüz mülkiyetinde olmayan bir hayvanı/ hissesini kurban olarak satması caiz midir?
Akit anında mevcut olmayan veya satıcının mülkiyetinde bulunmayan bir malın, vasıfları belirlenmek kaydıyla peşin parayla satılmasına selem denir ve bu şekilde yapılan bir satım caizdir. Satıcının henüz mülkiyetinde olmayan bir hayvanı, nitelikleri tam olarak belirlenmesi ve paranın peşin ödenmesi şartıyla satması da âlimlerin bir kısmına göre bu kapsamda değerlendirilmiştir. Buna göre, market türü kuruluşların henüz mülkiyetlerinde olmayan hayvanları, yukarıda anlatıldığı şekliyle satmaları caizdir.
7. Akika, adak, udhiyye ve nafile kurbanlar için aynı büyükbaş hayvana ortak olunabilir mi?
Ortak kesilen kurbanlarda, hissedarlardan her birinin ibadet niyeti taşıması gerekir. Fakat bu niyetin aynı tür kurban için olması şart değildir. Buna göre ortaklardan bir kısmı udhiyye, diğer bir kısmı ise adak, akîka veya nafile kurbanı niyetiyle bir büyükbaş hayvana hissedar olarak katılabilirler.
8. Ortaklaşa kesilen kurbanda bir kişinin et niyetiyle ortak olması kurban ibadetinin sıhhatine zarar verir mi?
Hanefi mezhebine göre kurbanlık hayvana ortak olanların tamamı kurbanı ibadet niyeti ile kesmelidir. Buna göre kurban hisselerine ortak olanlardan biri veya birkaçı et niyetiyle ortak olmuşsa, o hayvana ortak olan herkesin kurbanı geçersiz sayılır. Şâfiî mezhebine göre ise bunda bir sakınca yoktur.
9. Kurbanlık olarak satın alınan hayvana, daha sonra başkaları ortak edilebilir mi?
Büyükbaş hayvanlara kurban niyetiyle yedi kişiye kadar ortak olunabilir. Böyle bir hayvan, başta ortak olarak satın alınabileceği gibi, alındıktan sonra bu hayvana yedi kişiyi geçmemek kaydıyla başkaları da ortak edilebilir. Fakat alınırken ortak bulma niyeti yoksa
sonradan ortak bulunması bazı âlimlerce mekruh görülmüştür.
10. Kurbanlık olarak alınan büyükbaş hayvana ortak olanlardan bir kısmının, sonradan bir başkasını kendi hisselerine dâhil etmeleri caiz midir?
Büyükbaş bir hayvana ortak olan hissedarlardan birinin hissesi yedide iki veya daha fazla ise kendi hisselerinden birini veya daha fazlasını başka birine bedelli ya da bedelsiz devredebilir.
11. Satın alındıktan sonra kesim zamanına kadar satıcıda bırakılan kurbanlık hayvanın ölmesi halindene gerekir?
Satın alınıp da korunmak veya beslenmek üzere kurban bayramına kadar satıcının yanında bırakılan kurbanlık hayvan onun yanında emanet hükmündedir. Emanet malın telef olması hâlinde emaneti elinde tutanda kasıt, kusur veya ihmal bulunmadığı sürece sorumlu olmaz; aksi halde hayvanı tazmin etmekle sorumlu olur. Dolayısıyla, satıcı emanet malı, korunması gerektiği şekilde korur da buna rağmen mal telef olursa onu tazmin etmesi gerekmez. Bu durumda, kurbanlık hayvanın daha önce ücreti ödenmemişse, alıcının ödemesi gerekir. Ölen hayvanı satın alan kişi zenginse, yenisini alıp kesmek zorundadır. Yoksulsa yeniden hayvan alıp kesmesi gerekmez.
12. Satın alınan kurbanlığın ölmesi durumunda ne yapılmalıdır?
Satın alınan kurbanlığın kesilmeden önce ölmesi hâlinde hüküm, satın alan kişinin maddi durumuna göre değişir. Şayet kişi varlıklı ise, vacip olan kurban kesme ibadetini henüz yerine getirmediği için başka bir hayvanı kurban olarak keser. Fakat yoksulsa yenisini almasına gerek yoktur.
kaynak.diyanet2018