Hicri yılbaşı olarak da bilinen Muharrem ayının ilk günü, ay takvimi olan Hicri takvime göre, yılın son ayı olan Zilhicce ayının son gününü Muharrem ayına bağlayan gecedir. İslamiyette esas alınan Hicri takvime göre yılbaşı, 2023 yılında 19 Temmuz Çarşamba günü eda ediliyor. Mil-Diyanet Sen Isparta İl Başkanı Mustafa Güner, 1445. Hicri yılın girmesi ile Müslümanların yeni yılını kutladı. Güner, kutlama mesajında şu ifadelere yer verdi: ‘İslâm’ın Mekke döneminde Peygamberimiz (s.a.s) ve ilk Müslümanlar sürekli baskı ve işkencelere, sosyal, ekonomik ve kültürel ambargoya maruz kaldılar. Bu işkenceler sebebiyle Müslümanlar, önce Habeşistan’a, sonra da Medine’ye hicret ettiler. Peygamber Efendimiz (s.a.s) ve ashab-ı kiram doğup büyüdükleri ve çok sevdikleri Mekke ve Kâbe’den ayrılmak durumunda kalmışlardı.
HİCRET, ALLAH RIZASI İÇİN YAPILIR
İslam davasının büyük miladı olan hicret, Allah’a ve O’nun Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesi; hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yolculuktur. Hicret, Allah rızası için; anadan, babadan, evlattan, yardan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçmenin ibretli ve meşakkatli bir öyküsüdür. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, dostluk ve kardeşliğin ifadesi olan hicret, kardeşine kucak açarak onunla evini, yiyeceğini ve varlığını paylaşmanın; kardeşini himaye etme ve sahiplenmenin adıdır. Hz. Muhammed'in (s.a.s) hicreti sadece baskı ve zulümden kurtulmak için yapılan bir göç değil, yeni bir imkân ve yeni bir mekan arayışıdır.
HİCRET, MEDENİYETİ ÖĞRETTİ
Kutlu Nebi (s.a.s) kin, nefret ve intikam toplumundan bir sevgi ve merhamet toplumunu hicretiyle meydana getirmiştir. Çıkarcılığı, çapulculuğu ve fırsatçılığı revaçta olan bir topluma, kendisi için istediğini, kardeşi için de istemeyi, diğerkâmlığı ve kardeşliği öğretmiş, komşusu aç iken tok gezilemeyeceğini göstermiştir. Dürüstlüğü, güvenilirliği, aldatmamayı, helal kazancı, alın terini, eşitlik ve adaleti, iyiliği, güzelliği, hayrı, ahlâkı, samimiyeti, olgunluğu, takvayı göstermiştir. İffetli, ahlaklı ve örnek bir nesil yetiştirerek, fakirler, sahipsiz olmadıklarını; güçsüzler, kimsesiz kalmadıklarını hep ondan, onun uygulamalarından öğrenmiştir. Onlara temiz bir toplumun nasıl oluşması gerektiğini göstermiş, insan onurunu, insanca yaşamı, Müslümanlığı ve medeniyeti öğretmiştir.
HİCRET, MEKKE'NİN FETHİYLE TAÇLANDI
Hicretle birlikte, Hz. Peygamber (s.a.s), adalete ve ahlâka dayalı yeni bir toplum inşa etmiş, Medine'den başlayan bu örnek toplum modeli kısa zamanda çevresine yayılmıştır. Hicretin neticesinde İslam, Müslüman olmayan toplumlara ulaşmış ve onların hakka ve hakikate doğru hicretleri başlamıştır. Hicret, Mekke'nin fethiyle taçlanmış, hak ve hakikat uğruna doğup büyüdükleri yurtlarını terk edenler, hicret ile başladıkları mücadele sonunda hiç kan akıtmadan Mekke’yi ve tüm gönülleri fethetmişler, böylece Kabe, Müslümanların yönetimine geçmiştir.
HİCRET, ALLAH’IN YASAKLARINI TERK ETMEKTİR
Bugün her bir Müslüman için de hicret söz konusudur. Bu hicret sadece göç edecek yeni bir yer aramak değil; her durumda daha iyinin, daha güzelin, hakkın ve hakikatin peşinde koşmaktır. Geçici olan dünyadan, ebedi olan gerçek âleme doğru göç etmekte değil miyiz zaten? Hicret, Allah’ın yasaklarını terk etmektir. Hicret, hiçbir zaman fani dünyaya ve dünyanın aldatıcılığına kanmamaktır. Dünya durduğu müddetçe hak ile batıl, adalet ile zulüm, hayır ile şer, iyilik ile kötülük mücadelesinin devam edeceği bilinciyle yaşamaktır. Hicret, her durumda zulmün ve zalimin karşısında hak ve hakikatin tarafında yer almaktır. Her fırsatta daha iyinin, daha güzelin arayışı içinde olmaktır. Nefsin, heva ve arzuların tuzağına düşmeyerek Allah’ın haramlarından uzak durmaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle; Ülkemiz, milletimiz, gönül coğrafyamız ve alem-i İslam’ın 1445. hicri yılını tebrik ediyor, tüm insanlığa barış, huzur, mutluluk ve bereket getirmesini yüce Allah’tan temenni ve niyaz ediyorum.’