1789 Fransız ihtilaline Osmanlı yöneticileri önceleri sempati ile baktılar. Avrupa’nın bir iç meselesi olarak gördükleri bu tarihi olayı, çok geçmeden çok uluslu tüm devletlerin parçalanmasına yol açacak büyük bir dalganın başlangıcı olduğunu fark ettiler.
 
Bu büyük yıkıma karşı toplumsal yapıyı koruyabilmek için bir kısım hukuki,  idari, sosyal ve ekonomik yeniliklerle ıslahatlar yapsalar da yıkıcı sonucu engelleyemediler. Parçalanma, bölünme süreci başladı. Ulusçuluk akımının doğurduğu büyülü atmosfer, birlikte yaşayan ulusları birbirlerine düşman hale getirdi, kıyasıya bir savaşa tutuştular.
 
Savaşlar neticesinde küçük küçük devletler haline gelip, Emperyalizmin sömürgesi olmayı bağımsızlık olarak yuttular.
 
Modern Avrupa’nın diğer kültür ve medeniyetleri istila etmek için, akıllıca ürettiği ve uyguladığı stratejiler ile özellikle Asya ve Orta doğu ulusları parçalandı. Bu bölgelerde Avrupa’nın çizdiği sınırlarda ve yönetim anlayışında       ( çoğunda askeri diktatörlük veya krallık) ülkeler kuruldu.
 
İki yüzyıllık bölünmeler ve parçalanmalar yetmedi ve hala yeni parçalanmalar yaşanmakta. Yakınımızda Irak devleti konuyu anlaşılır kılan acı bir örnek. Arap Kürt olarak ulusçuluk üzerinden ülke parçalanıyor, yetmiyor Araplar Şii Sünni mezhep ayrımıyla bir daha parçalanıyor.
 
Bu gidişle oda yetmeyecek aşiretler üzerinden daha küçük parçalara ayıracaklar. Ne kadar küçükse o kadar güçsüz ve sömürülmeye açık hale gelecekler. Ne kadar çok parçalanırsa o kadar çok düşmanlık doğacak, silahlar konuşacak, insanlar ölecek. Akan kan Müslüman kanı.
 
Modern dünya uyguladığı emperyalist stratejiyle, kardeşi kardeşe kırdırarak dünya egemenliğini devam ettirecek.
 
--------------------------------
Modernizmin son iki   yüzyıllık dünya  egemenliğinde  sürekli parçalanan, öldürülen Müslüman halklar, ilk defa Anadolu topraklarında bu sürece nokta koyma niyetinde.
 
Yüzyılı bulan bir kavganın ve son otuz yılında silahlı çatışmaya dönüşmüş, düşük yoğunluklu bir savaş sonrası; siyasi tarihe dönüş yapan İslamcı siyaset adamlarının, kardeşlik duygusuyla oluşturdukları çözüm ve barış süreci ile Kürt ve Türk kavgası bitme yoluna girmiştir.
 
Modern Dünyanın ulusçuluk ideolojisiyle birbirine düşürdüğü iki kardeş kavim tekrar birlikte kardeşçe yaşamanın yollarını aramaya ve bulmaya çalışmaktadır.
 
Bu; emperyalist siyasete karşı Müslüman önderlerin kardeşlik siyasetiyle oluşturdukları yeni ve güçlü siyasi bir hamledir. Bu süreç  İnşallah başarıya ulaşırsa, iki yüzyıllık parçalanma sona ermiş ve tekrar kardeş halkların birlikte yaşama talepleriyle, büyük ve güçlü toplulukların inşa edilme sürecine girmiş olacağız.
 
Müslümanların kardeş olduğu, birbirine düşüp parçalanmaması gerektiği, yoksa güçsüz ve zayıf kalınacağı ilahi metinlerle o kadar güçlü olarak uyarılmasına rağmen; ulusçuluk, kavmiyetçilik, mezhepçilik vs. gibi sebeplerle birbirine düşen, parçalanan, zayıf kalan Müslüman dünya, inşallah tek bir ümmet, millet olduğunun, kardeş olduğunun farkına vararak, silahları birbirine doğrultmaktan vazgeçecektir.
 
Çözüm ve barış sürecinin mimarları olan İslamcı siyaset adamlarının, son bir yılda sürekli uluslararası planlayıcılarca, yerli işbirlikçiler kullanılarak devrilmeye, siyasetten uzaklaştırılmaya çalışılması, tuzaklar kurulması boşuna değildir.
 
Gezi olaylarından 17 Aralık darbesine kadar birçok olay, bu büyük siyasi değişimi durdurmaya çalışan, emperyalist dünya egemen güçlerinin stratejileri neticesi vuku bulmuş olaylardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

...........................
İslamcı siyasi kadronun en önemli liderlerinden Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması, iki yüzyıllık parçalanma sürecinin noktalanıp tekrar Müslüman toplulukların birlikte, kardeşçe yaşayabilecekleri bir sürecin başlangıcı olarak, önemli siyasi bir adım ve stratejidir.
 
Bunu engellemek için her yola başvurulduğu gibi, yeni tuzaklar kurulmaya devam edilecektir. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması Müslüman dünyada Müslüman halklar  lehine,  önemli bir siyasi fay hattının oluşmasının başlangıcıdır. Cesur, samimi, Müslüman siyasi bir liderin, cumhurbaşkanı olması ülkemiz kadar tüm Müslüman dünyada heyecan ve sevinç uyandıracaktır. Bir o kadar da emperyalist dünya egemenliğini korumaya çalışan güçleri, telaşlandıracak siyasi, tarihi bir olay olacaktır.