Isparta

Türkiye'nin en derin üçüncü mağarasında yeni bir sualtı canlısı türü keşfedildi!

Türk bilim insanları, Türkiye'nin en derin üçüncü mağarasında yeni bir su canlısı keşfetti.

Abone Ol

Bir grup profesyonel mağaracı, geçen yıl araştırma için girdikleri Mersin'in Anamur ilçesindeki Morca Mağarası'nda 1260 metre derinde bulunan gölcüklerde, çift ayaklılar grubuna mensup, karideslerin akrabası olan ve halk arasında 'yangıç' ismiyle bilinen 1,5 santimetre uzunluğa sahip canlıların yaşadığını belirledi.

Ekiptekiler, farklı olduklarını düşündükleri türden alınan örnekleri, profesyonel bir mağaracı olan Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Aydın'a ulaştırdı.

Gökhan Aydın da söz konusu örnekleri, bu alanda uzman olan Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Özbek ile paylaştı.

Mikroskobik ve taksonomik incelemeler sonucunda, söz konusu canlıların dünyadaki diğer benzer türlerden farklı, bilim camiası tarafından bugüne kadar tanımlanmamış yeni bir tür olduğu belirlendi.

Özbek ve Aydın tarafından hazırlanan ve bilimsel dergi Turkish Journal of Zoology'de bu yıl yayımlanan makale ile yeni yangıç türüne, söz konusu mağaraya ithafen 'Gammarus Morcae' adı verildi.

Prof. Dr. Murat Özbek, mağaraların sahip oldukları çevresel özellikleri sayesinde çok özel ortamlar olduğunu, dikey ve yatay olabilen mağaraların özellikle içinde su bulunanlarında bu ortamlara uyum sağlamış ilginç sucul canlılar bulunabildiğini söyledi.

Bu canlılar arasında böcek türleri olabildiği gibi, yangıç, sucul top böcekleri hatta balıkların bile olabileceğini belirten Prof. Dr. Murat Özbek, derin ve uzun mağaralardaki bu habitatların genellikle bilim camiası tarafından henüz tanımlanmamış canlılara ev sahipliği yaptığını anlattı.

Prof. Dr. Murat Özbek, Türkiye'nin de mağaralar bakımından oldukça zengin bir coğrafyada yer aldığını dile getirerek, Morca Mağarası'nın da bu anlamda son yıllarda yapılan çalışmalarla keşfedildiğini söyledi.

Söz konusu mağarada yaşayan bu canlı türünün tespit edilmesiyle Türkiye'ye özgü endemik canlıların sayısının bir tane daha arttığını vurgulayan Prof. Dr. Murat Özbek, şunları kaydetti:

"Bu kadar derinden yani eksi 1260 metreden çok fazla kayıt yok dünyada, o yüzden çok önemli. Bir önemi de ülkemizin biyoçeşitliliğine katkısı oldu. Mağaradaki canlılar ekstra önemli çünkü özellikle benim incelediğim canlılarda bir mağaradaki tür genellikle sadece o mağarada görülüyor."

"Tespit edilen canlının göl ve akarsularda yaşayan akrabalarında gelişmiş gözleri bulunduğu halde, yeni keşfedilen türde gözler bulunmuyor."

"Bu durum derin yer altı sularında yaşamaya uyum sağlamış canlılarda sıklıkla görülen bir özellik. Bir canlının gözlerinin adaptasyon sonucu kaybolması için ortalama 100 bin yıl geçmesi gerekiyor."

"Yani bu canlının gözlerinin yok olabilmesi için ortalama 100 bin yıl geçmiş olması beklenir. Canlının renkleri de kaybolmuş, başka başkalaşımlar da geçirmiş. Gözler olmayınca besinini bulmak veya eğer orada düşmanı varsa onlardan kaçabilmek için farklı şeyler geliştiriyorlar."

"Örneğin, ekstremiteleri uzuyor, ayakları uzuyor, antenleri uzuyor. Bu tip başkalaşımlar geçiriyorlar ve bunlar da adım adım türleşmeye doğru gidiyor."

Prof. Dr. Murat Özbek, 2019 yılında Mersin'in Anamur ilçesindeki Türkiye'nin en derin mağarası sayılan 1429 metrelik Peynirlikönü Mağarası'nda da yangıç türünde iki yeni canlı türü (Gammarus ustaoglui ve Gammarus egmao) keşfettiklerini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Derin mağaralarda yaşayan yangıçlarda, aynı türü başka bir yerde bulmak pek mümkün değildir. Bu yeni bulduğumuz tür bu mağaraya özgü bir türdür, muhtemelen başka bir mağarada da çıkmayacaktır çünkü Anamur yöresinde bulunan Peynirlikönü Mağarası'ndaki ve diğer mağaralardaki türlerle karşılaştırdık, hiçbiri ile eşleşmiyor."

"Bu yeni keşfettiğimiz türün sadece bu mağaraya özdeşleşmiş bir tür olduğu kanısındayız. İsmini bu mağaraya özgü olduğunu göstermek için Latince 'Gammarus morcae' olarak verdik. Yani Morca Yangıcı olarak Türkçeleştirilebilir."

"Çalışmamız saygın bir bilimsel dergide basıldı ve bilim camiası tarafından kabul edildi. Böylece ülkemizin biyoçeşitlik envanterine bir endemik türümüz daha eklenmiş oldu."

Prof. Dr. Murat Özbek, mağaraların çok özel habitatlar olduğunu ve zaman zaman bunların turizme açılmalarının ortamdaki yapay ışıklandırmalar nedeniyle, oradaki canlılara zarar verebildiğini ya da canlıların tamamen ortadan yok olmasına neden olduğunu vurgulayarak, bunun ülkenin doğal mirası adına olumsuz etkileri olduğunu sözlerine ekledi.