İlk duruşmada ifade veren tanıklar, itfaiyecilerin geç geldiğini ve merdiveni olmadığını iddia etti. Sanıklar ise 3-4 dakikada olay yerine ulaştıklarını savunarak, suçlamaları reddetti.
Isparta'nın Yalvaç ilçesinde 7 Şubat 2020'de çıkan ev yangınında Hanım, Tuğçe ve Faruk Altınbaş kardeşler, zehirlenme sonucu hayatını kaybetti. 3 kardeşin, otopsiyle karbonmonoksit zehirlenmesi ve canlı yanık sonucu öldüğü belirlendi. Yangında çocuklarını kaybeden Altınbaş ailesi, Yalvaç Belediyesi itfaiyesinin geç müdahale ettiği, merdivenli araç getirilmediği, personelin yeterli teçhizata sahip olmadığı, oksijen tüplerinin boş olduğu ve 3 çocuğun ihmal sonucu öldüğü iddiası ile sorumlulardan şikayetçi oldu.
DANIŞTAY İTİRAZI REDDETTİ, İDDİANAME HAZIRLANDI
Olayla ilgili ihmallerinin bulunduğu iddiasıyla Yalvaç Belediyesi itfaiye müdürü Ahmet Murtaza Aksu, itfaiye amiri Üstün Erdoğdu, itfaiye çavuşu Hasan Gündoğan ve erler Cengiz Selver Ertuğrul, Hulusi Uyar, Nur Çoban ve Yılmaz Mandal hakkında soruşturma açılması istendi. Ancak itfaiye personelinin soruşturma izni verilmesine yaptıkları itiraz nedeniyle 2 yılı aşkın süre iddianame hazırlanamadı. İtiraz, Danıştay 1'inci Dairesi'nce 9 Mart 2022'de reddedilince Yalvaç Cumhuriyet Başsavcılığı iddianameyi düzenledi.
İLK KEZ HAKİM KARŞISINA ÇIKTILAR
7 itfaiye personeli hakkında 'kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenilmesi' suçlaması ile 10 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame, Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Aynı suçlama ile Yalvaç Belediye Başkanı Halil Hilmi Tütüncü ve 2 memur hakkında da soruşturma izni istendi ancak İçişleri Bakanlığı izin vermediği için soruşturma yapılamadı. Tutuksuz yargılanan 7 itfaiye personeli, ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya sanıklar ve avukatları ile yaşamını yitiren 3 çocuğun annesi Cemile Altınbaş, babası Süleyman Altınbaş ve avukatları katıldı.
'İTFAİYE GEÇ GELDİ, MERDİVEN YOKTU'
Duruşmada 7 tanık dinlendi. Tanıklar, itfaiyecilerin yangına 10- 15 dakika sonra müdahale ettiğini, 2 söndürme aracı, 1 su tankı olmak üzere 3 araç geldiğini, çocukların bulunduğu odada alev olmadığını, pencereden kurtarmak için orada bulunanların çaba gösterdiğini ancak itfaiye araçlarında sabit ve seyyar merdiven olmayınca ulaşılamadığını anlattı. Tanıklar, daha sonra Hüyüklü Belde Belediyesi'ne ait itfaiye aracının gelmesiyle merdiven temin edilerek çocukların dayısı Nuri Çoban'ın camı kırdığını, iş makinesiyle de duvarın delinmesi ile yine dayı ve bir kişinin içeri girerek çocukları kepçe ile dışarı çıkardığını belirtti.
'YILDA 100 YANGINA MÜDAHALE EDİYORUZ, BU DA BİR EĞİTİM'
Sanıklara, dava dosyasında yer alan bilirkişi raporunda; itfaiye personelinin yeterli eğitimleri olmadığı, merdivenli araç sevk edilmediği, bu nedenle 3 çocuğun ölümünde ihmal olduğu kanaatinin bildirildiği hatırlatıldı. İtfaiye müdürü Ahmet Murtaza Aksu ise "Ben Ocak 2020 yılında göreve gelmiştim ve hazırladığım eğitim programını başkanlık makamına arz etmiştim. Ayrıca yılda yaklaşık 100 yangına müdahale ediyoruz. Bu da bir nevi eğitimdir" diyerek, suçlamayı reddetti.
Sanık itfaiye personeli de savunmalarında olayda ihmallerinin olmadığını, 112'ye ihbar düşmesinden hemen sonra harekete geçildiğini ve 3-4 dakikada olay yerine ulaştıklarını belirterek, suçlamaları reddetti ve beraat talep etti.
'İTFAİYE ERİ, BEN İÇERİ GİREMEM, DEDİ; TÜP BOŞ ÇIKTI'
Yangında can veren 3 çocuğun dayısı Nuri Çoban, tanık olarak dinlendi. Yangın olduğu haberini alır almaz eve koştuğunu ve yeğenlerinin bulunduğu odada alev olmadığına şahit olduğunu söyleyen Nuri Çoban, pencereye çıkarak kurtarmaya çalıştığını ancak ulaşamadığını belirtti. Çoban, ifadesine şöyle devam etti:
"İtfaiye olay yerine 15- 20 dakika sonra geldi. İlk itfaiye aracı yangına müdahale etmeye baladı. Merdiven istedik ancak merdiven olmadığını söylediler. Hemen akabinde ikinci araç gelip müdahale etmeye başladı. O bağrışmalar esnasında itfaiye personeli motorun suyu basmadığını söylüyordu. Bunu duydum. Daha sonra üçüncü gelen itfaiye Hüyüklü Belediyesi'ne ait araçtı. Bu araçtan merdiven alarak çocukların olduğu odanın penceresine dayadılar. Birisi merdivenden yukarı çıktı hatta kıyafetlerini de orada giymişti. Oksijen tüpünü taktı ancak pencereye vardığında giremeyeceğini söyledi. Neden giremeyeceğini sorduğumda çok duman olduğunu söyledi. Tüpü istedim bana taktı. Çalıştırmasını istedim içinde hava veya oksijen olmadığını söyledi. Sonra kepçenin duvarda açtığı delikten komşumuz ile içeri girdik. Dumandan göz gözü görmüyordu. El feneri istedik, o da yoktu. Komşunun el feneriyle çocukları aldık ve kepçenin kovasına koyduk. Ambulansa kadar kovada gittiler."
ANNE VE BABA ŞİKAYETÇİ
Anne Cemile ile baba Süleyman Altınbaş, müdahil olarak katıldıkları davada çocuklarının ihmal sonucu öldüğünü, zamanında müdahale edilmiş olsa yaşıyor olacaklarını beyan ederek, sanıkların ihmalinin bulunduğunu, sorumlulardan davacı ve şikayetçi olduklarını belirtti.
Mahkeme heyeti, tanık olarak dinlenilmek üzere tebligata rağmen duruşmaya katılmayan ölen çocukların amcası Mehmet Altınbaş'ın zorla getirilmesi ve dosyadaki eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
NURETTİN ARKAN