Isparta

40 yaşından sonra bu belirtilere dikkat

Çeşitli etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve ciddi bir rahatsızlık olan Triküspid kapak yetmezliği, ödem, nefes darlığı ve çabuk yorulma gibi belirtileri gösteriyor.

Abone Ol

Triküspid kapak hastalıklarının tetikleyici unsurlarını açıklayan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Ateş, “Erişkin bireylerde görülen triküspid kapak yetersizliği, kapağın kendisindeki bozukluklar (romatizmal etki, kapakta sarkma vb.) ya da sağ ve sol kalp yetersizliği gibi durumlarla ilişkilidir. Triküspid kapak yetersizliği özellikle sol kalp yetmezliği, mitral darlığı, mitral yetersizlik, KOAH gibi akciğer hastalıkları, pulmoner hipertansiyon ve bazı doğumsal kalp bozuklukları gibi çeşitli durumlar sonucunda da gelişebilir. Triküspid kapak, kalbin sağ bölümünde sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında yer almakta olup, kan akışını düzenleme işlevine sahiptir. Üç yaprakçıktan oluşan bu yapı, 70 yaşın üzerindeki bireylerin yüzde 4'ünde ciddi yetersizlik göstermektedir.” şeklinde bilgi verdi.

40 YAŞINDAN SONRA BELİRTİLERE DİKKAT

Triküspid kapak hastalığının belirtilerinin genellikle 40’lı yaşlardan itibaren görüldüğünü belirten Doç. Dr. İsmail Ateş, “Çabuk yorulma, ritim bozuklukları, nefes darlığı, bacaklarda ödem, yorgunluk, boyun toplardamarında genişleme, karında sıvı birikimi ve karaciğer büyümesine bağlı sağ üst kısımda ağrı gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Tanıda ekokardiyografi, EKG ve akciğer grafisi gibi çeşitli tetkikler uygulanmaktadır.” diye ekledi.

AMELİYATSIZ YÖNTEMLER UMUT OLUYOR!

Ameliyatsız yöntemlerin sağladığı avantajları vurgulayan Dr. Ateş, “Kalp kapak hastalıklarının tedavi yöntemleri, tıptaki yenilikler ve teknolojik gelişmelerle birlikte ilerlemektedir. Geçmişte yalnızca cerrahi müdahale gerektiren kapak hastalıkları, günümüzde robotik teknikler ile, genellikle kasık damarından giriş yapılarak küçük bir delikten gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede hastalar, operasyon risklerinden korunurken cerrahinin getirdiği uzun hastane yatış sürelerinin aksine, operasyonun ertesi günü yürüyerek hastaneden ayrılıp günlük yaşamlarına dönebilmekte. Özellikle cerrahi müdahale riski yüksek olan ve operasyon şansı kalmamış çoklu organ yetmezliği hastaları, ameliyatsız kapak müdahalelerinden büyük fayda görmekte ve karaciğer ya da böbrek yetmezliği gibi organ yetmezliklerinde belirgin düzelme sağlayabilmektedir. Tıbbi teknoloji ve gelişmeler, Mitral kapak onarımı sağlayan MitraClip tedavisi, Aort kapak değişimini sağlayan TAVİ tedavisi ve Triküspid kapak onarımına imkan tanıyan TriClip tedavisi gibi dikkat çekici teknikler sunmaktadır.” ifadelerini kullandı.

HASTALAR DAHA ÇABUK TOPARLANIYOR

Triküspid kapak tedavilerinin ameliyatsız bir şekilde de uygulanabileceğini anlatan Dr. İsmail Ateş, “TriClip tedavisi, triküspid kapak adı verilen yapıya benzer bir şekilde Mandallama prensibine dayanan bir tedavi yöntemidir. Robotik bir teknik olarak nitelendirilebilecek TriClip işlemi, kalbe uzaktan müdahale edilmesine olanak tanımaktadır. Hastanın hazırlıkları tamamlandıktan sonra anjiyografi ünitesinde gerçekleştirilmektedir. Hastaya TEE adı verilen endoskopik kalp ultrasonu ile müdahale başlar ve ultrason yardımıyla işlem sürdürülür. Üç yaprakçık içeren triküspid kapağın uygun yaprakçıkları kliple birleştirilerek kapak kaçağının azaltılması hedeflenir. Bu yöntemle hastalar, kısa sürede iyileşip günlük yaşamlarına daha enerjik ve sağlıklı bir şekilde dönebilir.” dedi.

BİRÇOK ÖLÜMÜ ÖNLER

Dr. İsmail Ateş, sözlerine şöyle devam etti: “Kalp ameliyatlarının zorlukları ve riskleri herkes tarafından bilinmektedir ve birçok hasta bu sebeplerle kapak hastalıklarının tedavisini geciktirerek sağlıklarını kaybetmektedir. Tıp teknolojisindeki yenilikler ve artan ameliyatsız müdahale fırsatları hastalara önemli kolaylıklar sağlarken, hekimlere de ciddi kapak müdahalelerini düşük risklerle yapabilme imkanı sunmaktadır. Ayrıca, ameliyat sonrası yakından takip gerektiren, ihmali veya unutulması durumunda ölüme yol açabilen kan sulandırıcı ilaçların kullanımı, mekanik kalp kapakları için zorunludur. Oysaki, ameliyatsız kapak müdahalelerinden sonra bu ilaçların kullanılması gerekmemektedir. Bu durum, birçok ölümün önlenmesine ve hastaların uzun yıllar sorunsuz bir yaşam sürmesine olanak tanımaktadır.”