Mayıs seçimleri sonrasında muhalefet partilerinin kendi içlerinde ve birbirleri arasındaki tartışmalar sürerken, İYİ Parti lideri Meral Akşener, yerel seçimlerde "81 ilde aday göstereceklerini" söyleyerek, “Biz her yerde ayrı gireceğiz. İstanbul ve Ankara dahil. Ben bunu GİK’e getireceğim" dedi.
Gazeteci Fatih Altaylı'nın YouTube programına katılan Akşener, "İstanbul ve Ankara’nın eski ortağınızın partisi tarafından kaybedileceğini göze alıyor musunuz?" sorusuna yanıtında şu ifadeleri kullandı:
"Hepsini alıyoruz. Belki bizimki seçilecek. Öyle adaylar çıkaracağız ki… İzmir’de CHP ceketini assa seçilir diye bir kanaat var. Ümit Özlale şu an itibariyle çalışıyor. “Ben adayım” dedi. Bugün buradan ilan ediyorum. 81 ilde aday çıkaracağız. Ama küçücük ilçelerde öyle şeyler olur ki teşkilatlar kendi aralarında işbirliği yapıyorlar. Onlar yapılabilir."
Akşener, "İstanbul’da 5 de alsak 10 da alsak aday çıkaracağız, Ankara’da 5 de alsak 10 da alsak aday çıkaracağız’ diyorsunuz" diyen Altaylı'ya, "Evet, ben bunu GİK’e getireceğim. Arkadaşlarımızdan aldığımız geri bildirimler bu. Benim de kanaatim budur. GİK’ten geçtiği anda nihai karardır” yanıtını verdi.
İYİ Parti lideri, Altılı Masa'dan kalkıp geri döndüğü süreçte yaşananlara ilişkin de çarpıcı açıklamalar yaptı. Akşener, kendisinin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkarak Altılı Masa'dan kalktığı ve geri döndüğü sürece ilişkin "Bir yöntem önerdim. Sonra bu yöntemle böyle bir gökyüzüne bakma oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki; 'Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın. Biz beşimiz imzalayalım çıkalım' dedi. Ben de aldım dosyamı, 'o zaman size başarılar diliyorum' dedim" ifadelerini kullandı.
Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanı adayı olması sonrası Masa'ya dönüşü hakkında da, yeni iddialarda bulundu. İYİ Parti lideri, İmamoğlu-Yavaş formülünün kendisine CHP tarafından önerildiğini ve kabul ettiğini ancak Altılı Masa'ya döndüğünde diğer liderlerin bundan haberi olmadığını öğrendiğini ileri sürdü:
"Neyse pazar gününün akşamı iki belediye başkanı bana geldiler. Bu seçenekler onlardan geldi. Ben bu iki belediye başkanının yardımcı olmasını öneren ben değilim. Onlar bana başka seçenekler de sundular. İkisini kabul ettim. Bundan Kemal Bey'in bilgisinin olduğunun ispatlanmasını istedim. Üç kişi hariç herkes bu fikri, 'kazanacak adaydan' 'kazanacak formüle geçtim' onayladı. Ertesinde biz dördümüz buluşmak üzere çıktık. Kemal Bey, ben, iki belediye başkanı... Bu iki arkadaşın icracı ve yetkili başkan yardımcılığını teyit ettik.
Bundan sonrası çok vahim. Öğrendim ki masadakilerin haberi yok... Önce ben kağıdı imzalıyoruz zannettim. Önce Temel Bey, 'ne oluyor?' dedi. Şaşırdım. Ali Bey, 'böyle bir şey olamaz' dedi. Sonra ben en başından anlattım, teklifi benim getirmediğimi, bu teklifin CHP'den geldiğini söyledim. 'Yani bu teklif size CHP'den geldi, öyle mi?' dedi. 'Ben bir arkadaşlarımla görüşeyim' dedi, sonra geldi 'kabul etmiyorlar' dedi ve dışarıda 10 bin kişi var... Sonra Allah var ben dedim o zaman, 'tamam arkadaşlar bu kalsın benim üstümde' dediğimde Davutoğlu devreye girdi ve orta yol bulundu."