Son yıllarda kökeni psikososyal (psikolojik ve çevresel) etkenlerin olduğu psikiyatrik rahatsızlıklarda artış dikkat çekmektedir. Bu rahatsızlıklardan biri de Alışveriş Bağımlılığıdır. Tıp dünyasında Onyomani olarak bilenen Alışveriş Bağımlığı dünya genelinde günden güne artmaktadır. Sosyal medya kullanımı, dijital pazarlama gibi etkenler Alışveriş Bağımlılığını hızla arttırmaktadır. 

Yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklerden daha çok alışveriş bağımlılığı belirtileri göstermekteler. Alışveriş yapma dürtüsü kişide pozitif duyguların yaşanmasına neden olmaktadır. Başlangıcı tipiktir. Kişi kendisini kötü hissettiği zamanlarda alışveriş yapınca rahatladığını hisseder. Bu ürün maddi değeri çok az olsa bile kişide aynı etkiyi yapar. Bu süreçte kişi kendini iyi hisseder. Fakat yaşanılan olumlu duyguların verdiği iyilik hissi alışveriş sonrası zaman içinde azalıp, kaybolmaktadır. Hasta yine aynı iyi duyguları yaşamak için tekrar alışveriş yapar. Bu süreçlerin sıklıkla tekrar etmesi ile bağımlılık döngüsüne girilmiş olur. 

Alışveriş Bağımlılığı Nasıl Anlaşılır? 

Genel olarak alışveriş bağımlıları; hastalığın ilk evrelerinde durumu fark etmezler. Kişilerde bağımlılık davranışları zaman içinde yaygın olarak görülmeye başlar. 

Günümüzde sıklıkla alışveriş bağımlılığı belirtileri merak edilir. Alışveriş bağımlılığı belirtileri genel olarak şunlardır; 

*Alışveriş sırasında kendini mutlu ya da güçlü hissetme 

*Sık alışverişlerin yapılmasından dolayı yakın çevreden uyarılar alma 

*Bütçe olarak belirlenen alışveriş bütçesinden daha fazla alışveriş yapma 

*Kendini değersiz ya da kötü hissedince alışveriş yapma arzusunun yoğun olarak yaşanması 

*Alışveriş için harcanan paraların farkına varılmaması ya da kontrol edememe 

Son yıllarda alışveriş bağımlısı olmak; gündelik yaşamın getirdiği etkilerden dolayı çok daha kolay oluyor. Ayrıca pek çok kişi alışveriş yapmayı özendirme için yapılan reklamlardan ve dijital dünyanın getirdiği kolaylıklardan dolayı bu alışkanlığı hızlıca kazanabilmektedir. Bu yüzden günümüzdeki pek çok etken alışveriş bağımlılığına yatkınlığı arttırmaktadır. 

Alışveriş Bağımlılığı Tedavi Edilebilir Mi? 

Son yıllarda dünya genelinde alışveriş bağımlılığının sayısının artması ile genel olarak alışveriş bağımlılığı tedavisiyle ilgili çalışmalar da artmıştır. Alışveriş bağımlıların tedavi süreçleri genellikle bireysel olarak ilerler. Çünkü alışveriş bağımlılığının en önemli sebebi psikososyal nedenlerdir. Özellikle de herkesin yaşadığı duygu birikimlerinin farklı olması tedavi süreçlerinin özel olarak yapılandırılmasını gerektirir. 

Pek çok kişi bağımlılığın ilerleyen evrelerinde kendisinin hasta olduğunu fark eder. Bağımlılığın ilerlemesi ise kişinin kendisini alışveriş yapmayı kontrol etme konusunda daha çok zorlanmasına sebep olur. Bu yüzden de hastalığın tedavi sürecinde tetikleyici etken olan çevresel faktörlerin davranış düzenlenmesi ile yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. 

Alışveriş Bağımlılığında Psikolojik Etkenler 

Tıp dünyasında onyomani olarak geçen alışveriş bağımlılığı tamamen psikolojik bir hastalıktır. Genel olarak günümüz insanı çoğu yaşadığı tetikleyici olayda değersizlik hissine kapılmaktadır. Değersizlik hissi ile mücadele eden birçok kişi, kendisini kanıtlamak, değerli ve mutlu hissetmek için kendine bir şeyler alma ihtiyacı hisseder. Eğer bu davranışını alışkanlık haline getirirse ve değerli olma hissini hep bu yolla karşılarsa, artık bağımlılık yolu açılmış olur. 

117 Yaşındaki Kadın Yaşam Sırlarını Paylaştı 117 Yaşındaki Kadın Yaşam Sırlarını Paylaştı

Bağımlılık tedavilerinde kullanılan tedavi yöntemleri Alışveriş Bağımlılığında da etkilidir. Özellikle psikososyal tetikleyiciler ön planda olduğu için kişinin baş etmekte zorlandığı durumların tespiti, bunların geçmiş mikrotravmalar ile bağlantılarının çalışılması önem arz etmektedir. Bilişsel Davranışcı Psikoterapinin bağımlılık konusunda etkinliği kanıtlanmıştır. Travma odaklı terapilerin de etkili olduğuna dair çalışmalar vardır. Genel olarak alışveriş bağımlılığı tedavi süreçlerinde hastanın karşılanmayan temel ihtiyacının belirlenmesi ve uygun terapi desteği ile bu ihtiyacının uygun yollarla karşılanmasının sağlanması hedef alınmalıdır. 

Editör: Haber Merkezi