Bu durum; baş ağrısı, yorgunluk ve “hasta bina sendromu”na yol açabilirken çevresel kirleticiler çocukların öğrenmesini de etkiliyor. Okullar açıldığında çocukların kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirmeye başlamasıyla birlikte bulaşıcı hastalıkların artışı, yılın bu dönemlerinde değişmeyen bir tablo. Bu hastalıklar, virüslerden kaynaklanabildiği gibi bakteriyel de olabiliyor.
TOBB İklimlendirme Meclisi’nin hazırladığı “Okullarda İç Hava Kirliliği, Sağlık Etkileri ve Sınır Değerler” raporunda da okullardaki bakteri düzeylerinin, özellikle kreş ve ilkokul çocuklarının sağlığı açısından önem arz ettiği belirtilerek, “Bazı bakteri türlerinin göz, burun, deri, boğaz tahribi ile baş ağrısı ve yorgunluk gibi semptomlar ile hasta bina sendromuna (bir binadaki ortamdan kaynaklı boğaz tahrişi, öksürme gibi belirtiler) yol açtığı bilinmektedir” denildi.
120 Ortamda İnceleme:
2000’li yıllardan itibaren yapılan bazı ölçümlere yer verilen rapora göre; Ankara’da okul, kreş, kafeterya, yurt, ev, spor salonu ve ofis gibi 120 farklı ortamda yapılan bir incelemede, en yüksek bakteri konsantrasyonlarının kreş ve ilkokullarda olduğu belirlendi. Kreş ve ilkokulların ardından ise restoranlar, liseler ve evler sıralandı.
Öğrenmeyi Etkiliyor:
Kovid-19 pandemisine bağlı olarak, okulların iç hava kalitesinin önemli bir sağlık sorunu haline geldiğine dikkat çekilen raporda, “Çocuklar; diğer yerlere kıyasla zamanlarının çoğunu okulda geçirdikleri için ve çocukların bağışıklık ve solunum sistemlerinin gelişmemiş olması, düşük vücut kitle indeksi ve nefes alma paternleri nedeniyle hava kirliliğinin etkilerine yetişkinlere göre daha duyarlıdırlar” ifadeleri kullanıldı. Çocukların okullarda çevresel kirleticilere maruz kalmalarının; bulaşıcı hastalık, astım ve alerji riskinin artmasına ve öğrenme performansının düşmesine neden olabileceği kaydedildi.