Diyabetin tüm dünyada her geçen gün artan önemli ve öncelikli sağlık sorunu haline geldiğini belirten Gür, kontrol altına alınmadığı takdirde diyabetin büyük sağlık sorunlarına yol açabileceğini kaydederek şu açıklamalarda bulundu: “Diabetes Mellitus (DM), pankreasın yeterli insülin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ve ömür boyu devam eden kronik bir hastalıktır. Günümüzde diyabet, sıklığı ve yarattığı sorunlar nedeniyle tüm dünyada önemi her geçen gün artan önemli ve öncelikli sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşam tarzındaki değişim ile birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan toplumların tümünde özellikle tip 2 diyabet pransı hızla yükselmektedir.

Miras Paylaşımında Sorun Yaşayanlar Bu Habere Dikkat Miras Paylaşımında Sorun Yaşayanlar Bu Habere Dikkat

Tip 2 diabetes mellitus tüm diyabet olgularının %90’dan fazlasını oluşturmaktadır ve en yaygın görülen diyabet formudur. Tip 2 diyabet, obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı olarak genellikle daha sık görülmektedir. Hastalığın temelinde genetik olarak yatkın kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen ve giderek artan insülin direnci ve zamanla azalan insülin salınımı söz konusudur. Yanlış beslenme ve hareketsizlik son yıllarda gençlerde ve hatta çocuklarda da obezite ve diyabet tanı hızını arttırmaktadır. Tanısında gecikme ve hastaların takip uyumundaki sorunlardan dolayı tedavileri de yeterli olamamaktadır. Kontrolsüz diyabet, hiperglisemiye yol açarak zamanla kalp-damar sistemi hastalıkları başta olmak üzere göz, böbrek, sinir sistemi dahil vücudun bütün sistemlerini etkileyen komplikasyonların gelişmesine neden olur. Kardiyovasküler hastalıkların sıklığı, yaygınlığı ve ölümle sonuçlanma oranı diyabetli bireylerde, diyabeti olmayan akranlarına kıyasla 2-8 kat daha yüksektir. Ayrıca, diyabetli bireylerde infeksiyon gelişme riski, diyabeti olmayanlara oranla daha yüksektir. Tüm dünyada böbrek yetersizliğinin ve travma-dışı amputasyon olgularının en yaygın nedeni diyabettir. Özellikle gelişmiş ülkelerde diyabet en sık görme kaybı ve körlük nedenlerinden biridir.

Diyabet iyi tedavi edilmediği takdirde yüksek kan şekerine bağlı çok su içme, sık idrar yapma, ağız kuruluğu gibi yakınmaların yanı sıra göz, böbrek, sinir sistemi ve kalp-damar sistemi başta olmak üzere tüm organlarda hasara neden olabilen ciddi bir hastalıktır. Bugün doğuşsal olmayan körlüğün birinci nedeni diyabettir. Yine böbrek yetmezliğine bağlı diyalize giren hastaların çoğunluğunu diyabetliler oluşturmaktadır. Diyabet parmak, ayak hatta bacak kesilmelerine neden olabilmektedir. Kalp krizi ve inme geçirme riski diyabetli bireylerde belirgin olarak artmıştır. Obezite ve diyabet kalın bağırsak, karaciğer, pankreas, safra kesesi, rahim ve meme kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünün gelişmesine zemin hazırlamaktadır.

Dünya’da artık bir epidemi olarak nitelendirilen diyabet hem bireysel hem de toplumsal olarak insan sağlığını olumsuz etkilemekte, yaşam kalitesini ciddi anlamda bozmakta ve ekonomik olarak yük getirmektedir. Bu hastalıklar sağlıklı yaşam yıllarından çalmakta, daha kısa ve kalitesiz yaşama sebep olmaktadır. Diyabet tüm dünyada hızla artış gösteren kronik, bulaşıcı olmayan bir hastalıktır.

Her yıl “14 Kasım Dünya Diyabet” günü olarak çeşitli farkındalık aktiviteleriyle anılmakta ve diyabet hastalığının önemine dikkat çekilmeye çalışılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Diyabet Federasyonu tarafından 1921’de İnsülini keşfederek sayısız hayatı kurtaran Fredrick G. Banting’in doğum günü olan 14 Kasım Dünya Diyabet gün olarak ilan edilmiş ve 2007 yılından itibaren de resmi olarak kutlanmaktadır. Diyabetin; şeker yüksekliğinden ibaret olmadığı, çok sayıda ölümcül ve sakat bırakıcı soruna yol açabildiği vurgulanarak diyabetin azaltılması ve daha etkili tedavi ve takibine yönelik bilgilendirmeler yapılmaktadır. Hastaların kendi tanı ve tedavi süreçlerinde bizlerle iş birliği yaparak hastalıklarla mücadele etmemiz sağlıkta başarılı olabilmemizin temel şartıdır.”

Kaynak: Haber Merkezi