Eğirdir eşrafından Salih Şapçı (95) ikamet ettiği İstanbul'da vefat etti. Merhum Salih Şapçı yarın (11.10.2023 Çarşamba) öğle namazını müteakip İstanbul Zincirkuyu Mezarlığında ebedi istirahatgahına tevdi edilecek.
Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.
SALİH ŞAPÇI KİMDİR:
13 Temmuz 1928 yılında Eğirdir’in Cami Mahallesi’nde doğdu. Evlerinin hemen karşısındaki tarihi Zafer İlkokulu’ndan 1940 yılında mezun olduktan sonra ilçeye en yakın Ortaokulu bulunan Isparta’da öğrenim görmüş, sonra Lise öğrenimi için gurbete, İstanbul’a gitmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’nın en yoğun sıkıntılarının yaşandığı yıllarda Kabataş Erkek Lisesi’nde okumuş,1947 yılında buradan mezun olmuş; Liseden sonra Güzel Sanatlar Akademisi’ne girip resim, tezhip ve hat sanatlarından birinde eğitim almayı çok arzu etmesine rağmen, ailesinin önerisiyle İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydını yaptırmak zorunda kalmış; bu zoraki öğrenciliği ancak iki yıl kadar sürmüş; askerlik görevini gönüllü olarak yapmak için fakülteden ayrılan Salih Şapçı, asker dönüşü ticarete atılarak kardeşi Osman Şapçı ile birlikte Sultanhamamı semtinde mefruşatçılık ve trikotaj alanında faaliyet göstermeye başlamıştır.
Bir yandan ticaret yaparak geçimini sağlayan Salih Şapçı, diğer yandan içinde bir uhde olarak yaşattığı sanat dallarına da büyük bir ilgi duymaktaydı. Tam o günlerde Tezhip ve Minyatür Sanatının ülkemizdeki öncülerinden olan Ordinaryüs Profesör Dr. Ahmet Süheyl Ünver’in açtığı “Eski Türk Kitap Süsleme ve Minyatür Kursu”na aralıksız olarak üç yıl devam etti. Ünver Hoca’nın “en yetenekli tezhip öğrencim…” dediği Salih Şapçı, aynı yıllarda (1977-1979) süsleme sanatının ayrılmaz bir parçası olan Hat Sanatı’na da ilgi duyarak zamanın en değerli hat üstatlarından biri olan Hacı Hafız Hasan Çelebi’nin Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki rahle-i tedrisinden geçerek “Rık’a ve Nesih” yazılarını da yazmayı öğrendi. Bu seçkin sanat dallarını değerli hocanın elinden hem pratik hem de tatbiki olarak öğrenme fırsatını buldu.
Bütün bu yoğun çalışmalar içinde bu koca bilge bir güzel işe daha başladı. Ülkemizin en ünlü kütüphanelerinden biri olan Süleymaniye Kütüphanesi Kitap Tamir ve Ciltleme Atölyesi’ndeki Klasik Kitap Ciltleme Kursları’nı başarı ile bitirip, kütüphanelerdeki cildi bozulmuş ya da sayfaları harap olmuş, ciltlenmeyi, kapak ve miklep yapılmayı, şiraze örülmeyi, en sonunda yaldızlanmayı bekleyen eski kitaplarımızın yenilenmelerinde gönüllü olarak çalıştı.
Büyük bir Eğirdir aşığı olan Salih Şapçı, Eğirdir kültürünün temel eserlerinden biri olan Karçınzade Süleyman Şükrü’nün 1907 yılında Petersburg’ta Arapça olarak bastırdığı “Seyahatü’l Kübra” sını - ki bu eserde, Evliya Çelebi’nin gezip yazdığı coğrafyadan daha geniş bir coğrafya anlatılmaktadır- Türkçemize kazandırmış; Eğirdir külliyatında yine baş sıralarda yer alan Eğirdirli Şeyh Mehmet Çelebi’nin “Divan-ı Muhyiddin” adlı eserini de Türkçeye çevirmiştir.
Bunların dışında tezhip ve minyatür dalında, ahşap dalında, karikatür dalında: “Prostanna-Eğridür-Felakabad Paraları”, “Eğirdir’e Dair Resimlerim- Çizimlerim-Anlatımlarım”, “Eğridür-Eğirdir İsmi Üzerine”, “Eğirdirli Hacı Kemal”, “Katip Çelebi-Çeşmizade-Ahmed Vasıf Efendi-Karçınzade Eğirdir İçin Yazdılar”, “Şiirlerim”, “Hattat Hasan Çelebi’den Talebesi Salih Şapçı’ya: MEŞK-TALİM-TARİF”, “Otobiyografim” adlı eserleri bulunmaktadır.
1980 yılında iş hayatından çekilmesinden sonra kendini tamamen okuyup araştırmaya verdi. Eğirdir ile ilgili bulduğu belge ve bilgileri yayınlamaya başladı