Isparta’da intihar vakaları artıyor. Dinimizde günah olan intihar için vatandaşların islamı daha iyi okuması ve yaşaması gerekiyor. Manevi, İlkeli ve Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Mil-Diyanet Sen) Isparta İl Başkanı Mustafa Güner artan intiharla ilgili çok önemli açıklama yaptı. Güner yaptığı açıklamada, ''Kişinin ölümle sonuçlanacağını bildiği hâlde kendi hür iradesiyle, bilinçli bir şekilde ölümü tercih etmesi ve hayatına son vermesi anlamına gelen intihar, her şeyden önce Allah’ın kendisine verdiği canı almak demektir. İntihar, insanın hayatında kötü bir son olup cehenneme götüren büyük günahlardandır. İnsan, kendi canı da olsa neticede Allah’ın verdiği bu emanete hıyanet etmemelidir.

KİMSENİN KENDİ HAYATINA SON VERME YETKİSİ YOKTUR

İslâm, insanı şerefli bir varlık olarak tanımlar. O, hem bedenen hem de ruhen diğer canlılardan daha üstün yaratılmıştır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de insan hayatının dokunulmaz olduğu belirtilmiş ve kasten bir cana kıymanın bütün insanları öldürmek gibi olduğu ifade edilmiştir. Henüz ana rahminde iken, “yaşama hakkı” yani dokunulmazlık kazanan insanoğluna karşı işlenebilen en büyük suçlardan biri; onun hayatına son vermektir. Zira İslâm’ın gaye edindiği temel ilkelerden biri de canın korunmasıdır. Ayrıca Allah, hayatı verenin de alacak olanın da sadece kendisi olduğunu açıkça ifade etmiştir. Bedende emanet olarak duran ruhu alma yetkisi sadece O’na aittir. Dolayısıyla kişinin kendi hayatına son verme yetkisi ve hakkı bulunmamaktadır.

İNTİHAR, BÜTÜN İLÂHÎ DİNLERDE GÜNAHTIR

Uzmanlarca birçok sebebi sıralanan intihar, olgun imana sahip, dinî inançları kuvvetli Müslümanlarda çok nadir olarak görülmektedir. Bunun nedeni de müminin Allah’ı sürekli olarak yanında hissetmesi, hiçbir zaman yalnızlık duygusuna kapılmaması, kadere inanması ve böyle bir şeye kalkışmanın âhirette azaba neden olacağını bilmesidir. Zaten intihar ilâhî kaynaklı dinler tarafından doğru bir çözüm yolu olarak da kabul görmemiştir. Bütün ilâhî dinler insanın canına kıymasının günah olduğunu bildirmiştir. İntihar tıpkı cinayet gibi bizden önceki ümmetlerde de yasaklanmış bir fiildir. Bu da onun cinayet işlemekten farklı bir şey olmadığını göstermektedir. Konuyla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s), bize şu ibretli olayı anlatmaktadır: “Sizden önceki ümmetlerden birinde yaralı bir adam vardı. Yaranın acısına dayanamadığından bir bıçak alıp elini kesti. Kanaması durmadı ve sonunda öldü. Bunun üzerine Yüce Allah; ‘Kulum kendisi konusunda benden daha acele davran(arak canına kıy)dı. Ben de ona cenneti haram kıldım’ buyurdu.”

SIKINTILAR BİRER İMTİHANDIR

İnsan, Rabbinin bahşettiği bedeninin ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Allah Resûlü’nün (s.a.s), “Bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır” sözü bedenin insan için emanet olduğu gerçeğine işaret eder. Bu nedenle İslâm, bırakın insanın kendi hayatına son vermesini, herhangi bir organına zarar vermesini bile yasaklamıştır. İnançlı insan, başına gelen musibetler karşısında kendine zarar vermeyi düşünmek yerine, bu sıkıntıların kendisi için birer imtihan olduğunu hatırlar. Allah Resûlü’nün ifadesiyle, “Müminin hâli ne hoştur. Onun bütün işleri hayırlıdır. Bu duruma müminden başka hiç kimsede rastlanmaz. Mümin bir nimete kavuştuğunda şükreder, bu onun için hayırlı olur. Darlık ve sıkıntıya düştüğünde sabreder, bu da onun için hayırlı olur.” İşte bu bilince sahip olan mü’min, canına kıymak gibi bir hataya düşmez, sabreder. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.s), başa gelebilecek sıkıntı ve musibetler karşısında sabretmemiz gerektiğini belirtmiş ve ölüm temennisinde dahi bulunmamamızı tembihlemiştir: “Hiçbiriniz başına gelen bir sıkıntıdan dolayı ölümü istemesin. Eğer mutlaka isteyecek olursa, ‘Allah’ım, yaşamak benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat, ölüm benim için hayırlıysa canımı al!’ desin.

KENDİSİNE AYNI ŞEKİLDE EBEDİYEN AZAP EDECEKTİR

İnanan bir insan, intihar ederek yaşamakta olduğu problemlerden kurtulmaya çalıştığı takdirde ebedî hayatında azaba duçar olacağını bilmelidir. Âhiretteki azabın yanı sıra intihar eden kişi geride bıraktığı annesini, babasını, eşini, çocuklarını ve akrabalarını üzüntüye boğacak, kim bilir onları ne tür sıkıntılara sürükleyecektir. Çocukları varsa onların yetim veya öksüz olarak sevgiden yoksun yetişmesine neden olacaktır. Herhangi bir biçimde intihar edip kendini öldüren kişi kıyamet gününde kendine aynı şekilde ebediyen azap edecektir. Bu bağlamda Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurur: “Bir dağdan aşağı atlayarak canına kıyan kimse, cehennem ateşinde ebedî olarak yüksekten aşağıya atlayıp duracaktır. Zehir içerek canına kıyan kimse, elinde zehri olduğu hâlde, cehennem ateşinde ebedî olarak zehir içip duracaktır. (Bıçak, mızrak gibi) bir demiri karnına saplayarak kendisini öldüren kimse de demiri elinde olduğu hâlde cehennemde o demiri karnına ebedî surette saplayıp duracaktır.”

HEDEFİMİZ MÜSLÜMAN OLMAK VE MÜSLÜMAN ÖLMEK OLMALIDIR

Sonuç olarak, her Müslüman bu dünyada imtihan için bulunduğunun farkında olarak başına gelen sıkıntılar karşısında sabretmesini bilmeli ve bunun kendisi için Allah katında büyük bir mükâfat vesilesi olduğunun bilinciyle sorunlarını halletmeye çalışmalıdır. Zira hayattan vazgeçmeden, sabrederek ve Allah’a sığınarak sıkıntılarla mücadele etmek, Müslüman olmanın gereğidir. İntihar ise mücadeleden kaçıştır. Allah’ın verdiği emanete ihanettir. Can bu tende, bu bedende emanettir. Dolayısıyla inanan insan, emanete ihanet etmemelidir. İnsanoğlu için en büyük hedef Müslüman olmak, Müslüman ölmektir. Nitekim Yüce Allah da bizden bunu istemektedir: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve ancak Müslümanlar olarak ölün.” ifadelerini kullandı.
 

Türk Köyü Ve Eski Isparta Oteli Yıkılıyor Türk Köyü Ve Eski Isparta Oteli Yıkılıyor
Editör: Haber Merkezi