Isparta Barosunun 'depremzedelerin evlat edinilmesi' ile ilgili yaptığı açıklama tepkilere neden oldu. Ispartalı vatandaşlardan ve avukatlardan Haber32 ihbar hattına yazılan tepkilerin yanında, Mil-Diyanet Sen Isparta İl Başkanlığı da baroya cevap verdi.

Tepkiye neden olan Isparta Barosu Çocuk Hakları Komisyonunun yaptığı açıklamanın tam metni:

MANEVİ, İLKELİ, VE LİYAKATLİ DİYANET VE VAKIF ÇALIŞANLARI SENDİLKASI MİL-DİYANET SEN ISPARTA BAROSUNUN AÇIKLAMASINA CEVAP VERDİ

Mil-Diyanet Sen Isparta İl Başkanı Mustafa Güner, Din İşleri Yüksek Kurulunun evlat edinmeyle ilgili sorulara verdiği İslam'ın evlat edinme ya da koruyucu aile olma hususundaki cevabını, Isparta Barosu Çocuk hakları Komisyonunun yanlış yorumladığını belirtti. Güner, ''Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en yetkili karar organı Din İşleri Yüksek Kurulu, evlat edinmeyle ilgili sorulara verdiği İslam'ın evlat edinme ya da koruyucu aile olma hususundaki cevabını, Isparta Barosu Çocuk hakları Komisyonu yanlış yorumlamıştır.  

HİMAYEYE MUHTAÇ ÇOCUKLAR KORUNUP GÖZETİLMELİDİR

Gram Altın 3 Bin TL Seviyesine Çıktı Gram Altın 3 Bin TL Seviyesine Çıktı

Kurul, bu konuda yaptığı yazılı açıklamada, deprem nedeniyle sıkça sorulduğu için bilgilendirme mahiyetinde halka sunulan ve İslam'ın evlat edinme ya da koruyucu aile olma hususundaki yaklaşımını ifade etmiştir. Her daim iyiliği, yardımlaşmayı ve toplumsal dayanışmayı emreden İslam'ın, ihtiyaç sahiplerine ve kimsesizlere yardıma yönelik son derece teşvik edici hükümler getirdiği vurgulanan açıklamada, özellikle öksüz, yetim ve himayeye muhtaç çocukların korunup gözetilmesiyle ilgili Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayetin olduğu hatırlatılmıştır. Aynı şekilde onlara duyarsız kalmanın ve kötülük yapmanın çok büyük bir günah olduğu ve Allah katında derin bir azaba sebep olacağının bildirildiği aktarılan açıklamada, Hz. Muhammed'in (s.a.s) de bizzat kimsesiz çocukları himayeye ve onlara yardıma teşvik ettiği vurgulanmıştır. 

İSLAM, ÇOCUĞUN ÖZ AİLESİYLE BAĞLARININ KORUNMASINI EMREDER

Kurul, bu bağlamda koruyucu aile olmanın da elbette son derece değerli ve güzel bir davranış olduğunu ifade etmiş, bununla birlikte İslam’ın, her çocuğun mümkün mertebe kendi öz ailesiyle bağlarının korunmasını ve ailesine nispet edilmesini emrettiğini, anne babası dışında bir kimsenin, her açıdan çocuğu olarak görülmesini doğru bulmadığını da eklemiştir. Bir çocuğun gerçek ailesi ile arasında var olan kan bağıyla ortaya çıkan birçok hukuki sonuç, koruyucu aile ve evlatlık ilişkisinde oluşmayacağını, koruyucu aile olunan bir çocuğun bu aile bireylerine mahrem olmamasının da bu hükümlerden biri olduğu konusunda İslam alimlerinin görüş birliği içerisinde olduğunu, ayrıca hiç kimsenin, himayesine aldığı çocuğun kendi soy kütüğü ile ilişkisini kesmeye, ona öz ana babasını unutturmaya hakkı da olmadığını ifade etmiştir.

KURUL İSLAM’IN HÜKMÜNÜ SÖYLEMİŞTİR

Din İşleri yüksek Kurulu, bir kimsenin ya da bir kurumun keyfine göre değil, İslam’a göre konuşur. Kur’an ve sünnet çerçevesinde fetva verir. Barolar ise mezkur konu hakkında ancak Türk Medeni Kanununa göre konuşur, dinin hüküm koyduğu konulara giremez ve o hükmü hafife alamaz.
Ülke olarak büyük bir felaketi yaşadığımız, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz ve hep beraber yaralarımızı sarmaya yoğunlaştığımız şu günlerde Diyanet’e ve Din İşleri Yüksek Kuruluna karşı yapılan bu tür yakıştırma, yaklaşım ve yanlış yorumlamalar, kimsenin iyiliğine hizmet etmeyecektir.'' ifadelerini kullandı.

                                    
        
 

Editör: Haber Merkezi