Isparta'da bir belediye reisinin nasıl görevden alındığını anlatıyor. Manav ifadelerinde; "Sene 1900 yılıydı. Isparta o tarihte Konya Valiliği’ne bağlı mutasarrıflıktı.
Abdülhamid döneminin son Sadrazamı olan Avlunyalı Ferit Paşa, o tarihte Konya Valisidir ve Isparta’ya gelir.
Ferit Paşa’ya, belediye reisi hakkında, halktan çok sayıda şikayetler gelir. Bunları duyan Ferit Paşa, hem mutasarrıfı ve belediye reisini hem bir arada hem de ayrı ayrı dinler.
Tüm bu gelişmeler olurken ertesi günü Ferit Paşa’nın Isparta’dan ayrılacağını öğrenenler hayal kırıklığına uğrar. Çünkü beklenti belediye reisinin onca şikayete karşın görevden alınmasıdır.
Anlarlar ki değişen bir şey olmayacak, eski tas eski hamam.
Valinin gideceğini duyan halk hemen toplanır ve misafirhaneye gelirler. Gelenleri Ferit Paşa kabul eder ve dinler. Ahâliden birisi söze başlar.
- Paşam, bizim buralarda halk fakirdir. Zaman zaman insanlar aç kalıyor, yakacaksız kalıyor. Belediye kapılarında sürünüyorlar. Bir dilim ekmek, bir kucak odun bulamıyorlar. Sokaklarda aç karnına donarak titreyerek dolaşıyorlar.
Bu sözler konuşulurken ahâli içinden olan nur yüzlü bir ihtiyar göz yaşlarına boğulur. Öyle içten öyle samimi ağlamaktadır ki göz yaşları sakallarını ıslatır. Herkes sus pus olmuştur, ama o koca ihtiyar göğsünden gelen hıçkırmalara hâkim olamaz.
Bunun üzerine Ferit Paşa ihtiyara seslenir.
- Efendi, efendi ağlamayınız, ben de inandım der ve Isparta Mutasarrıfına döner.
- Belediye reisini hemen görevden alın ve yenisini bulalım.
Belediye reisi görevden alınmıştır.
Bu olaydan 30 yıl sonra, olaya şahit olan bir ihtiyara olayın nasıl olduğu sorulduğunda şu cevabı verir.
- İhtiyar, gözü yaşlı bir adamdı. Ne memleket işine karışır ne de anlardı. Herkesçe bilinen hâli yüreğinin yufkalığıydı. Isparta’daki bütün becerikli tanınanların birleşip yıkamadığı belediye reisini, onun göz yaşlarının yıkacağını kim bilebilirdi ki?" ifadelerini kullandı.