Manav ifadelerinde; "
Yılankırkan Çeşmesi Böcüzade Tarihine göre Arapça kitabesine dayandırılarak Miladi: 1135 tarihinde yapılmıştır. Buna göre Isparta’da (Isparta merkezi için) ayakta duran en eski Türk-İslam yapısı özelliğine sahip bir tarihi eserdir.
Bugünkü yeri Çayboyundan aşağıya doğru inerken sağda tarihi çınara varmadan sağa dönen yolun (BİM yanından) yirmi metre ilerisinde sol tarafta yolun altındadır. (Dikkatli bakılırsa görülebilir.)
Yapılış tarihi çok tartışılmış kimi araştırmacıya göre 1135 – 1038 ve 1519 ‘lu yıllar üzerinde ihtilaf oluşmuştur. Ancak daha düne kadar Isparta’nın fetih tarihi olarak bilinen 1204’den önce olması kafa karıştırmıştır. En son 1519 üzerinde ağırlıklı durulsa dahi meselemiz hangi tarihte yapıldığından ziyade bugünkü durumudur.
Yılankırkan Çeşmesine ara ara gidiyorum, her zaman aynı tablo, değişen hiçbir şey yok. 10 sene öncede çöp içindeydi, 15 sene öncede, bir ara üzerine halı asıyorlardı.
Tarihimize sahip çıkalım, Isparta’da tarihi eserlerimiz talan edilmiş vaziyette, elimizdeki birkaç yapıyı koruyalım. 5-10 sene öncesi Mimarlar odası Sdü ile restore edeceğiz vs. haberler duymuştuk, o da olmadı.
Bu tarihi çeşmenin hemen arkasında da tarihi Sülübey Hamamı var. Ama kimsenin umrunda değil. Tescilli olan bu eserde bir bilgilendirme yazısı olsa, Isparta halkı olarak burayı temiz tutsak, gelen turistlere burada şerbet ikram etsek, okul çocuklarını ömürlerinde bir kere bu çeşmeye getirsek, bu çeşmeden senede bir gün Gölcük suyu akıtsak, dualar etsek güzel olmaz mıydı?
Isparta bunu haketmeyecek kadar borçlu olduğumuz bir şehir değil mi?
Bekir MANAV 22-11-2020" ifadelerini kullandı.
Haber/ Ali Rıza Cesur