Bu düzenleme sayesinde, vefat eden kişinin eşi ve çocukları, ekonomik olarak yaşam standartlarını koruma fırsatı elde ediyor. Ancak bu haktan yararlanabilmek için bazı şartların taşınması gerekiyor.
Hayatını kaybeden sigortalı vatandaşların geride kalan eşi ve çocukları, belirli koşullar altında ölüm aylığı almaya hak kazanıyor. Ölüm aylığı, geride kalan eşe, cinsiyet ayrımı olmaksızın bağlanabiliyor. Bu maaşın bağlanması için en önemli faktör, geride kalan eşin medeni durumunun değişmemiş olması. Yani, eşi vefat eden kişinin, bu maaşı talep edebilmesi için evli olmaması gerekiyor. Ayrıca, geride kalan eşin çalışıyor olması ya da emekli olması, maaşın bağlanmasına engel teşkil etmiyor; işini kaybeden kadın ya da erkek, kendi emekli maaşını ve eşinden kalan ölüm aylığını birlikte alabiliyor.
Ancak, geride kalan eşin gelir durumu, maaşın yüzdesini etkileyebiliyor. Eğer eşin geliri yoksa %75 oranında aylık alırken, gelir sahibi olanlar için bu oran %50’ye kadar düşüyor. Kocası vefat eden kadınlara, kocasının sigortalılık süresi uygun olduğu taktirde, kadının gelirine bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanabiliyor. Bu maaştan yararlanma şartları arasında, yetim kalan kız çocukları evlenmedikleri ve çalışmadıkları sürece, erkek çocukları ise öğrenci oldukları sürece 25 yaşına kadar bu haktan yararlanabiliyor.
Eşini kaybeden kadınlar, eğer hem kocasından hem de babasından maaş almak istiyorlarsa, ölüm tarihi esas alınarak bazı koşullar dikkate alınıyor. Dul maaşı almak için 1 Ekim 2008 tarihinden sonra Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’na tabi olanlar için 1800 gün, SSK’ya bağlı olanlar içinse 900 gün prim ödeme şartı aranmaktadır.
Bu düzenlemeler, vefat eden sigortalı vatandaşların geride kalan aile üyelerinin ekonomik güvenliğini artırmak amacıyla hayata geçirilmiştir. Eşini kaybeden kadınların bu haklardan yararlanabilmesi için gerekli şartları öğrenmeleri ve başvurularını zamanında yapmaları önem taşımaktadır