Hasan ÖZBEK'in köşe yazısı
Milli kurtuluş hareketi 19 Mayıs 1919 da Samsun’a Mustafa Kemal’in çıkışı ile başlamış ve bu mücadelenin dünyaca meşruiyeti ve haklılığı 24 Temmuz 1923 de Lozan’da milletlerarası bir denge olarak tescil edilmiştir.
1919-1923 yılları arasında bu milletin yaptığı istiklal mücadelesi tarih boyunca diğer milletlerin yaptıkları istiklal savaşlarının en haklısı ve meşrusudur.
24 Temmuz 1923’ün sevincini içinde duymayan hiçbir Türk tasavvur edilemez.
Millet “ İstiklali tammesini “ bugün kazanmış, memleketimizi, asırlarca sömüren kapitülasyonlardan bugün kurtulmuş, milli hudutlarımız ve misakı millimiz içersinde, hür ve müstakil olmanın şuuruna ve sevincine bugün varmışızdır.
Bugün “ Lozan Hayat “ diyebilmenin milletçe zevkini tatmışızdır ve hala bu heyecanı yaşamaktayız.
Sevr’i yırtıp parçalamanın milletçe bize kazandırdığı güç , Erzurum- Sivas Kongrelerinden, Birinci ve İkinci İnönü, Sakarya ve nihayet 26 Ağustos Zaferlerinden geçerek, 9 Eylül’de Kordon boylarından ta… Lozan’a kadar uzanır. Bir milletin tarihinde böyle günlerin sayısı çok azdır. Ve bu gibi yıldönümleri, bilhassa Türk milleti için, hatırlanması büyük bir borç olan günlerden biridir.
Mustafa Kemal Lozan Sulh Anlaşmasını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne takdim ederken:
“ Muhterem Efendiler,
Bu muahedename, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr muahedenamesi ile ikmal edildiği zannedilmiş büyük bir suikastin inhidamını ifade eden bir vesikadır” diyerek, en veciz bir şekilde Lozan’ın ehemmiyetini ortaya koymaktadır.
Lozan Anlaşmasının imzalanmasından sonra , “Baş Murahhas” İsmet Paşa’nın ifade ettiği gibi gerçekten Lozan Barış Konferansı, İstiklal Harbinin şerefli bir mührü olmuş ve Türkiye’nin ham leşinin başlangıcını teşkil etmiştir.