Hepsinin nedenleri, hedefleri ve amaçları vardır…

Osmanlı İmparatorluğu’nun son iki yüz yıl içinde girmiş olduğu uzun ve yıpratıcı savaşlar sırasında asıl insan kaynağı olan Anadolu çok ihmal edilmiş; 20.Yüzyıl başlarındaki son üç savaşta ise (Balkan Savaşları-Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı) topraklarının büyük bir bölümü işgal edilerek yakılıp yıkılmış, harap bir duruma düşmüştü.

Türk Ulusu, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde 19 Mayıs 1919 yılında başlayıp 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanı ile taçlanan ve dünyada örneği görülmeyen bir büyük mücadele sonunda yeni bir devlet kurdu ama halk da yorgun, yılgın  bir durumda ve büyük sorunlarla karşı karşıya kalmıştı.

İşte bu nedenlerle halkın dertlerini anlamak ve dinlemek, var olan sorunları yerinde görmek, çareler aramak ,ümit vermek, yönlendirmek ve yapılacakları halka anlatmak için  uzun ve yorucu gezilere çıktı.

Bunlardan biri de  26 Şubat 1930 Çarşamba günü Ankara’dan başlayıp Afyon-Uşak-Manisa üzerinden İzmir’e ve oradan da Aydın-Manisa-Denizli-Burdur yolu ile Antalya’ya gidilmesi planlanan geziydi. Bu güzergahtaki İl,İlçe ve köylerdeki yurttaşlarımız  ile çevre İl ve İlçelerdeki vatandaşlarımız da büyük kurtarıcı sevgili atasını görebilmek için yollara döküldüler.

Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, 5 Mart 1930 Çarşamba günü saat 10.20’ye kadar  İzmir ve çevresinde incelemelerini ve çalışmalarını sürdürdü. Tam bu saatte yola çıkarak  15.00’de Aydın’a, 18.00’de de Denizli’ye vardı. Her gittiği yerde büyük coşku ile karşılanan  Atatürk, geç vakte kadar Denizli’de kaldı.

Burdur üzerinden Antalya’ya planlanan gezide tren Isparta-Baladız’a (Gümüşgün) vardığında yola devam ederek Eğirdir’e yöneldi.

 ATATÜRK’ÜN  EĞİRDİR’E  GELİŞ  NEDENLERİ

Kısacık yaşamı (57 yıl) olağanüstü mücadelelerle geçen bu büyük insan, Anadolu’da onlarca İl, yüzlerce İlçeye gidemezken Eğirdir’i neden onurlandırmıştır?..

Evet, neden?..

Atatürk’ün yurt gezilerinin yukarıdaki genel nedenlerinin dışında  Eğirdir’e gelişinin çok önemli özel nedenleri vardır:

         1- Anadolu’da yapılan ilk demiryolu hattının son durağı EĞİRDİR’dir. Ki bu demiryolu hattı 1854 yılında İzmir’den başlamış, Denizli-Burdur-Isparta gibi önemli il merkezlerine uğramadan (Demiryolu Isparta’ya 24 yıl sonra ve ancak 1936 yılında gelebilmiştir) 1912 yılında Eğirdir’e ulaşması ve Milli Mücadele Dönemi’nde yalnızca bu hattın Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin kullanımı ve denetimi altında bulunması.(Çünkü, İzmir-Uşak-Afyon Demiryolu Hattı ve İzmir-Balıkesir-Bandırma Hattı Yunanlılar tarafından, İstanbul-Eskişehir Hattı Bilecik-Osmaneli’ye kadar da İngilizler tarafından ele geçirilmişti)

  2- Milli Mücadele Dönemi’nde Eğirdir ve Isparta, İtalyanların Güneyden Anadolu içlerine girmelerini engelleyen en önemli direnç ve dayanma noktalarından olması.(Bu yüzden İtalyanlar Burdur’a kadar gelmelerine rağmen Isparta ve Eğirdir’e giremediler)

Yalvaç’a Doktor Ataması Yapıldı Yalvaç’a Doktor Ataması Yapıldı

        3-Yöremizdeki İtalyan ve Ege Bölgesi’ndeki Yunan işgallerine karşı ilk büyük protesto gösterilerinden ikisi (11 Haziran 1919 ve 20 Haziran 1919 günleri) Eğirdirliler’in de katılımıyla Isparta’da yapılması.

        4- Eğirdir’de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurularak mahalle mahalle ve  köy köy örgütlenerek daha Milli Mücadele’nin başında vatan topraklarının işgaline karşı çıkması.

        5-Hafız İbrahim Demiralay,Tığlızade İsmail Hakkı, Eğirdir Müftüsü Hüseyin Hüsnü Efendi gibi Milli Mücadele kahramanlarının yöremizdeki   unutulmaz faaliyetleri.

        6-Eğirdir Gölü’nün Batı Cephesi’ne asker, yiyecek giyecek ve mühimmat ulaştırılmasında en güvenilir Su Yolu olarak kullanılması ve bu ulaşımın düzenli ve disiplinli yapılabilmesi için Ocak-1922 yılı içinde  EĞİRDİR DENİZ KOMUTANLIĞI - Eğirdir Bahriye Müfrezesi’nin kurulması.

        7-Dört yıla yakın süren ve dünyanın en haklı bağımsızlık ve özgürlük savaşlarından olan Türk Kurtuluş Savaşı’nın düşmana son darbeyi vurduğumuz Batı Cephesi’nin en önemli Menzil Bölgesi ve Menzil Noktaları’nın(*) yöremizde oluşturulması.

        8- Kurtuluş Savaşı’nın kaderini değiştiren Antalya-Eğirdir Menzili ile Akşehir-Eğirdir-Dinar-Çivril Menzili ve Eğirdir-Aşağıkaşıkara-Şuhut Menzili’nin Eğirdir Merkezli çalışmalarda bulunması.(Eğirdir Garı ve çevresinde Eğirdir Menzil Hastanesi’nin,Batı Cephesi Mühimmat Depoları’nın, Yiyecek-Giyecek Depoları’nın kurulmasının ve Batı Anadolu İstihbarat Merkezi ile Telgraf-Telefon-Ulaşım-Haberleşme ağının Eğirdir’de konuşlandırılması)(3)

        9- Büyük Taarruz sırasında ve Başkomutanlık Meydan Savaşı sırasında yaralananların önemli bir bölümü yine bu menzil hatlarıyla Eğirdir’de hazırlanan Hasta ve Yaralı Bakımevlerine taşınması.(Eğirdir Merkezdeki tüm büyük evler,camiler,Canada ve Yeşilada’da hazırlanan özel bakımevlerinde 1000’ne yakın hasta ve yaralının bakımı yapıldı)

İşte yukarıda özlü olarak sıraladığımız (Bu konuda geniş bilgiler almak isteyenler “Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda EĞİRDİR” adlı kitabımızı okuyabilirler) nedenlerden dolayı Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, hem çok merak ettiği Eğirdir’i görmek hem de Milli Mücadele’deki çok değerli ve önemli katkıları için Eğirdir ve Ispartalılar’a teşekkür etmek, sorunlarını öğrenmek amacıyla 06 Mart 1930 günü saat 02.00 dolaylarında Eğirdir’e geldi ve gecenin sessizliği içinde dinlenmeye çekildi. “Sağlık sorunları nedeniyle Eğirdir’e geldi!..” diyenlerin bu sözleri tevatürden öte geçmez.Çünkü; büyük Atatürk’ün en sağlıklı, en verimli olduğu yıllar 1930’lu yılların başlarıdır. Eğitim, bilim, sanat, kültür, tarım, sanayileşme hamleleri tam da bu yıllardadır ve resmi raporlarda da Eğirdir’e gelişini sağlık sorunlarına bağlayanları doğrulayacak tek bir belge, kanıt yoktur.

Güneşin ilk ışıklarının aydınlattığı muhteşem Eğirdir Manzarasını Demirköprü üzerinden kısa bir süre seyrettikten sonra Eğirdir Garı’na geçti. Burada büyük bir sevinç içinde toplanan Eğirdirliler’i selamladı. Eğirdir’i ve Isparta’yı temsilen gelen heyetle -ki bu heyetin içinde Isparta Milletvekili Hafız İbrahim Demiralay, Eğirdir Belediye Başkanı Süleyman Sukuti Yiğitbaşı, Tığlızade İsmail Hakkı, Müftü Hüseyin Hüsnü Efendi(Tığlı) ve Ali Çelik bulunmaktaydı- görüştükten sonra Kuleönü’ne hareket etti. Burada kendini bekleyen başta Isparta Valisi ve Garnizon Kumandanı olmak üzere Isparta’dan, Atabey’den gelen coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı. Hazırlanan otomobillere binilerek 11.30’da Isparta’ya varıldı. Saat 13:00 kadar Isparta halkıyla birlikte olan ve öğle yemeğini burada yiyen  büyük Atatürk, Burdur’a geçmek üzere Isparta’dan ayrıldı.

O güzel günü ve olayları birebir yaşayanlardan Süleyman Sukuti Yiğitbaşı, İbrahim Ethem Kartal, Cemal Tosun ve Ali çelik ile Atamızın Eğirdir’e Gelişi’ni konuşan şanslı biriyim. Bu sohbetleri çeşitli zamanlarda, gazete-dergi ve kitaplarda yazdım, belgeledim.Eğirdir’in tarihini ve kültürel gelişimini çok iyi bilen ve halen hayatta bulunan Salih Şapçı ile de bu konuları teyitledim.

Eğirdir Tarihi’ni yazan ve Eğirdir’i çok seven biri olarak şunu güvenle söyleyebilirim ki:Tarihi belgeler ve o günleri yakından yaşayanlardan öğrendiklerimin özeti budur.

Bugüne kadar bu konuda yazılanlar ve konuşulanlar oldu. Üzülerek söylüyorum, çoğu kulaktan dolma ve bir kısmı da tevatürden öteye geçmemektedir.

Yazımı, büyük Atatürk’ün bu konulardaki şu çok anlamlı sözlerle noktalamak istiyorum: “Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır…”

           

(*)-Menzil Bölgesi: Savaş sahasının hemen gerisinde bulunan arazi bölgesidir. Askeri harekat sırasında Menzil Bölgesi ve Menzil Noktaları ordunun savaş gücünü koruması için hayati derecede önemlidir. Savaşan kuvvetlerin  her türlü lojistik ve iaşe ihtiyacının karşılanması ve aynı zamanda savaş gücünün bozulmasına neden olan hasta, yaralı, kullanılmaz hale gelmiş araç-gerecin, savaş esirlerinin cephe gerilerine taşınması, binlerce askerin ve bunların kullandığı hayvanların beslenmesi çok zor bir iştir. Tüm bu işlerin yapılmasına yönelik çalışmalara “Menzil Çalışmaları” denir. Bundan dolayı, savaşan bir ordu için “Menzil Müfettişlikleri”nin, “Menzil Hatları”nın, “Menzil Bölgeleri”nin, “Menzil Noktaları”nın oluşturulmaları çok önemlidir.

İşte tüm bunlardan dolayı EĞİRDİR, EĞİRDİR GARI ve EĞİRDİR GÖLÜ, bu toprakların VATAN olmasına çok değerli ve çok önemli katkıları olmuştur.

ÖRNEK: Anadolu içlerinden Akşehir’e getirilen ve Sultan Dağları’nın bugün bile geçilmesi zor olan zirvelerinde halkın gücü ve katılımıyla yapılan Akşehir-Yalvaç-Gelendost-Höyük karayolunda 24 saat çalışan Üç Çift Atlı Araba Kolu(Her Kolda 32 araba olmak üzere), 6 Ağır Kağnı Kolu(Her Kolda ortama 50 kağnı olmak üzere), 5 Deve Kolu(Her Kolda ortalama 90-100 deve olup 468 deve  bulunuyordu), 10 Merkep Kolu(Her Kolda ortalama 100 merkep olup 1000 merkep vardı), 5 Hafif Araba Kolu(Her Kolda ortalama 35 araba olup toplam 179 araba vardı) -ki bu işlerin hızlandırılabilmesi için büyük güçlüklerle Höyük-Örkenez arasına da dar dekovil hattı döşenmiştir- Eğirdir Bahriye Müfrezesi’nce Eğirdir Depolarına ve Hoyran-Aşağıkaşıkara İskelesi yolu ile Batı Cephesi’ne binlerce ton mühimmat, yiyecek-giyecek taşınmıştır.

Bu ulaşımın, çevrede yeterince yol olmadığından Eğirdir Gölü üzerinden yapılma zorunluluğu nedeniyle 1914 yılında Fransızlar tarafından kurulan “Eğirdir Gölü Şimendifer İşletme Kumpanyası”na ait 100 tonluk Mersin Römorkörü ile 57 ton kapasiteli 5 mavna ve 20 kayığa el konulmuş olup Eğirdir ve çevresindeki 108 tonluk çeşitli büyüklükteki mavna ve kayık da ihtiyaç duyulduğunda kullanılmıştır.

Bir başka örnek de “Antalya-Baladız-Eğirdir Menzil Hattı”ndan vereyim: Yurtdışından çok büyük zorluklarla temin edilen 21 uçak, 50 nakil aracı, 150 ton akaryakıt ve yüzlerce otomobil parçası ile makine aletleri, 32 bin takım elbise, 14 bin çadır, 25 bin sırt çantası, binlerce battaniye, tonlarca yiyecek maddesi, her çeşit tıbbi malzeme, benzol ve yağ, demir ve bakır tel Batı Cephesi’ne ulaştırıldı.

Haber/ Ali Rıza Cesur

Editör: Ali Rıza Cesur