Osteoporoz kemiklerin yoğunluğunun azalması ve kalitesinin bozulması nedeniyle incelmesi, gücünü kaybetmesi ve kırılgan hale gelmesi olarak da tanımlanabilir.
Osteoporozda, kemik dokusu, hacmi ve kalınlığında azalma olur ve bu da kemiklerin zayıflamasına ve daha kolay kırılmasına neden olur
Halk dilinde kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz, vücuttaki bütün kemikleri etkilese de en çok omurga, kalça ve bilek kemiklerini etkiler. Bir iskelet sistemi hastalığı olan osteoporoz, 45 yaş üzerinde görülmeye başlar; kadınları erkeklerden çok daha fazla etkiler. 50 yaş üzeri 3 kadından biri ve 5 erkekten biri osteoporoza bağlı kırık geçirirler. Osteoporoz sonucu oluşan kırıklar ve buna bağlı sakatlıklar bu hastalığı ciddi bir halk sağlığı sorunu haline getirmektedir. Yaşlı nüfusun artması ile birlikte osteoporoz önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.
Osteoporozdan etkilenen insanların % 80'i kadınlardır. . Erkek osteoporozu da özellikle son yıllarda klinik tıpta önemli bir sorun olarak görülmektedir.
.Etiyolojik faktörlere göre osteoporoz; primer ve sekonder osteoporoz olarak ikiye ayrılır. Primer osteoporoza neden olabilecek bilinen bir hastalık yokken, sekonder osteoporozun altında yatan birçok hastalık veya neden olabilir
Primer Osteoporoz, postmenopozal Osteoporoz (Tip 1), Senil Osteoporoz (Tip 2) ve İdiopatik Juvenil Osteoporoz olarak üçe ayrılmaktadır. Sekonder Osteoporoz arasında azalmış mobilite, romatolojik hastalıklar, sistemik kortizon kullanımı, endokrin sistem bozuklukları, bazı malin hastalıklar, ilaçlar (heparin, etanol, tiroid hormonu, antikonvülzanlar, kemoterapotikler), İmmobilizasyon sayılabilir.
Osteoporozun araştırılmasında önerilen rutin prosedür öykü ve fizik muayene, laboratuvar testleri, lomber ve torasik omurganın konvansiyonel radyografisi ve Dual Enerji X-ışını Absorpsiometrisi (DEXA) kullanarak kalça veya lomber omurganın kemik mineral yoğunluğunun ölçülmesidir.
Osteoporoz tedavisinde amaç, kemik gücünü arttırarak kırıkları önlemek, fiziksel kapasiteyi maksimumda tutmak, kırık ve iskelet deformitesine bağlı semptomları, ağrıyı ve yeni kırık insidansını, mortalite ve morbiditeyi azaltmaktır. Tedavisi farmakolojik ve farmakolojik olmayan tedavilerin kombinasyonundan oluşmaktadır. Osteoporoz tedavisinde en sık kullanılan ilaçlar bisfosfonatlar, raloksifen, kalsitonin, paratiroid hormon ve stronsiyum ranelat, hormon replasman tedavisi, selektif östrojen reseptör mödülatörleridir. Diyetle ve destek tedavi yoluyla alınan kalsiyum ve D vitamininin osteoporoz tedavisinde tek başına kullanılması yeterli olmamakla birlikte, sağlıklı kemik fizyolojisi açısından mutlaka diğer ajanlarla birlikte kullanılması gerekir
İlaç tedavilerinin yanı sıra dengeli beslenme de osteoporozun tedavisinde ve önlenmesinde büyük önem taşımaktadır. Doruk kemik kütlesine ulaşmada ve korumada yeterli miktarda Kalsiyum ve D vitamini alınması gerekmektedir
Egzersiz, kemik kütlesinin korunmasında etkilidir. Kırıkların önlenmesi ve düşme riskinin azaltılmasında düzenli olarak yürüme, dans, merdiven çıkma, ağırlık kaldırma ve tenis gibi yerçekimine karşı yapılan egzersizler önerilir. Ayrıca yoga, pilates gibi denge, direnç ve postür egzersizlerini içeren kas güçlendirici egzersizler de yapılmalıdır. Haftada 3 kez en az 30 dakika yürümeleri ve düzenli olarak her gün birkaç dakika sırt ve postür egzersizleri yapmaları önerilir .
Fizik tedavi ve rehabilitasyonunda uygulanan yöntemler kemik kütlesini artırmaya, düzgün postürü sağlamaya, kas gücünü, denge ve koordinasyonu geliştirmeye, düşmelerden ve kırıklardan korumaya, akut ve kronik ağrıyı kontrol altına almaya, ambulasyon ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlık kazandırmaya ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik multidisipliner girişimlerden oluşmaktadır.
Siara içimi kemik kaybını hızlandırıcı bir etki gösterir.
Kalsiyum içeri yüksek maden suları, yağı azaltılmış süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler ve kalsiyum açısından zenginleştirilmiş meyve suları bol miktarda kalsiyum alımını sağlamaktadır. Kalsiyumun biyoyararlanımı için yeterli D vitamini alımı gereklidir. Günlük ihtiyaç 400-800 IU (uluslararası ünite) arasındadır. Menopoz sonrası dönemde kadınlarda günlük 800 IU ihtiyaçvardır. D vitaminin ana kaynağı balıklardır. tereyağı, yumurta sarısı da D vitamini içermektedir.