Hedefi sosyoloji okumaktı olmadı, ardından inşaat mühendisliğini denedi o hevesi de yarım kaldı. Aklına hiç gelmeyen esnaflıkta yol aldı. 80 darbesi sonrası cezaevinde yattı, işkence ve eziyet gördü. Türkiye’nin ünlü siyasi isimleri ile cezaevi anıları biriktirdi. Siyasi hayatı daha küçük yaşlarda başlayan CHP İl Başkanı Vedat Şenol, 2.kez Isparta’da il başkanlığı koltuğuna oturdu. Aktif görev almadığı dönemlerde dahi partisinden hiç ayrılmadı, yöneticilere seçimlerde hep destek verdi. O’nun amacı siyasette en iyi şekilde temsiliyet oldu. Şimdi yine bir seçim arefesinde Vedat Şenol’un, kamuoyunda pek bilinmeyen yaşanmışlıklarını satırlarımıza taşıdık.
SİYASETE AŞİNALIK BABADAN GELİYOR
22 Kasım 1960 tarihinde Sütçüler’de doğdum. Babam öğretmen olduğu için ilk tayin yeri Sütçüler ilçesi Müezzinler’di. 5-6 yaşlarındayken babamın görev yeri Aydın’ın Kuyucak ilçesi Horsunlu Kasabası oldu. Daha sonra o dönem Bilara Dağdibi bugün Kurtuluş diye anılan köyde babam ilkokul öğretmenliği ve müdürlüğü yaptı. O dönemde öğretmenler çok aktifti. Köyün okulu selden yıkılmıştı onu imece usulü yaptılar köylülerle, okula zeytinlik yaptılar hala duruyor o zeytinlik, çok aktif günler yaşanıyordu. Babam aynı zamanda TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) üyesiydi. Bu göreviyle köye kütüphane, satranç gibi sosyal mekanlar yaptı. Abim kitapları okur biz dinlerdik. Babam okuturdu. İlkokul 5.sınıfa kadar Kurtuluş Köyü’nde kaldık, babamın Aydın’a tayini çıktı, orada bir yıl görev yaptı. Ardından İzmir’e gittik. İzmir’de ortaokuldan lise 2.sınıfa kadar kaldık. Karabağlar Cumhuriyet Lisesi’nde okudum. Babam 1976 yılı Aralık ayında trafik kazasında vefat edince abim Ankara Siyasal Bilimler’de okuyordu oraya gittik.
ÖĞRENCİLİK YILLARI
Ben Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1978-1980 yılı öğrencisiyim. Bu arada Kara Harp Okulu sınavını kazanmıştım, askeriyeyi tercih etmedim. Beytepe Kampüsü’ndeydik, dolayısıyla o dönemde siyasi olayların en çok yaşandığı günlerdi. O süreçte öğrenci olaylarında, gösterilerde yer aldım. 12 Eylül geldiğinde biz 12 Eylül’ü protesto ettik. Pankartlar açtık, bizleri yakaladılar, Mamak ve Malatya’da 3 yıla yakın içerde yattım, 146/3’ten yargılandım. Anayasayı yıkan askeri darbe, bizleri anayasayı yıkmakla yargıladılar.
12 EYLÜL VE SANCILARI
Ağırlıklı sol örgütler yargılandı, tabi sağcılar da vardı. Ben Mamak B Tipi Cezaevi’nde hem sol hem sağ görüşlü önemli isimlerle de yattım mesela Muhsin Yazıcıoğlu’yla. Biz Cezaevlerinde satranç oynadık, top oynadık, orada da çok baskı vardı. Yemek yiyorsunuz, gönderdikleri yemeklerin içinde her türlü pislik var, yemek mümkün değil, yemeği yemediğimizden dolayı da işkence görüyorduk. Sayıma çıkarıyorlardı, kafalar yukarda ve bize işkence yapmayan askerleri de (gece öğreniyoruz) onlara da işkence yapıyorlarmış. Yani 12 Eylül böyle bir dönemdi ve toplumun tüm kesimleri üzerinden bir buldozer gibi geçti.
FOBİLERİNİ HALA YENEMEDİ
O günlerden kalan hala fobilerim var. Örneğin, tıraş olurken kafamı yıkatmam. Niye biliyor musunuz işkencelerde kafamızı suyun içine soktular. Onun psikolojisini atamadım. Denize gitsem kafamı sokamıyorum. O dönemdeki işkenceler sonrası sakat kalan, hafızasını kaybeden, derin travmalar yaşayanlar çok oldu.
Üniversiteyi bitiremedim, yıllar sonra hak verdiler. 1981-1982 yılında salınış dönemim vardı, o dönemde tekrar üniversite sınavına girdim. Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliğini yazdım sadece. Eski Gülkent Lisesi’nin olduğu bina üniversiteydi, sınavı kazandım. Başladım okula, ilk jeoloji sınavına girdim mayıs ayında Ankara’dan polis ekibi geldi beni aldı götürdü. Daha sonra çıktım, sakıncalı olarak askerlik yaptım 85 tertiple beraber. Van Erciş’teydim. Rahmetli Uğur Mumcu da Ağrı Patnos’ta askerlik yapmış 12 Mart’ta. Orada binlerce üniversite öğrencisi sakıncalı olarak askerlik yaptı.
ISPARTA’DA İLK KEZ SEYYAR TEZGAH AÇAN İSİM OLDU
Bu arkadaşların çoğu dışarda iş bulamadı, ben de geldim polis devamlı takip ediyordu, o dönemde PTT direğinin önünde askeri malzeme sattım seyyar satıcı olarak. Isparta’da askeri malzeme tezgahını ilk ben açtım. 1988 yılı başında küçük bir bakkal ve tekel büfesi açtım. 4 yıl sonra Kafeler Caddesi’ndeki halen işlettiğim dükkana geçtim. 35 yıldır esnaflığım aktif olarak devam ediyor.
OKUL HAYALLERİ YARIM KALDI
Okul hayalim yarım kaldı. Af çıktı, Ankara’ya gitmek için buradaki işi kapatmam gerekiyordu. Annem de yalnızdı, zor olacaktı. İnşaata devam edebilirdim, ama okula devam mecburiyeti olduğu için dükkanı kapatmam gerekiyordu. Ben hukuk istedim hep, çünkü özellikle siyasi davalara bakan avukat olmak istedim. Ama olmadı. Esnaflığı düşünmemiştim, ben sosyolojiyi bitirseydim akademisyen olacaktım, inşaatı bitirsem o sektörde çalışacaktım, yazmayı çok seviyorum esnaflık buna da engel, zaman ayırmak gerekiyor. Ama 12 Eylül anılarımı yazmayı hala çok istiyorum.
SİYASİ HAYATI GENÇLİK HAREKETLERİ İLE BAŞLADI
Siyasi hayatımda, 12 Eylül öncesi gençlik hareketlerindeydim. Dükkanı açtığımda Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) vardı. O dönemde partiye üye oldum. Merkez İlçede çok aktif çalıştık, hemen kısa süre sonra il kongresi oldu, bana aday ol dediler. İlçe başkanı adayı oldum. Kaybettim ama çok az bir oyla, kurultay delegeleri benim listemden seçildi. SHP, CHP birleşmesinden sonra Enver Büyükkahraman, Rahmetli Turan abi ve ben yarıştık ve rahmetli Turan abi seçimi kazandı. Ama ben yılmadım, CHP’de mücadeleye devam ettim. En son parti barajın altında kaldığında o dönemin il başkanı Mevlüt Coşkuner’e dışardan destek verdik. 2011 yılında rahmetli Ali Haydar Öner’in adaylığında dışardan komite kurarak ekip kurduk. O ekiple birlikte 2012 kongresine hazırlandık. 90 kişilik ekiple il ve ilçe yönetimini seçtik, mahalle delege seçimlerini de 2012 yılında bir il kongresi kadar kalabalık yaptırdık. Orada aday olduk, büyük bir farkla kazandık. Genel başkan da 2012’de ilk kongresini yaptı, benim unutamadığım bir şey vardı o dönemde: o kurultayda Beşiktaş işçileri taşeron sistemden mağdur olup büyük kurultaya çadır kurmuşlardı ve itiraz ediyorlardı. O süreci 2014’deki bölge toplantısında genel başkana anlattım. Dedim ‘Siz AKP’yi eleştiriyorsunuz ama bizim belediyelerde aynı uygulamayı yapıyor bu değişmedi’. CHP’nin yanlışlarının hepsini kapalı o toplantıda dile getirdim, herkes hak verdi. Ön seçimi savundum, genel başkan yüzde 5’ten başka kontenjan kullanmasın dedim. Ben bunlara itiraz etmiş ama seçilmiş bir il başkanıyım. Bunların cezasını 2015 ön seçiminde ve 2018 seçiminde gördük. 2018’de örgütün eğiliminden birinci çıkmış milletvekili adayıydım, ama Mustafa Ceyhan aday gösterildi.
PARTİSİ İLE HEP BARIŞIK OLDU
Ben milletvekili adaylığı, parti meclisi adaylıkları yaşadım ama partime hiç küsmedim. Benden sonra tüm yönetime destek verdim. Senayi başkan, Eyup bey, Ahmet Kürkçü ve Yalım Halıcı. Bunların çoğunun seçilmesinde katkım büyüktür. Özellikle merkez ilçede ağırlığım vardı, destek oldum, adalet yürüyüşünde görev aldım. Ensonki seçimde Yalım Halıcı vekil olduktan sonra Tansel başkan ve Yaşar Ali başkan benden seçim koordinasyon merkezi başkanı olmamı istedi, onu da yaptım. Bu arada parti meclisi adaylığım vardı orada da genel başkanın anahtar listesine girebilseydik, kesinlikle girerdim, ama olmadı yine küsmedim. Daha sonra da Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra partide bir moral bozukluğu olduğunu gördüm, partinin toparlanması için arkadaşlarımızla konuştuk ve 3 adaylı yarıştan galip geldim ve yeniden başkan oldum, yolumuza devam ediyoruz.
2014 BELEDİYE SEÇİMLERİNE HAZIRLIK
Şimdi, yine önümüzde bir seçim var. Biz hep ‘Güçlü örgüt güçlü CHP’ diyoruz. Isparta’da tüm ilçelerin oy dağılımı değerlendirdik ve bir yükseliş trendindeyiz. Görünen şu, AKP çok büyük oy kaybetti, geçen 2 seçimde 30 bin ve 40 bine yakın oy farkı vardı. AKP’nin şimdi merkezdeki oyu 45 bin aralığında, CHP’nin oyu ise 39 bin aralığında. Aradaki oy farkı çok düştü. Yani adaylıkta ittifak olabilir, ama CHP’nin göstereceği adayla seçime gidilmelidir. Aday kim olursa olsun adayın CHP’den olması gerekiyor.
Kaynak: Kum Saati