Isparta

Sultan Murad ve Karamanoğlu: Tarihin Dönüm Noktası

Tarihçi Yazar Bekir Manav Yıldırım Bayezid'in "Yıldırım" Unvanını Yalvaç- Karaağaç ve Eğirdir'de yapılan savaşlardan dolayı aldığını belirtti.

Abone Ol

Manav sosyal medyadan yaptığı açıklamada yapılan savaşı şu şekilde anlattı; "

Hamidoğlu Hüseyin Bey, Karamanoğullarıyla uğraşamayınca 80 bin altın karşılığı Isparta, Eğirdir, Karaağaç, Beyşehri kalelerini Sultan Murad’a satar. Bu satışta bir nevi mecbur kalmış gönülsüz olsa da satmak zorunda kalmıştır.

Bu satışı hazmedemeyen, hemen yanı başındaki toprakların Osmanlı’ya satılmasına râzı gelmeyen Sultan 1.Murad’ın damadı Karamanoğlu Alaaddin Ali Bey, Sultan 1.Murad Rumelideyken, 1.Murad’ın satın aldığı Beyşehir, Şarkikaraağaç, Yalvaç ve Eğirdir’i işgâl eder. Bunu şer-i kılıfa uydurmak için Hamidoğlu Hüseyin Bey’in daha evvelden bu toprakları kendisine sattığını iddia eder. Bunun üzerine 1.Murad devlet erkânını toplar ve damadı için şöyle der:

“Şu ahmak zalimin yaptığı işleri görün: Ben Allah u Teala yolunda din gayretiyle çalışarak ülkemi bırakıp bir aylık yol ve kafir içine gireyim, gece ve gündüz ömrümü gazaya sarf etmek için niyet edeyim, yiyip içmeyi terk edeyim bela ve mihnetini seçeyim, o gelsin bir bölük mazlum Müslümanların üzerine düşsün, yağma etsin, incitsin.

Ey gaziler bu zalimleri nasıl edeyim? Beni gazadan men ederek, bana Müslümanlar üzerine kılıç sallamak kötü işini işletir. Eğer vazgeçip cihat ve gaza ile meşgul olursam, Müslümanlar zalim eline düşerler, eğer üzerine varırsam, gaza kılan gazilerin kılıçlarını müminler üzerine döndürmek gerekir.” diye bir hayli tereddütten sonra Hayrettin Paşa’yı Rumeline gazilerin reisi olarak bıraktı.

Yalvaç’ı alan damadı Karamanoğlu’na da: “Bre bey bedbaht, müfsid zalim, benim kasdım ve işim gece-gündüz gazaya adanmaktır. Benim gazama mani olur, ben gazada iken Müslümanları incitirsin, ahd-ü aman bilir adam değilsin. Senin kökünü kazımayınca ben huzur ile gaza edemem. Nasıl barışmak zira gazaya mani olan ile gaza etmek en büyük gazadır. Vaktine hazır ol, işte vardım” diye haber gönderir.

Sultan Murad bölgedeki topraklarını işgâl altından kurtarmak için hareket geçer. Karamanoğlu Murad’ın hareketini duyunca dost aşiret beylerine haber salar ve Tatar, Türkmen, Varsak, Turgut, Bayburt’tan askerler tolar. Tatar/ Moğol ulusu beyi Teberrük, Samagaroğlu Hızır, Barambay, Cağazan, Suga/sonra Tula, Tosboğa gibi diğer Tatar beyleri de Karamanoğlu’nun yanında yer alır.

Etrafındaki Türkmen Aşiretlerinin de desteğini alan Alaeddin Bey I. Murad’a elçi yollar, elçinin sarf ettiği tehditkâr cümleler kullanır. Yâni 1.Murad’a rajon keser, rest çeker. Sultan Murad bu duruma hayli sinirlenir. Gece gündüz gaza ile meşgul olduğunu, kendisi gazada iken Karamanoğlu’nun Müslümanları incittiğini, “ahd u amana” sâdık biri olmadığını, gazaya mani olduğu için üzerine yapılacak seferin meşru bulunduğunu, savaşa hazırlanması gerektiğini belirtir.

Haberi alan Karamanoğlu bunun üzerine hemen beyleri teker teker çağırır onlara durumu bildirir. Samagaroğlu Hızır, Teberrük, Babukoğlu Ali, Dilencioğlu Pir Ali yer öpüp yanında olduklarını söylerler. Böylece ittifakı sağlam hale getirirler.

Sultam Murad hareket edip Murad Kütahya’ya geldiğinde Karamanoğlu’ndan yeni bir elçi ulaşır ve barışmak isteğini iletir.

Fakat bu defa Murad daha önce kendisini tahkir ve tehdid ettiği için artık vaktin geç olduğunu, asker topladığını, savaşın kaçınılmaz bulunduğunu, zaten Karamanoğlu’nun sürekli ahdini bozduğunu, gazaya giderken arkadan onu vurduğunu söyler: “Ben gazaya meşgulken il urup Müslümanları incitmiştir. Ben anın gibi varıp ilden at ve eşek ve dana tulpu sürmezem, gelsin uğraşalım, hiç arada yoksula ziyan gelmesin” der.

Bu sözlere karşı Karaman elçisi askerlerinin savaş için yeterli bulunduğunu, barış taleplerindeki asıl amacının arada kalacakların zarar görmemesi olduğunu, aslında kendi askerinin onlardan aşağı olmadığını dövüşe hazır bulunduklarını yüksek perdeden ifade edince I. Murad çok kızar. Yine gazaya mani olma noktasında onları suçlar, bu yüzden o yıl gazadan kalındığı, bari hazır böyle iken Karamanoğlu’nun “şerrini gidereceğini” belirtip elçiyi huzurundan kovar.

Hemen sonra üç merhalede Karahisar’a gelir. Burada birkaç gün oturur ve veziri Ali Paşa gelip onunla burada buluşur. Karaman elçisi gelip durumu beyine haber verir. Karamanoğlu’na yönelik I. Murad’ın sarf ettiği, dana ve buzağıyı kovmaktan başka artık elinden iş gelmez şeklindeki sözlerinden kastın Alaeddin Bey’i ortadan kaldırıp Konya ve Larende’yi almak olduğu kanaatine varılır. Alaeddin Bey hemen Turgud, Tatar ve Türkmen’e haber salar, I. Murad’ın amacının Larende’yi zabt etmek olduğunu, bunun yerine kendilerinin karşı atağa geçip Bursa’yı hedef almaları gerektiğini bildirir. Elçiye Osmanlı askerinin sayısını sorar, 70.000 kişi olduğunu öğrenince kendi askerinin ondan fazla olduğuna kanaat getirip rahatlar.

Murad ordusuyla Konya yakınlarında bulunduğu anlaşılan Frenkyazısı adlı düz araziye kondu. Karamanoğlu da bir konak kadar uzaktaydı. O gece iki tarafın çerisi de öncü birlikler (talia ve karavul) çıkarttı, birbirini sabaha kadar gözledi. Sabah olunca ordular karşılıklı olarak tertip aldı.

Osmanlı ordusunun düzeni şu şekilde idi:

1) Murad kendi adamlarıyla ortada durdu. Yaya askerini önüne, atlıları geriye koydu. Böylece merkezî ana güç oluşturulmuş oluyordu.

2) Büyük oğlu Bayezid sol cenahta, Firuz Bey, Hoca Bey ve Kastamonu askeriyle duruyordu, onların yanında Murad’ın vasali olarak orduya çağrılmış Laz/Sırp askerleri de vardı. Bunlar bu kolun ucunda yer aldı.

3) Sağ kolda küçük oğlu Yakup Çelebi ile Karesi beyi Eyne Subaşı, 34 Eğridir subaşısı Kutlu Bey,35 yine Murad’ın Rumeli yakasındaki vasalleri “Sarac” ile “Köstendil” bulunuyordu. Bu hıristiyan birlikleri yine bu kolun ucunda yerleşti.

4) Leşker sürücü Kara Timurtaş, Germiyan askeriyle ortada, göğüste durdu. 5) Ahmed Çavuş ile Sivrihisar subaşısı Timurtaş ise askerin ardında yerleşti.

6) Yayabaşıları Saruca Paşa, İncecik Balaban, Tovuca Balaban, İlyas Bey ve Müstecab Subaşı da yaya askerleriyle sağ ve sol kollara dağıtıldı.

Karamanoğlu birlikleri ise Tatar, Türk, Varsak, Turgud, Bayburt’un atlı birlikleridir. Alaeddin Bey ortada durmuştur. Samagar, Cağazan, Barambay, Tula (ve Suga ), solda yerleşmiştir. Türk/Türkmen atlıları sola kuvvetlerinin kanadında bulunmaktadır. Ahi Teberrük ve Savcı Ağa sağda durmuştur, Varsaklar da bunların kanadında yer almıştır. Buradaki anlatımda Karamanlıların tamamının atlılardan oluştuğu bellidir.

Saldırıya ilk geçenler Karamanlılar oldu ve sol koldaki Samagar ileri yürüdü. Onu Osmanlı tarafından ön safta ortada duran Timurtaş Paşa karşıladı. Teberrük de sağ koldan hareket etti, Tatar ve Varsaklar ok yağdırarak onu koruma atışıyla destekliyorlardı. Şehzade Bayezid bunu görünce hemen babasından izin istedi, Murad ona izni verince sol kanattaki askeriyle “Yıldırım gibi” yetişti. Bu yetişme aynı zamanda Beyazid’e “YILDIRIM” ünvânını vermiştir. Onun hücuma kalkışı üzerine arkasından sol kanadın ucunda yer alan Firuz Bey, Hoca Bey ve sağ koldaki Kutluca Bey, Eyne Subaşı saldırıya geçti. Ayrıca ordunun en önünde ortada yer alan Timurtaş Paşa ile art kısımda bulunan Çavuş Bey ve Sivrihisarlı Timurtaş hamle yaptı. Saruca Paşa, İlyas Bey ve Müstecab da yaya askerleriyle ileri yürüdü. Bu basit anlatıma göre Osmanlıların hücum düzeni taktik olarak bir çevirme harekatına benzemektedir. Sol koldan hücumu bu kanadın ucundaki birlikler desteklerken, hemen ardından sağ kanat birliklerinin yürüyüşü vuku bulmuş, aynı anda ortadaki birlikler de doğrudan bir yarma harekatına girişmiş olmalıdır.

Karamanlıların bu toplu ve ağır hücuma dayanamayıp dağılır, önce ilk saldıran Samagar, Tula, Barambay, Cağazan, Suga, Teberrük, Kazan ve Tosboğa çaresiz savaştan kaçarlar. Sonra Tatar ve Varsak grubu savaştan kaçınca, Karamanoğlu Alaeddin Bey’in kendi birlikleriyle yalnız kalır.

Ancak o da tam karşısında olan Timurtaş Paşa’nın saldırısı üzerine çekilmek zorunda kalmıştır. Ordunun ağırlıkları Osmanlı askerlerince yağma edilir. I. Murad Karamanoğlu’nun eşyalarını ve harp aletlerini Timurtaş Paşa’ya hediye eder. Anlaşılacağı üzere bu çevirme ve ortadan yarma harekatı Karaman atlı birliklerinin savrulmasına ve bir daha toparlanamamalarına yol açmış, etrafının çevrileceğinin farkına varan Alaeddin Bey ise kaçarak esir düşmekten kurtulur ve Konya Kalesi’ne kendisini kapatır saklanır.

Ancak Sultan Murad bölgedeki hâkimiyetini kesin sağlamak arzusundadır ve derhal Konya’ı kuşatır. Fakat kimsenin kendi emri dışında Konya’ya saldırmasına izin vermez. Bununla beraber Sultan Murad’ın ordusunda yer alan Sırp çerisinden birkaç asker bu emre uymaz ve idam edilir.

Sultan Murad on iki gün surların karşısında hareketsiz durur. Karamanoğlu Alaaddin Bey perişan olup af için elçi yolladıysa da bunu kabul etmez. Bu durum karşısında I. Murad’ın şehri ele geçirip kendisini ortadan kaldırmayı düşündüğünü zanneden Alaeddin Bey, hanımı olan Murad’ın kızı Sultan Hatun’u babasının gönlünü etmesi için, af dilemek için elçi olarak yollar. Kızının yalvarışlarına kayıtsız kalamayan Murad, damadının gelip itaat arz etmesini ve elini öpmesini ister.

Alaeddin Bey sabahleyin I. Murad’ın otağına gelir, “elini öpüp ayağına baş” koyar. Bu itaat sonrası kızının hatırına I. Murad da yine memleketini iklimini ona bağışlar.

Oradan hareket eder Beyşehri, Karaağaç, Yalvaç ve Eğirdir’i alır, bölgedeki hâkimiyetini kesinleştirdikten sonra Bursa’ya döner." ifadelerini kullandı.