Rahim ağzı kanserinin dünyada kadınlarda en sık rastlanan kanser türlerinden biri olduğuna ve bu rahatsızlığında erken teşhisin büyük önem taşıdığına dikkat çeken uzmanlarımız, “Serviks Kanseri” ile ilgili merak edilenleri cevaplayarak bilgilerini bizlerle paylaştılar:
“Rahim ağzı kanseri dünya genelinde kadınlarda en sık rastlanan kanserlerden biridir. Tanı konulduğunda ileri evrede ve ölümcül olabilmektedir.
Doğru sıklıkta yapılan Rahim Ağzı Kanserinin, tarama yöntemleri ile erken tanı alındığında bu kanserler gelişmeden yakalanabildiği ve kansere bağlı ölümlerin önlenebildiği kanıtlanmıştır. İşte bu yüzden bir ülkede rahim ağzı kanserinden kaynaklı ölümü engellenen kadın sayısı o ülkenin sağlık hizmetleri yönünden gelişmişliği gösterir diyebiliriz. Bu nedenle ülkemizde de Rahim Ağzı Kanser taramaları kapsamlı sağlık programlarının içine alınmıştır.
Dünyada, Ocak ayı Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık Ayı olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda dünyanın birçok ülkesinde hastalığa dikkat çekmek ve toplumda bilinç uyandırmak üzere farkındalık etkinlikleri düzenlenmektedir.
Ülkemizde de farkındalık etkinlikleri hastanemizde olduğu gibi birçok il ve kurumda yapılmaktadır.
Rahim Ağzı Kanseri Neden Önemli?
Çünkü Rahim ağzı kanseri ölümcül seyreden fakat aynı zamanda gelişmeden önce önlenebilen bir hastalıktır.
Rahim ağzı kanseri erken teşhis edildiğinde ya da rahim ağzı kanseri öncülü olan koşullar saptandığında, doğru bir yönetim ve tedavi ile yüksek oranda tedavi edilebilir bir kanser türüdür. Böylesine ölümcül bir kanser türü için bu durum elimizi çok güçlü kılmaktadır.
Yeter ki toplumda bu konuda yeterince farkındalık uyandırılabilsin.
Rahim Ağzı Kanserinin Risk Faktörleri Nelerdir?
-Öncelikle en önemli neden Human Papilloma Virüs (HPV) adı verilen ve cinsel yolla bulaşan virüstür. 30 yaş altındaki kadınlarda bu virüs yüksek oranda 1 ya da 2 yıl içerisinde bağışıklık tarafından bastırılır. Fakat 30 yaşın üzerinde olup tedavi edilmemiş Human Papilloma Virüsü (HPV) , rahim ağzı kanserini önemli ölçüde artırır.
– Bunun yanında cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyonların olması da risk faktörleri arasındadır
– Çok doğum yapmak ve ilk doğumu erken yaşta yapmak.
– Aktif cinsel yaşamın erken başlaması. (Özellikle 16 yaşından önce)
– Birden fazla cinsel partnere sahip olmak.
– Sigara kullanımı.
– Zayıflamış bağışıklık sistemi, özellikle bağışıklık sistemini çökerten (İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü/HIV gibi) hastalıkların olması.
– Düşük sosyoekonomik düzey.
Belirtileri Nelerdir?
Belirttiğimiz gibi Rahim ağzı kanseri saptanana kadar, öncesinde olan değişiklikler genellikle belirti vermez. Ancak pelvik muayene ve beraberinde yapılan Pap Smear testi ve HPV testleri ile erken dönemde öncül olabilecek durumlar, kanser gelişmeden saptanabilmektedir. Bu sayede de kanser gelişmeden önlem alınabilmektedir.
Bunun yanında Rahim ağzı kanserine özgü olmasa da bazı semptomların varlığı durumunda bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına başvurmak gereklidir. Bu semptomlardan başlıcalarını şu şekilde belirtebiliriz:
– Vajinadan alışılmışın dışında, renkte, kıvamda ve miktarda akıntı gelmesi,
– Kadın cinsel organlarının olduğu bölgede ağrı gözleniyorsa,
– Yorgunluk, kilo kaybı, iştahsızlık gelişmişse,
– Tek ya da iki bacakta şişkinlik varsa,
– İdrar yaparken ağrı olması,
– Normal adet dönemi dışındaki zamanlarda lekelenme tarzında hafif kanama oluşması,
– Adet kanamalarının normalden uzun sürmesi ve miktar olarak fazla olması,
– Cinsel ilişki sırasında veya sonrasında oluşan kanamalar ve ağrı,
– Menopoz sonrası olan her türlü lekelenme ve kanama,
Erken Teşhis
Neredeyse tüm rahim ağzı kanserleri tedavi olmamış ve kronikleşmiş HPV enfeksiyonu nedeniyle gelişmektedir diyebiliriz. HPV ayrıca hem kadın hem erkeklerde cinsel organ ve ağız boşluğu kanserlerine de neden olmaktadır. HPV’nin tespiti, erken dönemde rahim ağzındaki kanser öncülü değişikliklere işaret ederek kanser teşhisini kolaylaştırmaktadır. Dünyada rahim ağzı kanserini önlemeye veya erken bulmaya yardımcı olmak üzere geliştirilmiş iki tarama testi yaygın şekilde kullanılmaktadır.
HPV testi; rahim ağzındaki hücresel değişikliklere neden olabilecek HPV virüsünün, rahim ağzı hücrelerinde bulunup bulunmadığını anlamamıza yarayan testtir. Papsmear testi; Testin amacı, uygun şekilde tedavi edilmezse rahim ağzı kanserine dönüşebilecek olan prekanseröz hücre değişikliklerinin saptanmasıdır.
Her iki test de rahim ağzından sürüntü şeklinde bir fırça ile alınan hücre örneklerinin incelendiği son derece basit ve ağrısız işlemlerdir ve aynı anda yapılabilmektedir.
Rahim ağzı kanseri Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ tarafından) “önlenebilen bir ölüm nedeni” olarak tanımlanmaktadır.
Ülkemizde uygulanan Ulusal Kanser Tarama Programı uyarınca, tarama standartlarımız doğrultusunda 30-65 yaş aralığındaki kadınlara her 5 yılda bir HPV ve Pap Testi ya da her üç yılda bir sadece Pap Smear testi uygulanmaktadır. Her iki durum da güvenilir tarama yöntemidir.
Tarama Testleri Nerelerde Yapılabilir?
Ülkemizde rahim ağzı kanseri taramaları; Toplum Sağlığı Merkezlerinin bağlı birimi olarak faaliyet gösteren Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) , Sağlıklı Hayat Merkezlerinde (SHM), Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) ÜCRETSİZ olarak yapılmaktadır.
Tedavi
Kanser öncülü bir durum saptanması halinde rahim ağzının traşlanması olarak tabir edebileceğimiz basit işlemlerle riskli lezyonlar ortadan kaldırılarak takibe daha yakın devam edilmekte ve bu şekilde kanser gelişmeden tedavi yapılmaktadır.
Kanserin erken döneminde saptanması halinde tümör cerrahi olarak çıkartılabilir. Eğer daha ileri bir safhada karşılaşılmışsa kemoterapi ve radyoterapi verilmektedir. Hangi tedavinin kime ve nasıl uygulanacağı evreye göre değişmektedir.
Korunma
30 yaşından itibaren tarama testlerini düzenli bir şekilde yaptırmak korunma için en esas durumdur. HPV’nin en çok kanser yapan tiplerine karşı geliştirilen ve koruyuculuğu yüksek olan aşılar mevcuttur. Dünya Sağlık Örgütü, rahim ağzı kanserine karşı 9-14 yaşlarındaki kız çocuklara aşı yapılmasını önermektedir. Yaş ilerledikçe etkinliği düşse de artık HPV aşıları her yaşta uygulanabilmektedir.
Güvenli cinsel ilişki konusunda eğitim almak HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma anlamında önemlidir. Cinsel aktivite sırasında prezervatif (kondom) kullanmak da bu bilinçlenmenin parçasıdır.
Erkeklerin sünnet olması cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıcılığı oranını azaltır.
Son olarak sigara kullanımının önlenmesi ile de, her hastalıkta olduğu gibi risk faktörü azaltılmış olur.”
Kaynak: Özyalvaç gazetesi