Başkan Ataseven açıklamasında 20 milyon binanın yıkılıp, yenisini yapmanın büyük bir ekonomik zorluk olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı; “Şimdi, metruk tarifi değişir binadan binaya. Anıtlar Kurulu tarafından tescillenmiş tarihi eserlerimiz de var, metruk durumunda hem kullanılmıyor, hem çatısı bacası çökmüş durumdadır.

1830 Kişi Kamuda İstihdam Edilecek 1830 Kişi Kamuda İstihdam Edilecek

Mail-i inhidam durumu diyoruz. Yoldan geçenlerin üstüne göçebilecek durumdadır. Benim şöyle bir cümlem var, her yerde söylerim: ‘Her bina güçlendirilebilir ama her bina yıkılamaz’ şimdi, bizim için tarihi, anıtsal değeri olan binalar ise tabi ki yıkamayız.

Onları güçlendirip korumalıyız, restore etmeliyiz fakat hiçbir mimari özelliği, dönemsel özelliği olmayan binalar yıkılabilir. Fakat yıkımda da mülkiyet sorunları gibi sıkıntılar yaşanıyor.

Sahibinin gözüne bir anda kıymete binmesi gibi durumlar oluyor. Ben şuna inanıyorum: Biz, ülkemizdeki 20 milyon binayı yıkıp yenisini yapacak kadar zengin değiliz.

Demek ki güçlendirerek, restore etmenin tekrar kullanma yollarını bulmalıyız. Çünkü milyonlarca bina yıktığınız zaman çıkan betondan kaynaklı karbon salınımı inanılmaz çevreye zarar verecek.

İçindeki asbesti saymıyorum bile. Bunun için bir inanış var halkta, böyle kıraathane muhabbeti; ‘Güçlendirmeye inanmıyorum ben’. Bunu gariptir ki bazı teknik insanlar da söylüyor.

Tamam, gönül ister, hepsini yıkıp yapalım; tertemiz, yeni bina, ne güzel ama yok, o kadar bütçemiz, gücümüz, imkanımız yok. Kaldı ki bunu dünyadaki hiçbir ülke yapmıyor.

İngiltere, 150 yıllık binalarını restore edip tekrar oturuyorlar, tekrar kiralıyorlar. Yıkıp yapmıyorlar. Bizde var bu kültür: Betonarmenin ömrü 50 yıl diye, ömrümüz 50 yılda bir binaları yıkıp yapmakla geçecek. Hep böyle inşaat yapacağız. Böyle mi devam etmeli? Bir kere ömrünü uzatmalıyız binaların.

En az 100 yıl olmalı diye düşünüyorum. Bu yüzden güçlendirmeye hem yerel idareler hem Ankara daha çok destek vermelidir.  Restorasyonlara destek vermelidir. Fakat bu ihmal ettiğimiz bir konudur” diye konuştu.  

YAŞAM ALANLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ İÇİN TEPKİ GÖSTERİLMİYOR

Mimarlar Odası Başkanı Caner Ataseven, vatandaşların yaşam alanlarının iyileştirilmesi için talepte bulunmadığı sürece yetkililerin de harekete geçmeyeceğini söyledi.

Başkan Ataseven; “Isparta’daki yerleşim uygulamalarıyla ilgili sert açıklamalar yaptık, örneğin Cumhuriyet Caddesi’nin mimarisinin tamamen yenilenmesi gerektiğini söyledik.

Ancak buna dair hiçbir tepki yok. Devlet yetkililerinden tepki beklemiyordum zaten ama halktan hiçbir talep ya da karşı çıkış olmaması oldukça garip. Çünkü halk, kendi yaşam alanlarının iyileştirilmesi için bir şeyler istemediği sürece, yetkililer de hiçbir şey yapmaz.

Benim beklentim, o belirttiğimiz caddelerdeki birisi çıkıp da, Devlet yetkilisine ‘Biz ölmek istemiyoruz, benim dükkanım var niye böyle biz kaderimize terk edildik? Bir şey yapın, bir destek verin’ gibi. Halkta hiçbir talep yok, çok ilginçtir” şeklinde konuştu.

Kaynak: Haber Merkezi