Giyim mağazalarının kabinleri, spor salonlarının soyunma odaları, süpermarketlerin girişleri… “Çalınan veya kaybolan eşyalarınızdan müessesemiz sorumlu değildir.” yazısını sıklıkla gördüğümüz mekânlardan en çok bilinenleri.

Böyle bir uyarı yazısını okuyan vatandaşın, eşyalarının emniyeti için daha dikkatli davranması muhtemeldir. Ancak, kendisinden beklenen özeni gösterse bile bir eşyasının çalınması her zaman ihtimal dâhilindedir. Örneğin spor salonundaki eşya dolabını asma kilitle kilitlemiş olan bir müşterinin dolabı, bir tel toka yardımıyla dahi açılabilir. Peki, işletmeler bu gibi uyarı yazılarını görünür yerlere asmakla, kendi hâkimiyet alanlarında gerçekleşen benzer olaylara ilişkin sorumluluğu üzerlerinden atmış mı olurlar?

İŞLETMELER, MÜŞTERİLERİNE GÜVENLİ BİR ORTAM SUNMAKLA YÜKÜMLÜDÜR

Ne yazık ki vatandaşlarımızın çoğu, bahse konu uyarı yazılarının bulunduğu işletmelerde bir eşyası kaybolduğunda, mağazanın sorumluluğu bulunmadığı ön kabulünden hareketle olayın tazminat boyutunu göz ardı etmekte ve mağdur olmaktadır.

Oysaki işletmeye, yeterli güvenliği sağlamadığı için bir kusur atfedilebiliyorsa duvarlara asılmış bu gibi uyarı yazılarının bir önemi yoktur. Vatandaşın, eşyasının çalınması bakımından “%100 kusurlu” denebilecek kadar ağır bir özensizliği bulunmadıkça, ilgili müesseseden tazminat talep edilebilecektir.

İşletmelerin bu sorumluluğunun temeli Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan kaynaklanan hizmet sorumluluğudur. Bu hizmet sorumluluğunun içinde müşterilerin mal güvenliğinin korunması da yer almaktadır.

 MÜŞTERİNİN İHMALKÂRLIĞI BULUNSA DAHİ TAZMİNAT HAKKI DOĞABİLİR

Kayıt Dışı Ekonomiye Karşı Yeni Düzenleme Kayıt Dışı Ekonomiye Karşı Yeni Düzenleme

Özellikle alışveriş merkezlerinin ve ülke çapında bilinirliği yüksek mağazaların güvenliği sağlamak bakımından ağır sorumlulukları vardır. Yargıtaya göre bu gibi yerler sıradan iş yerleri değildir zira müşteri bu işletmelere, yapılan reklam ve hizmete güvenerek gelir.

Eşyanın çalınmasında kimin kusurlu olduğunun tespiti yapılırken de ilgili işletme, kendisinden beklenen güvenlik hassasiyetine uygun bir düzeninin bulunduğunu kanıtlamalıdır. Örneğin bir mağazadaki güvenlik kameralarının çalışmıyor olması, işletmenin kusurunun varlığına delalet eder.  

Elbette, müşteri de ortalama ve makul bir insandan beklenebilecek özeni göstermemiş ise uğradığı zarardan sorumlu olacaktır. Dolayısıyla kusurunun ağırlığı oranında tazminattan mahrum kalacaktır.

Bu duruma ilişkin Yargıtayın önüne gelen bir uyuşmazlıkta; mağazada avize bakmakta olan müşteri, çantasını yanındaki alışveriş arabasına bırakmıştır. Mağazayı gezmeye devam etmiş, bir süre sonra geri dönmüş ve çantasının çalındığını fark etmiştir. Mağazada bir güvenlik zafiyetinin bulunduğundan bahsedilebilse de müşterinin kendisinden beklenen asgari özeni göstermediği de aşikârdır. Bu durumda müşterinin maddi tazminat istemi bakımından, tarafların birlikte kusurunun hesaplanarak ona göre karar verilmesi gerekecektir.

Av. Onur TANIK

Kaynakça:

1. Yargıtay 13. HD, 2011 / 5083 E. 2011 / 14737 K. sayılı kararı.

2. Yargıtay 13. HD, 05.06.2013 T., 5258 E. 15220 K. sayılı kararı.

 

Editör: Haber Merkezi