Isparta'nın kültürel mirasına katkıda bulunan isimlerden biri olan şair Mustafa Akgül, çocukluk yıllarındaki zorlukları şiirle ifade ederek edebiyat dünyasında özel bir yer edinmiştir. İlk etapta baskılarla dolu çocukluk yılları ve bir tesadüf sonucu tanıştığı bir binbaşının teşviki, onun yazı serüveninin temellerini atmıştır.
Çocukluğu zorluklarla geçen Mustafa Akgül, Devlet Hastanesi'nde bir binbaşının yanında görev alarak hayatında dönüm noktalarından birine adım atmıştır. O dönemde farkında olmadan ufkunun genişlediğini hisseden Akgül, ilk başlarda ilkokul mezunu olmasına rağmen yazıya olan ilgisini keşfetmeye başlamıştır.
Özellikle mektup yazma konusundaki yeteneği, Akgül'ün dikkat çekici bir şekilde öne çıkmasını sağlamıştır. Başlangıçta kafiyeli mektuplar yazarak edebiyat dünyasına adım atan Akgül, daha sonra hece ölçüsünü de öğrenerek yazı serüvenini geliştirmiştir. Bu süreçte ona ilham veren ise yanında görev yaptığı binbaşı olmuştur.
Akgül, yazdıklarını utangaçlıkla gizlemeye çalışsa da binbaşı, onun yazdığı mektupları keşfetmiş ve cesaretlendirici bir tutum sergilemiştir. Yargılamadan yaklaşan binbaşı, Akgül'ün yeteneğini görmüş ve onu tebrik etmiştir. Bu olay, Akgül'ün yazma kariyerinin temelini atmış ve onun kendine olan güvenini artırmıştır.
Binbaşının teşvikiyle cesaret bulan Mustafa Akgül, yazdıklarını daha geniş kitlelerle paylaşma arzusuyla hareket etmeye başlamıştır. Arkadaşlarına okuyarak geri bildirim almak ve çeşitli platformlarda yayınlamak suretiyle, Akgül zamanla kendi sesini şiirlerinde bulmuştur.
Bu uzun süreç sonucunda, Mustafa Akgül şu anda Isparta Göller Bölgesi Yazarlar ve Şairler Derneği'nin yönetim kurulu üyelerinden biri olarak edebiyat dünyasında aktif rol oynamaktadır. İçten gelen şiirleriyle okurlarına dokunan Akgül'ün hikayesi, baskıların aşılarak sanatın güzelliklerine ulaşmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır.
BEDELİ AĞIR OLSUN AĞLATANA
Öyle mahsun, mahsun durup ağlama
Göz yaşınla yüreğimi dağlama
Sevgilim ne olursun hiç ağlama
Bedeli ağır olsun ağlatana...
O gözlerine gülmek yakışır senin
Kırılmasın taşıdığın O kalbin
Sevgilim öyle güzelki gözlerin
Bedeli ağır olsun ağlatana...
Değişmem gözlerini başka göze
İnanma başka birisinin söze
Aşkın tertemiz işledi şu öze
Bedeli ağır olsun ağlatana...
Senin uğruna yıkarım dağları
Yoluna sererim al halıları
Yakarım vallahi ağlatanları
Bedeli ağır olsun ağlatana...
***
ÖLSEMDE ONA İNTİZAR EDEMEM
Halimi kime arzedeyim bilmem
Sevdamın uğrunda oldum ben verem
YA.RAB beni bu sevdamla yakana
Ölsemde ona intizar edemem...
Aylar yıllar mevsimler geldi geçti
Zalim kader birtek benimi seçti
YA.RAB beni bu sevdamla yakana
Ölsemde ona intizar edemem...
O vefasız hergün girer düşüme
Sanki bir sızı düşürür kalbime
YA.RAB beni bu sevdamla yakana
Ölsemde ona intizar edemem...
Nede çileli başım varmış benim
Verem olup çürüyor bu bedenim
YA.RAB beni sevdamla yakana
Ölsemde ona intizar edemem...
***
BELKİ GELİR
Gönül yaram derin kapanmaz doktor
Ne olur kimse bilmesin sırrımı
Seni dert ortağım ettim ben doktor
Ondan başkası saramaz yaramı...
Artık günlerim eksildi bir bir bir
Belkide yarına çıkmam kim bilir
Seni dert ortağım ettim ben doktor
Bu sırlarım sana vasiyetimdir...
Sakın neşter vurma gönül yarama
Kara sevdamla bağlandım davama
Seni dert ortağım ettim ben doktor
Hangi yürek dayanır bu drama...
Gitmiyor gözlerimden o hayali
Hasretiyle ediyor beni deli
Seni dert ortağım ettim ben doktor
Adı sende saklı kalsın hep gizli...
Gülüm koydum adını yaşıyorken
Derdimi unuturdum konuşurken
Seni dert ortağım ettim ben doktor...
Belki gelir son nefesi verirken...
Haber / Özge Kılınç