Menopozun belli bir yaşın üzerindeki tüm kadınların az ya da çok sorunlu yaşadığı bir süreç olduğunu belirten Dr. Haydaroğlu, konuyla ilgili sorulara şu yanıtları verdi:
MENOPOZU NASIL TANIMLARIZ?
Pratik Hayatta; menopozu bir kadının doğurganlığının bitişi olarak tanımlayabiliriz. Tıbbi olarak ise yumurtalıklardan folikül üretiminin durmasını takiben adetlerin kalıcı olarak kesilmesi olarak tanımlıyoruz. Menopoz diyebilmek için en az bir yıl adet görmemiş olması gerekmektedir. Bu durumda menopoz kesinleşmiştir deriz.
Fakat menopoz bir anda ortaya çıkmaz, daha ziyade yavaş yavaş kademeli ilerleyen ve belirtiler veren bir süreç olarak ilerler. Tüm bu süreci Klimakterium olarak adlandırırız. Menopoz süreci 3 evreden oluşmaktadır. Bu süreç ortalama olarak 45 yaşta başlayıp 65 yaşa kadar devam eder.
Bu üç süreci premenopoz, menopoz ve post menopoz olarak adlandırırız. Çok fazla terminolojisine girmek istemiyorum. Hastalarımızın bize en çok başvuruda bulunduğu premenopoz yani menopoz öncesi dönemidir. Bu dönemde adet döngüleri düzensiz hale gelmektedir. Bazı hastalarda vazomotor semptomlar dediğimiz ateş basmaları şikayetleri ortaya çıkabilmektedir. Hastalarımızın bu evrede merak ettikleri menopoza girip girmedikleri oluyor. Muayenelerini ve değerlendirmelerini yapıp menopoz öncesi süreç hakkında ayrıntılı bilgilendirme yapıyoruz. Sürecin nasıl ilerlediğini ve bizim bu süreci nasıl yöneteceğimizi anlamaları, kafalarındaki kaygıları da azaltmış oluyor. Kesin menopoz diyebilmek için bir yıl adet görmemiş olmak gerektiğini onlara vurguluyoruz. Tabi bu dönemlerde doğum kontrol yöntemleri önemli oluyor ve bu konuda da onları uygun şekilde yönlendiriyoruz.
MENOPOZ ÖNCESİ SÜRECİ 45 YAŞTA BAŞLIYOR DEDİNİZ. MENOPOZUN ORTALAMA YAŞI NEDİR?
Yaş kişiye özeldir. Kişi doğumunda adeta parmak izi gibi menopoza gireceği yaş vücudundaki yumurtalık rezervine göre belirlenmiştir diyebiliriz. Tabi ek bir ameliyat ilaç kullanımı radyasyon gibi faktörleri saymazsak. Burada en önemli etken genetiktir. Bu etkenlerden sonra beslenme, sigara ve alkol kullanımı, sosyokültürel düzey gibi etkenler de menopoz zamanına etki eder. İstatistik olarak verirsek ülkemizde ortalama 47 yaş olarak belirtilmiştir. Dünya genelinde 45-55 yaş olarak geçer.
MENOPOZ SÜRECİNDE HASTALARDAKİ ŞİKAYETLERDEN BAHSETTİNİZ. BAŞKA NE GİBİ DEĞİŞİMLER VE ŞİKAYETLER GÖRÜLÜYOR?
Öncelikle belirttiğimiz gibi en fazla şikâyet sıcak basmaları şeklinde geliyor. İstatistiklerde olarak bu oran %80’lerde belirtiliyor. Genellikle menopozun ilk iki yılında olsa da 5 seneye kadar bu şikayetlerle gelen hastalar olabiliyor. Diğer bir sık başvuru sebebinin de adet düzeninde değişiklikler olduğunu söylemiştik. Bu dönemlerde normal yumurtlama olmadığı için adet kanamaları çoğunlukla normal adet kanamasından ziyade hormonel kırılma kanamaları dediğimiz, normal kanamanın miktar ve renk olarak farklı bir vasfında ortaya çıkıyor ki hastalarımızın da en çok başvuru sebeplerinden biri bu oluyor. Fakat bunun normal bir süreç olduğunu onlarla paylaşıyoruz.
Bunların haricinde; uyku düzensizlikleri depresyona yatkınlık, sinirlilik hali, sıkça duygudurum değişiklikleri, dikkat ve bellek azalması yine sıkça eşlik eden değişimler diyebiliriz. Hayat kalitesini çok etkiliyor ve biz de kişiye özel yaklaşımlarla bu sorunlara uygun tedavileri veriyoruz. Belirttiğim gibi ilk etapta hastada mevcut süreçle ilgili farkındalık ve bilinç oluşturmak bile takibin ilk ve önemli aşaması.
Menopoz kesinleştikten sonra yani postmenopozal dediğimiz aşamalarda ise başka faktörler devreye giriyor. Vücutta östrojen hormonu kalp sağlığından kemik dengesine kadar birçok sistemde kilit rol oynayan bir hormon. Menopoz sonrası bu hormonun vücuttan çekilmesine bağlı başlıca risklerle karşı karşıya kalma durumları var. Bunları başlıca; kalp sağlığı ile ilgili problemler , kolesterol metabolizması değişimine bağlı damar hastalıkları, cilt ve deri hastalıkları, kemik mineral azalmasına bağlı osteoporoz dediğimiz kemik erimesi, idrar yollarındaki değişikliklere bağlı başta sık idrar çıkma olmak üzere rahim ve idrar kesesinin sarkmasına kadar gidebilen problemler, ilişkide sorunlar şeklinde kendini gösteren vajen ve dış genital yollardaki değişiklikler olarak çok geniş bir yelpazede seyreden sorunlarla karşı karşıya kalabiliyoruz.
Tabi her hasta birbirinden farklı özellikte ve menopozal hastaları değerlendirirken yaklaşım ve tedaviler tamamen kişiye özel oluyor.
MENOPOZAL HASTALARDA HANGİ TEST VE TETKİKLER UYGULANIYOR VE BU KONUDA HASTANEMİZDE HANGİ İMKANLAR MEVCUT?
Menopoz sürecini teyit etme amaçlı hormon testlerimiz, vitamin mineral değerleri başta kan taramalarımızla başlıyoruz.
Meme muayenesi bu dönemde çok büyük öneme sahip. Self muayene hakkında hastalarımızı bilgilendirmekle birlikte başvurularda mamografi ve meme ultrasonlarını mutlaka görüyoruz.
Kemik erimesine önlem olarak kemik tarama dansitometri testimiz mevcut. Bu şekilde kişiye özel tedavi seçeneklerimizi uygulayabiliyoruz.
Takibine uygun şekilde smear (rahim ağzı kanser tarama) testlerimizi yapıyoruz.
Menopozal hasta takibinde gerekli olan tüm test tanı araçları hastanemizde mevcut olup takibimizdeki tüm hastalara uyguluyor ve çevrelerine de önermelerini telkin ediyoruz.
BAHSETTİĞİNİZ ŞİKAYETLERDE TEDAVİ SEÇENEKLERİNDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Öncelikle belirttiğimiz gibi her hastadaki semptomlar şikayetler ve değerler farklıdır. Böyle olunca tedavi seçenekleri de tamamen hasta bazlı oluyor.
İlk yaklaşımımız tabiki herkese önereceğimiz yaşam tarzı ve beslenme ile ilgili önerilerimiz. Menopozdaki hastalarımızda lipid değişiklikleri ve yüksek kolesterole yatkınlıktan dolayı kolesterolden fakir, kalsiyumdan zengin diyet öneriyoruz. Haftada en az 3 gün 30 ila 60 dakika tempolu yürüyüş koşu, bisiklet, aerobik egzersizler, kas kaybını önleme amaçlı hafif ağırlık egzersizleri, mevcut kemik ve kas kitlesini korumaya yönelik temel yaklaşımlarımız.
Hastalarımıza kalsiyum ve d vitamini takviyeleri içeren preparatları uygun dozlarda reçete ediyoruz.
Seçilmiş hastalarda ise vücuttan halihazırda çekilmiş olan hormonları yerine koyma amaçlı hormon replasman tedavisi dediğimiz hormon tedavilerinden uyguluyoruz.
Hormon dışı tedavilerde uygun hastalarda antidepresan kullanımı uygulanabiliyor.
Yine hormon dışı bitkisel tedavilerimiz mevcut. Fito-östrojenler ve karabaş otu bazlı, semptomların giderilmesinde fayda sağladığı bildirilen bitkisel preparatları uygun hastalara öneriyoruz.
Son olarak tekrar belirtmekte fayda var. Her tedavi hastaya özel olduğu gibi her tedavide de takip farklı olabiliyor. Bundan dolayı menopozal ve premenopozal dönemdeki tüm kadınlarımızın muayene ve kontrollerini aksatmamaları en azından yılda bir kez muhakkak bir jinekoloji kliniğinde takiplerini yaptırmalarını öneriyor ve teşvik ediyoruz.