Kur’an’ı Kerimde Allahü Teâlâ bazı konularla ilgili açıklamalar yaptıktan sonra “Bunlar Allah tarafından konulan sınırlardır. Kim Allah'a ve Elçisi'ne tâbi olursa, Allah onu, mesken olarak içinden ırmaklar akan has bahçelere koyacaktır; bu büyük bir mazhariyettir” Nisa 13.der. Bize düşen bu sınırları bilmek olmalıdır. Sınırların ihlali söz konusu olduğu zaman Nisa 14. Ayette “Kim de Allah'a ve Elçisi'ne isyan eder ve O'nun [koyduğu] sınırları ihlal ederse, onu içinde yerleşip kalacağı ateşe atacaktır; ve onu alçaltıcı bir azap beklemektedir.”
Sınırın aşılması ile ilgili diğer bazı ayetler:
“Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını geçerse, kendisine yazık etmiş olur.” (Talak, 1)
“İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır, sakın bunları aşmayın. Kimler Allah’ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.” (Bakara, 229)
“Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır (bu sınırları tanımayan) kâfirler için acı bir azap vardır.” (Mücadele, 4)
Sınırın aşılması İslam'da ‘günah’ diye isimlendirilen yasakların işlenmesiyle gerçekleşir. Bunun sonunda da ağır bir yaptırım olarak ceza vardır. Günümüz Müslümanlarının bu konuyla ilgili indirgemeci bir anlayışla günahı hiçe sayarak anlamsızlaştırmaları oldukça düşündürücüdür.
Müslümanların, Yahudilere ait olan bir anlayışı değişik yorumlayıp günah işlemek için çarpıtmaları bizlerin bu konuya hassas olmadığımızı göstermektedir. Ve onlar: "Ateş bize birkaç günden fazla dokunmaz" derler. De ki (onlara): "Allah'tan bir söz mü aldınız -çünkü Allah hiçbir zaman sözünden caymaz- yoksa asla bilemeyeceğiniz bir şeyi mi Allah'a isnat ediyorsunuz?" Bakara 80. Yahudilerin çarpık inanışlarına cevap vermek için indirilen bu ayeti Müslümanlar yorumlarken ‘Allah’a inananlar günahları miktarı kadar cehennemde yanacaklar, daha sonra alınlarına bir damga vurularak cennete gönderilecekler’ şeklinde yorumlanması bir kimseyi günah işlemeye devam ettirmekten başka bir işe yaramaz. Bunu duyan kimse şöyle düşünmeye başlar.’ Müslüman olduğumdan dolayı eninde sonunda cennet garanti. Birkaç gün cehennemde tüylerim yanar, biraz bronzlaşırım, nasıl olsa birkaç gün değil mi? Sayılı gün, geçer gider ne olacak’. Şeklinde düşünceler üretilerek günaha devam kararı alınır.
Bu ayet nasıl yorumlanmalı? Öncelikle bilinmeli ki bu ayet Yahudilerin tahrif edilmiş Tevrattan edindikleri bilgiler ışığında Hz. Peygamberi ve Kur’an’ın evrensel mesajını çarpıtmak amacıyla kendilerini seçkin gördükleri için cehenneme girmeyeceklerini, girerlerse bile sayılı olarak birkaç gün orada kaldıktan sonra çıkacaklarıyla ilgilidir. Kesinlikle Allahtan aldıkları bir vaade dayanmamaktadır, kendi ürettikleri bir kurgu olup kuruntularından ibarettir.
Günah nasıl başlar, sınır nasıl ihlal edilir? Bu konuyla ilgili aşağıdaki hadis bizlere yol haritası çizmesi açısından önemlidir.
"Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allah'ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir "
Kişiyi günah işlemeye sevk eden unsur içeriden gelen kişinin nefsani arzularıdır, tutkularıdır, heva ve hevesleridir, meylettikleridir. Bununla birlikte dışarıdan gelen şeytanın verdiği vesveselerde vardır. Şeytanın, insanı ayartması için verdiği tahrikler, cazip olarak gösterdikleri, albenisi çok olan dünya hayatının geçici zevkleri ve süsleri, ahireti düşünmeme tavrı insana nice günahı işletir.
Yasak bölge olarak isimlendirilen sınıra yaklaşıldığı zaman tehlike çanlarının çaldığı akla gelmeli ve uzak durulmalıdır. Günümüzde ismi değiştirilerek günah olan çok sayıda yasak Müslümanlara işletilmek için teşvik edilmekte, maalesef nice insanımız bu tuzağın içine düşmektedir. Şans oyunları adı altında kumar oynatılmakta, alkolsüz bira adı altında içki içilmesi teşvik edilmektedir. Bunların çoğu doğrudan haram olmakla beraber bazısı da uzak durulması gereken tehlikeli bölgelerdir. Yani sınıra yaklaşılmıştır, ihlal edilmesi an meselesidir. Derhal oradan uzaklaşılması gerekir. Sınır hassasiyeti olmalı, bundan bir şey olmaz demeden vicdan devreye girmelidir.
Değişik ideolojilerin üretmiş olduğu fikirler ile Müslümanların önüne tuzaklar kurulduğu bilinmelidir. Şüpheci yaklaşımlar ile başlayan bu fikirler zamanla yayılmakta ve gençlerin zihinleri kirletilmektedir. Zamanla sınırları Allah'ın koyduğu unutturulmakta, farklı yaşam tarzları ve düşünceleri benimsetilerek haram – helal, doğru – yanlış kriterleri insan merkezli olmakta bunun sonunda sadece çıkarlarını düşünen, hedonist, Allah’ı yaşadığı hayata müdahale ettirmeyen, kendi kutsalını kendisi belirleyen, her türlü sosyal şartlara uyum sağlayan tanrılar edinen, nefse hoş gelen her şeyi mubah olarak algılayan, beklentileri büyük, yaşamın sadece bu dünyadan ibaret olduğu düşüncesine kapılı seküler olan ve ‘kitleselliği’ yani herkesin yaptığı anlayışı meşru kabul eden bir yaşantı ortaya çıkmaktadır.
Bakara 95. Ve 96 ayetler “Ama kendi elleriyle yapıp ettikleri ortadayken bunu hiçbir zaman temenni etmeyecekler: Allah zalimleri her halleriyle bilmektedir. Ve sen onları başkalarından daha ihtirasla hayata sarılmış göreceksin, hatta Allah'tan başkasına ilahlık yakıştırmaya şartlanmış olanlardan bile daha çok onların her biri binlerce yıl yaşamak ister; hâlbuki uzun yaşaması, böyle birini (ahirette) azaptan kurtarmaz; zira Allah onun bütün yapıp ettiklerini görmektedir.” Bu ayetler uzun yaşama arzusuna kapılan birinin ahireti unutmasından dolayı dünyaya dalan ve dünyalık mal mülk, servet biriktirme sevdası içindeyken Allah’ı ve ahiretteki hesabı unutan birisinin günahlara dalıp mahvolup gittiğini göstermektedir.
Sınırları Allah tarafından konulmuş bir yaşam tarzını din olarak benimsemiş olmaktan dolayı Allah’a sonsuz hamd ve şükür edelim. Sınır tanımayan insanoğlunu hiçbir güç durduramaz. Tarih buna sayısız örneğiyle şahittir.
Yeri gelmişken İslam hukukunda çok güzel bir kuralı hatırlatmakta fayda var. ‘seddi zerayi’. Bu kavram; haram, yasak ve zararlı olana vasıta olan davranışı menetmek, harama giden yolu tıkamak demektir.
Son bir cümleyle bugün ki yazımıza son verelim. Namazın girmediği bedene günah girer. Selam ve dua ile…