17 Aralık 2013 tarihinde yapılan Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu arkasından 25 Aralık 2013 tarihinde yapılmaya çalışılan yine aynı operasyonun devamı niteliğindeki Yolsuzluk operasyonunun ardından yaklaşık 2,5 ay geçti. Bu geçen zaman içinde bir çok belge, ses kaydı bilinmeyen kişiler tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.

Aslında Türkiye bu tür olaylara da uzak bir ülke değil. Bizler Askeri vesayet ile mücadele döneminde yapılan Balyoz, Ergenekon gibi operasyonlar dalga dalga Türkiye’yi etkilerken  böyle belge ve ses kayıtlarına aşıkar bir milletiz. Ses kayıtları, ortam dinlemeleri hatta ve hatta kişilerin özel hayatları da futursuzca kamuoyuna servis edildi. Bugün o davaların bittiğini fakat, orada yapılan yargılamalar sonucu haksızlığa uğramış insanların olabileceği bu ülkenin Başbakanı ve diğer yetkilileri açıkca ifade ediyorlar. O gün bir çok belge ve delil niteliğindeki kayıtları kamuoyuna servis edenler bugünde 17 Aralık operasyonun delil niteliğindeki belgelerini kamuoyuna servis ediyorlar. Değişen ne oldu? Hiçbir şey!

Eğer biz bir Hukuk devleti isek, tabiki Hukukumuzun meşrutiyeti tartışılmıyorsa başkalarına yapılınca iyi bunu görmeyelim fakat bize yapılırsa buna müsaade edemeyiz gibi bir zihniyet asla kabul edilemez. Böyle dersek bir gün o keserin (Keser döner sap döner …) bizede döneceği kesindir.

Son günlerde kamuoyuna servis edilen ses kayıtlarında Başbakan ile Oğlu arasında geçen bazı görüşmeler servis edildi. Şuana kadar 2 parça olarak verilen bu ses kayıtları eğer gerçekse artık ortada bir devlet’den devleti yöneten Adil, adeletli yöneticilerden bahsetmemiz mümkün olmaz. Başbakanın’da ısrarla belirttiği gibi montaj, piyes dediği bu kayıtların gerçek mi yoksa montaj mı olduğu aslında anlamanın yolu, yine Başkabanın bu kayıtlarda ismi geçen kişilerin görüşme esnasındaki lokasyan bilgilerini kamuoyu ile paylaşmasıyla net bir karar verebiliriz.

Cep Telefonları ile yapılan görüşmelerde ki bu görüşmeler kriptolu telefonlarla bile yapılsa da Cep telefonu kendine en yakın baz istasyonuna hem telefonun kimlik bilgisi olan IMEI bilgilerini gönderirken , baz istasyonlarıda o telefonun konumunu koordinat olarak aşağı yukarı belirleyip kayıt altına almaktadır. Hele bu görüşmeler şehir merkezlerinde oluyorsa baz istasyonları nokta atışı yapar gibi koordinatları bulmaktadır. Şimdi durum çok açık, Başbakan o görüşmelerdeki lokasyon bilgilerini kamuoyu ile paylaşırsa o görüşmelerin gerçek mi yoksa bir canlandırma mı olduğu kamuoyu tarafından takdir edilecektir.

Kalın Sağlıcakla.