31 Mart seçimlerine çok az bir zaman kaldı.
Seçimlerden ümidini kesenler sokakları hareketlendirmeye çalışıyor. Toplumsal bir mühendislik çalışmasıyla ülkeyi kaosa, yönetilememe psikolojisine sokmaya çalışıyorlar. Planlayıcıları uluslararası güç odakları ve uygulayıcıları yerel işbirlikçi gruplar olan bu tezgahın; Mısırda, Tunusta, Suriyede, Irakta, Lübnanda, Filistinde, Afganistanda vs. tüm Müslüman toplumlarda vizyona nasıl konulduğunu ve aşama aşama uygulandığını görebiliyoruz.
Müslüman toplumların Müslüman yöneticilerce, özgür ve bağımsızca yönetilme hak ve taleplerine karşı ehli küfür tuzağını, komplosunu kurup, uygulamaya çalışıyor.
Kimi Müslümanlarda güçlünün yanında olmak ve şahsi grupsal amaçlarını gerçekleştirmek siyasetiyle bu komplonun bir parçası olmayı tercih ediyor.
Ehli İslam bütün çeşitliliğine rağmen tek millettir.
Ehli Küfürde tüm çeşitliliğine rağmen ayrı tek bir millettir.
Kıyamet saatine kadar bu iki milletin mücadelesi ( hak-batıl mücadelesi ) devam edecektir.
Büyük resmi görenler, bu mücadeleye göre davranıyor, kararını veriyor.
Müslümanların son iki yüzyıldır yaşadığı zulmün, samimi Müslüman siyasi önderler eşliğinde, giderilmesi için verilmekte olan mücadelenin, Türkiye eşiğinde kritik bir zamandan geçiyoruz. Yaşanılan sürecin önemi fark edilemiyebilinir. Fakat nesiller sonra bu günkü yaşanılanların kritiği yapılırken değeri anlaşılacaktır.
Yaşadıklarımızın neticeleri sadece bize ait değil.
Dünya Müslümanlarının kardeşliği, özgürlüğü, zulümden kurtuluşları içinde bir sebep olabileceğini unutmayalım. Gelecek nesillerin özgür birer Müslüman olarak, Müslümanca bir yaşantı içerisinde, İslami hükümlerin hakim olduğu bir toplum düzeninde yaşayabilmelerinde; bu gün bizim vereceğimiz mücadele ve kararların önemli bir yeri olacağını unutmamak gerekiyor.
Büyük resmi görenler, Müslümanların kardeşliği ve ümmetin özgürlüğü için gecesini gündüzüne katarak çalıştığını düşündüğü Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının yanında bu mücadeleye katılmaktan ve desteğini sunmaktan onur duyar.