Müslüman Kardeşler (İhvanı Müslimin) temelleri 1928’li yıllarda atılmış yüz yılımızın en büyük İslami hareketlerinden birisidir. Mısır, Sudan, Tunus, Filistin, Suriye, Ürdün vs. gibi tüm Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde öze dönüşle yenilenişin tetikleyicisi sosyal bir harekettir.
Araplar gibi kavmiyetçilik ruhu yüksek bir topluluk içerisinden doğmalarına rağmen, ismi gibi tüm Müslümanlar arası kardeşliği esas alması, her türlü kavmiyetçi, ulusçu, seküler-laik yaklaşımı ret etmeleri sebebiyle; sadece Arap dünyasında değil, tüm dünyada fikir ve düşünceleriyle etki alanı oluşturmuşlardır. Bu anlamda dünyada ki “Müslümanlar ancak kardeştir” düsturu çerçevesinde şekillenen ümmetçilik (Müslümanların tek bir millet olması olgusu) perspektifinin canlanmasına büyük katkı sağlamış olmalarından, Türkiye, İran gibi nice toplumlarda düşüncelerinden, fikirlerinden faydalanan sayısız insanlar vardır.
İngiltere, Fransa, İtalya gibi batı devletleri; 20.yüzyılın ortalarına kadar istila ile sömürdükleri bu coğrafyayı, Müslüman halklarının uzun yıllar süren mücadeleleri sonucu terk ederken, arkalarında; bu toplumları sömürmeye devam etmek ve emperyalist siyasetlerinin devamlılığını sağlayabilmek için; laik (seküler), kavmiyetçi-ulusalcı diktatör yöneticiler bıraktılar. Bu yöneticiler sayesinde ülkeleri, kendi milletinin talep ve menfaatlerine rağmen, baskıyla idare ettirdiler.
Batılı modernist emperyalistlerin bu coğrafyada siyaset yapmada kullandıkları en önemli araçlardan birisi de bu ülkelerin orduları olmuştur. Diktatörleri, kralları silahlı güçlerle sürekli iktidarda tutmaya çalışmışlardır.
Bu bölgenin insanları da orduyu teşekkül eden fertlerin kendi çocukları olmasından, özgürlük ve haklarının kendi çocukları tarafından gasp edilmesi gibi bir çelişik paradigma ile karşı karşıya kalmış ve ne yapacaklarını çoğu zaman şaşırmışlardır.
Oysa ordu denilen silahlı güç iki kesimden oluşmaktaydı. Ordunun stratejilerini belirleyen, toplumsal konumunu oluşturan, darbelerle siyasi alana hükmederek özgür toplulukları köleleştiren seçkin üst grup ve onlara sadece hizmet etmek, itaat etmekten başka çaresi olmayan halkın çocukları alt grup.
Bu ayrımı yapamayan bölge halkları yıllarca askerlerce ve onları idare eden diktatör ve krallarca baskı altında, zulümle yönetilmeyi kabullenme durumunda kaldı.
Müslüman Kardeşlerin doğum yeri Mısır’da geçen haftadan beridir meydanlarda yaşanılan hak ve özgürlük mücadelesi, 1789 Fransız ihtilalinin batı modernleşme medeniyetine nasıl bir anlam katkısı var ise (içerik olarak değil fakat biçimsel açıdan benzeşme), o minval üzere Müslüman toplumların yeniden medeniyetinin yükselişine aynı anlam derinliği sunan sosyal, siyasi bir olay olacaktır.
Müslümanların yaşadığı, bu zamanda ki, problemlerin anlaşılması ve aşılması noktasında 80 yıllık düşünce üretimi, tefekkürü ve yılmadan verilen fiili sosyal, siyasi mücadele bu birikim ve anlamın oluşmasına büyük katkı sağlamıştır.
Geçen hafta Amerikancı Mısırlı askerlerin darbeyle yönetime el koyarak, milletin seçtiği bir Müslüman Kardeşi başkanlıktan uzaklaştırmaları; çakalların aslan yavrusunu yemeye çalışmaları gibidir. Aslan yavrusunun tabiatındaki güç ortaya çıktıkça, çakallar saklanacak in ararlar.
Allah yardımcıları olsun, dualarımız Müslüman kardeşlerimizle…