Ortadoğu da neredeyse 3.dünya savaşı kopmak üzere. Türkiye’ye, içine çekilmeye çalışan ateş çemberini nasıl söndürebilirimin derdinde, gece gündüz mesaide. Millet bu yakın savaş tehdidi karşısında tedirgin, işler durma noktasında.
      
        Peki; anamuhalefet partisi CHP’nin bu büyük sorunlar içerisinde uğraştığı, parti meclisini topladığı, kamuoyunu günlerdir meşgul eden derdi, sorunu nedir? Bir milletvekilinin duvardan “Atatürk fotoğrafını indirip” indirmemesi meselesi. İnanılmaz bir sorun.  İndirdi mi-indirmedi mi, kim indirdi, kim söyledi… İndireni, söyleyeni, duyanı kim varsa cezalandırılması gerektiğini; eski- yeni milletvekillerinin, yöneticilerin tartıştığı, basına açıklama yaptığı yüzyılın büyük sorunu!

       CHP’nin bu sorunu bana eski Türkiye’yi hatırlattı. Atatürk ve Kemalizm üzerinden, toplumda kurulan baskı ve zulüm günlerini.  Yaşananlar, kurulan korku imparatorluğu, bütün toplumun zihninde. Beyaz Türk seçkin laik Cumhuriyetçilerin;  Anadolu’nun Müslüman insanlarına, zenci muamelesi yaptıkları kurulu düzende,  en büyük suç “Atatürk düşmanlığı”  ithamıydı. Atatürk’le ilgili hiçbir tarihi, güncel, kültürel değerlendirme yapmanız dahi mümkün değildi.  O’nun sİlüetini dağlarda, bulutlarda gören bu azgın azınlığa “olur mu öyle şey” deseniz, eyvah yandınız, yedi ceddiniz kendisine kalacak yeni bir yurt edinsin.  Bir ilkokul çocuğu, yoğun propaganda karşısında, bunalarak masumca “ben Atatürk’ü zorla sevmek zorunda mıyım” dese;  çocuk da, ailesi de, öğretmeni de yandı. Bir öğrenci bir tuvalet kapısının üzerine Atatürk’le ilgili bir cümle yazdı diye; o yazıyı yazan öğrencinin tespiti için kapıyı söküp Ankara’ya gönderildiği günleri yaşadı bu ülke. Anlatmaya gerek var mı? Atatürkçü  derneklerden  aradığını söyleyen dolandırıcılara,  korkudan akan bağışların hesabını bilen var mı?  Vesayet altındaki bayan başbakan dahi bağışta bulunmadı mı? Atatürk adı yetiyordu bağışta bulunmak için.
     
       Atatürk’ün  siyasi, kültürel, hukuki anlamda yaptığı hiçbir şeyi tartışamaz, fikir beyan edemezsiniz. Oysa tartışılsa, belki de ülkeyi tıkayan birçok sorunun da cevabı doğacak. Ulusçuluktan  laikliğe, devletçilikten batıcılığa, hukuktan eğitime  kadar bir çok konu,  Atatürk kutsallığının oluşturduğu dokunulmaz, tartışılmaz  dayatmalardan  kurtulsa,  21. Yüzyılın hızlı değişen siyasi, sosyal şartları karşısında  çözüm bulunması kolaylaşacak. Bu ülkeye dar gelen siyasi gömlekler giydirilmeye çalışılmayacak.
       
      CHP’nin posterle ilgili tartışma şekli,  bir kez daha o cenahta hiçbir değişmenin, gelişmenin olmadığını gösteriyor. Ülkede fırsat bulup iktidar olsalar eski baskı, zulüm ortamına dönmemiz çok zaman almayacak. Ürettikleri kutsallara dokunacak olsanız yanarsınız. Dedikodusu bile CHP’yi yakıyor. Kimse “isteyen asar, isteyen asmaz” diyemiyor. Tarihin ve değişen toplumların karşısında put gibi durmaya çalışıyorlar. Oysa insanlık o evrelerden geçti.  Dünyada, ne ulusalcılığın doğurduğu faşizm diktatörlüğü ne de metaryalizmin doğurduğu kominist diktatörlükler kalıyor.
      
      Toplumlar; insanlarca üretilmiş kutsalları zamanın çöplüğüne atarak, tarihin akışında yüzmeye devam eder…