Günümüzde ömrü uzayan ancak hastalıkları da artan insanlar, kaliteli yaşam için Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR) hekimlerine daha fazla ihtiyaç duymaya başladı.

*Yakın geçmişe kadar, yaşı 70’e gelenlere “işi bitmiş gözü” ile bakılırdı. Ancak bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de insan ömründe uzama oldu. Artık 60’lı yaşlar “orta yaş” sınıfına girmeye başladı.

Bunun yanı sıra hastalık sayısı da çoğaldı. Küresel ısınmanın yol açtığı etkenlerle birlikte doğal beslenmeden uzaklaşıp fabrikasyon ürünlere yaklaşmalar ya da zorunluluktan dolayı kimyasal değeri fazla ürünler tüketilmesi, haliyle sağlığımızı olumsuz yönde etkiledi.

Eskiden yaşı ilerleyen insanlarda görülen ağrılara şimdi gençlerde de rastlanmaya başlandı.

Vücudun herhangi bir yerindeki ağrı, yaşam kalitesini çok düşürürken iş gücünü, dolayasıyla ekonomiyi de etkiliyor

Her insan ağrılarından en kısa sürede kurtulmak ister. Kurtulmak ister ama neşter altına yatmayı da çok arzu etmez. Hatta birçok insan ameliyat olmaktan çekinir.

İşte bu durumlarda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR) hekimleri yani fiziyatristlerin önemi daha iyi anlaşılıyor.

Neşter dışında her türlü imkanı değerlendirip hastasını iyileştirmek için çaba gösteren fiziyatristleri daha iyi tanımak için biz de FTR Plus Fizyoterapi Merkezi danışmanı FTR Hekimi Sayın Prof. Dr. Feray Soyupek’le görüştük. İşte söyleşimiz, iyi okumalar…

Müslüm Aktürk 

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (FTR) hekimi kimdir? Kas iskelet hastalıklarına yaklaşımda yapılan yanlışlıklar nelerdir?

Tıptaki adı ‘Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon’ olan FTR kas, eklem, omurga dahil olmak üzere tüm kas iskelet sistemine ait problemlerin tanısını koyan ve tedavisini planlayan branştır. Rehabilitasyon uygulamalarımızda ise inme, omurilik yaralanması, sinir yaralanması, tendon problemleri gibi anatomik ya da fizyolojik bozukluğu olan bireyleri fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan bağımsızlık düzeyini en üst düzeye çıkarmayı hedefleyerek medikal (ilaç), fiziksel yöntemleri ve yardımcı cihazları kullanmaktayız.

FTR branşı hangi hastalıklara bakar?

Öncelikle bizim branşımızın isimlendirilmesi ile ilgili bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. FTR hekimlerine fiziyatrist adı verilmektedir. Fizyoterapistler ise yardımcı sağlık personeli olup tıp doktoru değildir. FTR uzmanları mekanik ve iltihap (romatizmal) kaynaklı eklem ve kas hastalıklarına en çok hakim olan hekim grubudur. Eğitim sürecimizin ana konusu kas iskelet sistemidir. Eklem, kas, kemik ağrılarının cerrahi olmayan tedavi kısmını FTR uzmanları yapmaktadır.

Branşımız menisküs patolojileri de dahil olmak üzere tüm diz, kalça, ayak ve ayak bileği hastalıklarının, bel ve boyun fıtıklarının (herni), diğer bel ve boyun hastalıklarının,  sinir sıkışmalarının,  dirsek, el el bileği problemlerinin tanı ve tedavisi ile ilgilenmektedir.

Osteoartrit (eklem kireçlenmesi), osteoporoz (kemik erimesi) tendon problemleri bizim ana konularımızdandır. Skolyozun tanısı ve tedavisi FTR’nin konusudur. Skolyozun altta yatan nedeninin bulunması ve çok yönlü değerlendirilmesi gerekir.

Tedavisinde ise çok faktörün bir araya getirilerek planlanması önemlidir.

Rehabilitasyon kısmında ise başta inme olmak üzere beyin hasarı, omurilik yaralanması, sinir hastalıkları ve yaralanması, multiple skleroz, kırık sonrası, tendon hasarı, serebral palsi, kas distrofileri, kanser hastaları, lenfödem, kalp ve damar hastalıkları, akciğer hastalıklarının rehabilitasyonunu yapmaktayız. Rehabilitasyon kısaca yeniden kazanım olduğuna göre hastalıklar sonrası yeniden fonksiyonları kazandırmak bizim işimizdir.

Romatizmal hastalıkların tanı ve tedavisi konusunda deneyimli hekimleriz. Romatizmal hastalıklar mekanik ağrılarla çok karıştırıldığı için tanıda diğer branşlar zorlanmaktadır. Fiziyatristler mekanik ve romatizmal eklem ağrılarının her ikisine de hakim olduğundan dolayı ayrımını yapmakta zorlanmamaktadır. Romatizmal hastalık tanısını konulan hastalar yakın takibe alınır. İç organa ait tutulum tespit edilen hastalar romatoloji bölümüne yönlendirilir.

Vücut bir fermuar gibidir. Vücudun bir bölgesinde ortaya çıkan problem zamanla diğer bölgelere ilerlemektedir. Anatomi ve kinezyolojiye hakim olan branşımız bu bağlantıyı rahatlıkla kurup ana noktayı bulup tedaviyi ona göre planlamaktadır.

Tanı ve tedavide yapılan yanlışlıklar nelerdir?

Öncelikle hastalığın tanısını koymak çok önemlidir. Son dönemlerde Manyetik Rezonans görüntülemenin (MR) hayatımıza fazlaca girmesinin avantajı yanında dezavantajı da olmaktadır.

MR ile asla tanı konulmaz. MR hastadan alınan hikaye ve yapılan muayene sonucunda düşündüğünüz tanıyı desteklemek için kullanılır. Hastalar MR’ıma bakıp bana tedavi planlar mısınız diye geldiklerinde ben kendi adıma yorum yapmamaktayım. Kişinin ağrısının kaynağı MR’da görünen patolojiden kaynaklanmayabilir. Bunu ancak hastayı değerlendirerek anlayabilirsiniz.

Örneğin; bel ağrısı olan bir hastanın MR’ında bel fıtığı görülmüştür. Ancak her fıtık belde ağrıya sebep olmaz.  Eğer biz sadece MR’a bakıp belde fıtığın var, tedavi planlayalım dersek hastaya zarar vermiş oluruz. Belki hastanın ağrısının kaynağı bir kastan, ana aort damarının genişlemesinden, iç organdan ya da alttaki sakroiliak eklem dediğimiz başka bir eklemden kaynaklanmaktadır. Bunu da ancak muayene ederek ve diğer testlerle değerlendirerek anlayabiliriz.

Ayrıca rehabilitasyon kişiye özel planlanır. Hastanın muayenesinden elde edilen bulgular, duruş patolojileri, hangi sinirde, hangi kasta problem olduğu, eşlik eden hastalıklar, kullandığı ilaçlar göz önüne alınarak tedavinin planlaması önemlidir. Her hastaya matbu şeklinde aynı tedaviyi uygulama yaklaşımı FTR’de kabul edilecek bir durum değildir. Tedavinin bireysel olması gerektiğini tekrar vurgulamak isterim.

Tedavide hangi yaklaşımlar yer almaktadır?

Medikal, fiziksel, girişimsel yaklaşımlar diye üç gruba ayırabiliriz. Medikal yani ilaç tedavisi hastalığın tanısına göre reçete edilir. Fiziksel yaklaşımlarda ise fizik tedavi ajanları, egzersizler ki çok geniş yelpazesi vardır ve manuel yaklaşımlar yer almaktadır. Fizik tedavi ajanları ağrı kesici, kanlanma arttırıcı, doku onarıcı, ısıtıcı gibi etkilerinden faydalanarak kullanılmaktadır. Bu amaçla elektrik akımları, ses dalgaları, mikrodalga, kısa dalga, lazer, elektromanyetik şok dalga gibi yöntemler tedavide kullanılmaktadır.

Son dönemlerde lazer tedavisi özellikle yüksek yoğunluklu lazer tedavisi (HİL Terapi) gündemdedir. Fizik tedavi ajanlarının birçok etkilerini ortaya çıkartan bir uygulamadır. Manuel yaklaşımlar kas spazmı, kas gerginliği ve eklem disfonksiyonunu tedavi etmede sadece elin kullanıldığı yaklaşımlardır. Osteopati en geniş kapsamlı olan yöntemdir. Osteopati; vücuttaki problemi sadece ağrı olan bölgede aramaz. Ağrının kaynağını tespit ederek sorunu çözmeye çalışır.

Girişimsel yöntemler ise çok geniş yelpazeye sahiptir. Maalesef son dönemlerde uzmanlığı kas iskelet sistemi üzerine olmayan diğer hekim arkadaşlarımız ve hatta tıp eğitimi olmayanlar bir hafta sonu aldıkları kurslarla hastalıkları iğne kullanarak tedavi etmeye çalışmaktadır.

Tanı koyma konusunda yetkinliği olmayanın tedavi uygulama yetkisinin de olmadığını savunmaktayım. Ağrı yukarıda da belirttiğim gibi olduğu yer dışında başka bir bölgeden de kaynaklanabilir. Ağrıyan noktaya iğneyi batırsanız da hastayı tedavi edemezsiniz.

İkinci bir dikkat çekmek istediğim noktada, genellikle bizim hastalıklarımızda sadece iğne tedavisinin yeterli olmamasıdır. Muhakkak hastaya başta egzersiz programı, eğitim ve aktivite modifikasyonu (günlük yaşamında dikkat etmesi gerekenler ve bu konuda düzenlemeler)  planlanmalıdır. Gerçek hastalığı olanlar tam tedavi edilmediği için iğne ile o an rahatlasa da sonra şikayetleri tekrarlayacaktır.

Klinikte uyguladığımız girişimler nelerdir?

Oldukça fazla uygulama yapmaktayım. Genellikle uygulamalarımızı biz kliniğimizde ultrason görüntülemesi altında yapmaktayız. Bu uygulamalar şunlardır;

  1. Tetik nokta enjeksiyonları
  2. Nöral terapi
  3. Tüm eklemlere eklem içi uygulamalar (kortizon, PRP, hyaluronik asit)
  4. Sakroiliak eklem enjeksiyonları
  5. Faset eklem enjeksiyonları Sinir blokları
  6. Çene eklemine enjeksiyonlar
  7. Botulunium toksin (botoks) uygulamaları
  8. Kaudal blokaj
  9. Erektör spina bloğu
  10. Ganglion blokajları
  11. Mezoterapi
  12. Stromal vasküler fraksiyon uygulaması (kök hücre )
  13. Tendon kalsifikasyon lavajı …vb.
  14. Ozonterapi

Girişimsel yöntemlerde vurgulamak istediğim bir konu PRP  (Trombositten Zengin Plazma)’dir. PRP kök hücre uygulaması değildir. Kendi kanınızda bulunan trombosit hücrelerinin toplanarak doku iyileşmesini istediğimiz alana verilmesidir. Ancak bu uygulama her hastaya yapılmaz. Örneğin;  kanser hastalarına, romatizmal hastalıkları olanlara, trombosit sayısı düşük olanlara gibi.

Diğer bir önemli noktada ileri eklem dejenerasyonu (kireçlenmesi) olanlarda da faydalı bir yöntem değildir. Erken olanlarda da geçici bir süre etki sağlar. Ben gelen hastalarıma bu konuda muhakkak bilgi veririm.

Son olarak 23 yıldır fiziyatrist olarak görev yapmaktayım. Maalesef tıptaki dejenerasyon nedeniyle hastalar doktor doktor gezmektedir. Hastalarımız hangi branşa muayene olacaklarını bilememektedir. Biz fiziyatristlerin eğitimindeki ana nokta ağrı ve fonksiyon kaybı üzerinedir. Eklem ve omurga sağlıklarını bize emanet etsinler, biz cerrahi gerektiğinde zaten ilgili branşa yönlendiririz. Kas iskelet sistemi hastalıklarının büyük kısmı cerrahi olmayan yöntemlerle tedavi edilmektedir.

Sosyal medyayı aktif kullanan bir hekimim. Hastalıklarla ve tedavi yaklaşımları ile hastalara bilgi vermeyi, paylaşmayı seviyorum. Bana sosyal medyadan ulaşmak isteyenlere adresim aşağıda yer almaktadır.

İnstagram: profdrferaysoyupek

www.drferaysoyupek.com.tr