Enteresan değil mi? Batı artık, Hamas için terör örgütü nitelemesi yapamıyor. Oysa daha dün İsrail çoluk çocuk demeden binlerce masumu katlederken bu örgütü bahane ediyordu. “Hamas terör örgütü kendimi savunmam için Gazze’yi bombalıyorum” diyordu.
            Batıda bu gerekçeyi olduğu gibi alıp dünyaya servis ediyordu.
            Fakat aynı Batı şimdi kanaat değiştirmeye başladı. Neden?
            Batı vicdana mı geldi? Hakikati mi gördü? Asla!
            Peki, ne oldu? Olan şu: Türkiye tavrını değiştirdi, hepsi bu kadar!
            Batı asla Doğu’da birlik istemez. Karşısında ulus ulus, ideoloji ideoloji, mezhep mezhep bölünmüş İslam Coğrafyası ister. Sömürülmeye hazır, petrol üzerine oturmuş zayıf zayıf adacıklar ister.
            Hele hele yüzünün karasını dünyanın önünde dile getirecek tok bir ses hiç istemez.
            Mesela: “Dünya beşten büyüktür!” gibi.
            “Bir Türk Dünyaya Bedeldir”  sözüyle yıllarca avutulan Türk, en yetkili ağzıyla, üstelik Birleşmiş Milletlerin binasında “Dünya beşten Büyüktür” gibi vicdan yüklü, isyan kuşanmış üstelik akıllara hitap eden bir cümleyi söylemeye başlamışsa, Batı açısından tehlike zilleri çalmaya başlamış demektir.
            Demektir, çünkü evvela Türkler artık dünkü Türk olmaktan çıkıyor demektir. Tarihi kimliğine dönen, hakkın ve adaletin sözcülüğüne soyunan, zalimlere karşı söyleyecek sözü olan, mazlumdan yana tavır koyan, ‘Türk’ sahnede yerini almaya başlıyor demektir.
            İşte bu hal Türk’ün Osmanlı olması halidir.
            İşte bu hal Türk’ün İslam’ın savunucusu olması halidir.
            Netice itibariyle etrafına topladığı mazlum halklarla adaletsizliğe kafa tutan Türk yeniden doğmaya başlamış demektir.
            Çelimsiz çalımlarla çevresine caka satan, boş avuntularla, kuru övünmelerle, Batıdan ithal nakaratlarla vakit öldüren değil, vakti nakkaş gibi işleyerek yeni bir dünyanın doğmasına vesile olan ‘Türk’ sahne de yerini almaya başlıyor demektir.
            İngiliz’in oyunu yüz yıl sonra bitiyor işte!
            Harbi umuminin yüzüncü yılında dünya yeni bir dünyaya gebe!
            Zaman rahminde yeni zamanlara gebe!
            İşte böyle bir ortamda ne olur? Hamas terör örgütü olmaktan çıkar! Çıkar çünkü aksine bir tavır İslam Coğrafyasında ‘birliği’ aklılara daha sık getirecektir. Farklılıkların kaşınması, sahte cihatçı örgütlerin cinayetleri, Müslümanları birlikten soğutmaya yetmeyecektir. İşbirlikçi devletler Müslümanlar üzerindeki egemenliklerini daha fazla sürdüremeyecektir.
            O zaman tek yol kalmaktadır: taviz vermek. Batı Müslüman’a taviz verecektir, sürülen bir parmak bal misali olsa da taviz.
            Maazallah(!) iş sonunda Hilafete kadar giderse, Batı ne yapar?
            Hâlbuki içimizdeki Batıcılar tutulan yolun Türkiye’nin zararına olacağını söylüyorlardı. İsrail’i karşımıza almakla dünyada yalnızlaşacağımızı iddia ediyorlardı.
            Onlar Türk’ün tarihini bilmedikleri gibi gücünü de bilmezler. Onların bildiği tek bir şey vardır. Batı’lı efendilerinin gözüne girmek! Batının kapısında yalvar yakar vakit geçirmek.
            Onların söylediğinin tam tersi oluyor. Türkiye dikkate alınan, haysiyetli bir ülke olma yolunda ilerlerken, İsrail yalnızlaşıyor.
            Biz değil, Batı endişeler içerisinde kıvranıyor.
            Rusya ekonomik açmazlarına Türkiye ile yapacağı anlaşmalarla çare arıyor. Bir tarafımızda Balkanlar, bir yanımızda Türk Cumhuriyetleri diğer yanımızda Ortadoğu, ulus –devlete “nasılsın ufaklık” kabilinden göz kırpıyor.
            Türkler ve Kürtler her geçen gün Anadolu’nun ehemmiyetini daha iyi anlıyor...  
            Kısacası bizler kaybettiğimiz rüzgârımızı yeniden kazanmaya başladık.
            Hani bize denilmişti ya: Birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşerde (size heybet veren) rüzgârınız(heybetiniz) gider diye.(Enfal 46)
            İşte biz rüzgârımızın kokusunu yeniden almaya başladık.
 
NOT: Sevgili okurlarım; Yazılarımın okunması ve tarafınızca yorum gönderilmesi elbette ki beni ziyadesiyle sevindiriyor. Fakat bir ricam var. Lütfen yorumlar ile yazının konusu arasında alaka bulunsun. Bulunsun ki bende faydalanayım. İlle ki birilerinin yaptırdığı sarayı yahut falanca hocayı dilime dolamak zorunda değilim. Ben gündelik siyaseti değil belli bir amacı gözeterek yazmaya çalışıyorum. Günlük dedikodularla ne kaybedilecek zaman ve ne de şişirilecek kafa var diye düşünüyorum... Sağlıcakla kalınız.