Toplumu anlama ve açıklamak için en önemli yöntem analoji yani benzetimler yapmaktır. En iyi benzetim ise toplumları organizmalar gibi düşünmektir.
İnsan vücudunda 30 milyar civarında sinir hücresi, 200 çeşit hücre, toplamda ise 100 trilyon hücre ve ayrıca uzuvlar vardır. Sinirler vücudun istek ve sıkıntılarını beyne ileten unsurlar, beyin ise harekete geçirdiği hormonlar sayesinde bedenimizin istek ve sıkıntılarını çözmeye çalışan organımızdır. Toplumu oluşturan kurum ve kuruluşlar da benzer bir sistem içerisinde işlemektedir.
Aynı şekilde ağrılar, kangrenler, apseler, sancılar kısacası hastalıklarla ilgili hangi semptom ve şikayetler mevcutsa, benzerlerini topluma uyarlamak mümkündür. Hastalıklara neden olan en önemli sebep beslenme ve psikolojik durumdur. Gıda zehirlenmesi dediğimiz durum uyumsuz gıdaların ya da bozuk gıdaların alınmasıyla meydana gelir. Başlayan karın ağrısı ve baş dönmesi gibi semptomlar hastanın hastanenin yolunu tutmasına neden olur. Psikolojik sıkıntılarda sindirim sistemi, dolaşım sistemi gibi iki temel sistemi direk ya da dolaylı etkileyerek insan bedeninde önü alınamayan hastalıklara yol açabilmektedir. Toplumlardaki sıkıntıların da nedenleri de aynıdır: Çatışan ve birbirlerine baskı yapan fikirler, ideolojiler. Bir toplumda çatışma başladığı zaman sosyal psikoloji bozulur ve sistem anomaliler yaşamaya başlar.
Bir hücrenin işlevsel bozukluğa uğraması ve kansere giden yolu açması ya da uzuvların aynı anda ya da ayrı olarak arızalanması felç veya uzuv kaybına neden olur. Bunun yanı sıra çok zorlanan bir uzvumuzun aşırı yorgun düşüp işlev yavaşlığına neden olması, düşünce üretmeyen bir aklın ve ezber yapmayan bir hafızanın zayıflaması gibi örnekler de toplumsal olay ve olgulara uyarlayabilir. Bir zümrenin diğer bir zümreye baskı kurması, mobing yapması, ötekileştirmesi, yok sayması, vatandaşlığını sorgulaması gibi sosyal anomaliler sosyal çözülmelere yol açar. Sosyal çözülmeler tedavisi uzun zaman alan durumlardır ve yoğun bakıma giren hasta gibidir. Sonucu kestirilemez.
Olumsuzluklar yanında analojileri olumlu hareketler üzerinden de verebiliriz. Aklımız bütün bedenimizin iyiliğini ister. Midemiz beslenme ünitemiz. Bir elimiz diğer elimizin destekçisi. Kulağımız ayağımızın işlevini kesmez. Dişlerimizin birkaçı keser, bir kaçı öğütür. Dilimiz her şeyimiz. Hem besler hem konuşmamızı sağlar.
Birey-toplum ve organizma arasındaki analojiler toplumun hareket imkân ve kısıtlılıklarını, olumlu ya da olumsuz yönlerini görmemiz adına somut örneklerdir. Yöneten ve yönetilenler olarak bu analojilerden yola çıkarak eylemlerimizi kontrol edebilir, harekete geçirici motivleri tespit edebilir, bu sayede de sistemi daha işler hale getirebilir ve insanların gerçek vatandaşlık bilinciyle ülkesi için çalışmasına katkıda bulunabiliriz.
Herkese hitap eden evrensel mesaj: “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” Hadisi Şerif.
Herkese sağlıklı, mutlu, bereketli ve huzurlu günler dilerim.