Fikrikadim sitesindeki söyleşimin ikinci ve son kısmını sizlerle paylaşıyorum.

 “Birileri ülkemizde yaşayan Kürt kardeşlerimizi Türkleştirme ye çalıştı… Bunun bedelini çok ağır ödedik. Oysa Türkleşmesi gerek Kürtler değil, bence Türklerdi.

Türk Milliyetçiliğini Osmanlıyı dışlamakla itham ediyorsunuz. Ve bunu Ziya Gökalp’le örneklendiriyorsunuz. Ama günümüze geldiğimizde örneğin, Osmanlı tarihi üzerine araştırmalar yapan, oradan bir milliyetçi tarih çıkaran pek çok ismin kendisini Türk Milliyetçisi olarak tanımladığını görürüz.
Haklısınız! Bu Ziya Gökalp menşeli sosyolojinin ne denli çürük tahtaya bastığını göstermesi bakımından önemli! Ziya Gökalp Kemalizm’in ideologluğuna soyundu. “Türk” ile “Osmanlı” kavramlarını ayırdı. Hatta Türklüğe aykırı imiş gibi teoriler üretti. Oysa Türk ve Osmanlı kavramları ayrılması düşünülmeyecek kavramlardı. Tabii bu Batı’nın çok hoşuna gitti.
Neden? Nasıl olsa Batı okyanusları aşarak Osmanlı’nın arkasına dolaşmamış mıydı?
Evet, ama Batı tekrar tarihi hasmına yani Doğu’ya yöneldi. Çünkü petrol önemliydi ve petrol Osmanlı topraklarındaydı.
Özellikle Menderes döneminden itibaren Türk milliyetçiliği yaptığını söyleyen siyasal yapılanmaların tam karşılığı milliyetçilik olabilir mi? Örneğin MHP için milliyetçi bir parti diyebilir miyiz?
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım gibi bu konuda bir kavram kargaşası var. Ama ben “milliyetçilik” ile “ulusçuluk” kavramlarını ayırıyorum. Anadolu’da bir Türk milliyetçisine sorsanız vereceği cevap kapsayıcıdır. İslam etrafındaki bir bütünleşmedir bu. Milliyetçi kesim Türk’ün milli kimliğine daha yatkın. Ulusalcılar ise şiddetle karşı. Batıcı, laik ve Doğu ile ilgili olan her şeye her bağa nefretle bakıyor. Bu bakımdan onlar tarihi yeniden yorumluyorlar. Haksızlığa kafa tutan bir Türk yerine Batı ile uyumlu olan, Doğu’nun sömürüsüne, dünyanın gidişatına itiraz etmeyen bir Türk istiyorlar. Ama onların özlemini çektiği bu Türk kalıbı Türk’ün milli kimliğine uygun değil ki!
Nedir Türk’ün milli kimliği?
Dünyanın gidişatına itiraz etmek! İtirazın varsa milli kimliğini devam ettiriyorsun demektir, yoksa veciz sözlerle kendini avutuyorsundur. Her ne kadar yanlış anlamaya müsaitse de buna bir örnek vereyim isterseniz.
Tabii,buyurun.
Bir Türk Dünyaya bedeldir sözü, Kemalizm’in inşa edici fakat tarihi bağı olmayan bir sözdür. Oysa “One Minute” öyle mi? Bununla sen dokunulmaz ve eleştirilmez olan İsrail’e kafa tutuyorsun. Hem de bütün dünyanın önünde Yine “dünya beşten büyüktür” sözü ile dünyanın gidişatına itiraz ediyorsun. İşte bunu ve benzerlerini söyleyen Türk Osmanlı demektir.
İyi de buna karşıda “bütün İslam Ülkeleri bir Almanya kadar üretemiyor. Birlikte olsalar ne değişir ki?” şeklinde bir argüman geliştiriliyor.Buna cevabınız?
Bunu diyenler sebep ile sonucu karıştırıyor. Üretememek bir sonuç peki bunun sebebi ne? Parçalanmak, sömürülmek! Başta zihin olarak hem parçalanmak ve hem de sömürülmek. Sonrada tabii zenginlikler olarak. Ayrıca dünya da kapitalistçe üretime çare olmak, kapitalistçe üretimden geçmiyor. Müslümanların, Batı ile üretim yarışından ziyade, değer üretmek babında dünyaya yenilik getirmeleri ile faydalı olacaklarını düşünüyorum.
MHP neden Kürt hareketiyle anlaşamıyor. Oysaki Ülkücü Hareket’de 80’li yıllarda Kemalist ideolojinin mağdurları arasındaydı. Kürtlerde sonuçtu aynı ideolojinin mağduru.
Tam da aklımdan geçen konuları sordunuz. MHP Kürt hareketine karşı muhalefet yürütüyor. Bu onların bileceği bir husus. Ayrıca Kürt milliyetçiliğine muhalefet edilmesi de bence lazım. Her ne kadar Kemalist ideolojinin mağduru iseler de bazı Kürt vatandaşlarımız kendi Kemalizmlerini üreterek çare ürettiklerini sanıyorlar. Fakat MHP’nin itirazları elbette bu bağlamda değil. Daha çok Türkçülük, Kürtçülük kısır döngüsünü andırıyor. Bu Türk kimliğine taban tabana aykırı! Ama bir hususta MHP’nin hakkını yememek gerek. MHP yönetimi hiçbir şekilde gençlerini sokak eylemlerine sokmadı. Bu ülkemiz için her türlü takdire şayan bir husus. Aksine bir durumda ise ülkemiz 80’li yılların daha da beterini yaşamaya başlardı. Kemalizm’e gelince elbette ülkücüler bu ideolojinin mağdurları arasındaydı. 12 Eylül üzerlerinden buldozer gibi geçti. O yılları çok iyi hatırlıyorum. Ülkücüler “kanımız aksa da zafer İslam’ın” şeklinde slogan atarlardı. Ama şimdi ben doğrusu İslam hakkında Ülkücülerin eski samimi tavırlarını göremiyorum.
Yani İslam’a biraz daha mesafeli mi bakıyorlar?
Kemalist ideolojinin biraz etkisindeler ifadesi bence daha doğru. Ulusalcılar fikir bazında olsun kitle bazında olsun güç kaybediyor. Bakın internet sitelerine sadece küfür ve hakaret bulursunuz. Başka diyebilecekleri hiçbir şeyleri yok çünkü. Birde topluma karşı içlerinde her geçen gün büyüttükleri bir kin. Bu hususta kendilerine en yakın müttefik kesim olarak Ülkücüleri görüyorlar. Onların laik bir zihniyetle tamamen malul olmaları için gayret sarf ediyorlar. İstiyorlar ki kendileri gibi Doğu ile ve tarihle bağlarını iyice koparsınlar. Kelimenin tam anlamıyla Kemalistleşsin ve milletin manevi değerlerine sırt çevirsinler.
Sizce nedir Kemalizm?
Türkün Batı’ya itirazı olmamış hali. Osmanlı ile bütün bağlarının koparılmış hali. Dinin ümmet bilincinden mahrum kılınarak ulusallaşmış hali…Kemalizm cephe değiştirmek demektir. Doğulu bir toplum iken Batılı toplum olma projesidir. Bakın bütün devrimlere bunu rahatça görebilirsiniz. Mesela Hilafetin kaldırılması! Soruyorum Hilafet olsaydı, günümüzde Batı Osmanlıyı ulus ulus(Aslında kuyu kuyu, petrol kuyusu) bölebilir miydi? Dünya da ki enerji üretimine ve dağılımına bu kadar hâkim olabilir miydi? İstedikleri İslam ülkesini işgal eder ve demokrasi falan getirebilirler miydi? Ayrıca İslam coğrafyasında her kafadan bir ses çıkar Allahuekber terennümü altında kafalar kesilebilir miydi? Dünyada İslam adına konuşan, muhatap alınan bir otorite olurdu! Elimizi vicdanımıza koyarak cevaplayalım. Bu hilafetin olmaması Batı’nın ne kadar işine yaradı. Ya Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini atlayan Türk Tarih Tezi! Bu, Türk’ün Batı’ya olan itirazının tarihten dolayısıyla zihinlerden silinmesi değildir de nedir? Diğer devrimler; takvim devrimi, uzunluk ölçüleri ve ağırlık ölçüleri devrimi… Özellikle kıyafet devrimi. Bizlerin, kendimizi Doğu’lu değil de Batı’lı toplum gibi algılamamız için inceden inceye iyi düşünülmüş devrimler. Zaten merhum Baykan Sezer kıyafet devrimini üniforma değişikliği olarak niteliyor. Doğunun askeri iken cephe değiştirirsek elbette ki üniforma değiştirmek zorunda kalacaktık, diyor.
Bu nedenlerle mi“Türk kimliği laik olamaz” diyorsunuz?
Evet, sahici bir Türk kimliği laik olamaz. Çünkü Laiklik Batı tarafından dünyaya lanse edilen bir çözüm. Ama kimin problemine? Kendisinin yani Batı’nın problemine bir çare! Peki, bizde karşılığı var mı? Asla! Bizde ne örgütlü bir cami var ve nede ruhban sınıfı. Ama Batı… Batı’da tıpkı devlet gibi örgütlü bir Kilise var. Ve bu örgütün şekillenmesine sebebiyet veren bir de Ruhban sınıfı! Adamlar bakmışlar bir yanda Kral öbür yanda Papa. Bu iki başlılığı kaldırmak için Laiklik kavramını ihdas etmişler. Yani kendi yararları adına… Sonrada bunu dünyaya teşmil etmeye çalışmışlar. Türk kimliğine gelince bu kimliğin kaynağı tarihtir. Tarihte Türkler sahneye tam anlamıyla Selçuklu ile çıkmış ve Osmanlı ile bunu şahika noktasına getirmiştir. Türk etrafına caka satmaz. Boş sözlerle övünmez. Etrafına topladığı Doğu’lu halklarla talan ve sömürüye karşı durur. Bunu yaparken de zihni de, kalbi de gönlü de İslam ile mutmaindir… Laikliğin ne tarihi ve ne de toplumsal dayanakları vardır.
Bu biraz, son yıllarda İsmet özel’in Türklüğe yüklemeye çalıştığı anlamları çağrıştırıyor. Böylece Alman Nazizm’inin dinleştirilmiş Türk versiyonu ortaya çıkmıyor mu?
Evet, ülkemizin önemli mütefekkiri İsmet Özel’de aynı şeylere vurgu yapıyor. O Türk demek kâfire kafa tutandır, diyor. Yani Türklüğü soyda sop da aramıyor. Küfre karşı direnişte görüyor. Alman Nazizm’ine gelince: Nazizm de “volk” yani ırk önemlidir. Faşizm de ise “devlet”. Nazizm ve Faşizm Hıristiyanlığın versiyonudur. Biliyorsunuz onlar İsa’yı teslis inancı ile ilahlaştırırlar. İnsanın ilahlaşması yahut İlahın insanlaşması! Batının mitoloji devrinden beri bu husus ile başı bela da, Ama bizde Allah’tan başka İlah Yoktur. Bu inanç laikliğe olduğu kadar Nazizm ve Faşizme de karşıdır. Tarihi Türk ‘ün kimliği ise ne liderin ilahlaşmasına ve ne de devletin ilahi yasayı çiğnemesine müsamaha gösterir.
Hem Türk kimliği laik olamazsa ne olabilir ya da şöyle sorayım Türk kimliği ne olmalı ki sizi memnun etsin?
Aslına dönsün yeter. Birileri ülkemizde yaşayan Kürt kardeşlerimizi Türkleştirme ye çalıştı… Bunun bedelini çok ağır ödedik. Oysa Türkleşmesi gerek Kürtler değil, bence Türklerdi. Bu vesileyle ülkemdeki bütün Türklere seslenerek son sözümü söyleyeyim isterseniz. Ey Türkler, Türkleşin.