Ey şehid, ey Mursi!
Ne zor bir mesuliyet tutuşturdun yüreğimize
Ne zor gidenlerin ardından bakmak
Ne zormuş cennet kokulu vedaları duymak
Firavunları hiç değişmedi Mısır'ın
Aynı kibir, aynı vahşet, aynı zulüm
Sahte tanrıların diyarı bu, yaşatır mı hiç?
"La ilahe illallah" ı gönüllere kazıyanı
Denizde boğulana kadar kovalar
Düşer peşine hırsı ve cürmüyle
Nil nehrinde bir bebekse bile...
Yezidlere onuru, izzeti göstermek
Küfrün suratına tükürüp de gitmek
"Katılaşmış cesedim bile
Meydan okur, titretir her zalimi" diye bağırmak
"Varsa dünyayı isteyen kalsın,
Soğuk bir beton yeğdir, yumuşak döşeklerinizden" demek
Sarayları itmek, ihtaşama gülüp geçmek
Sarp yokuşu seçmek,
Oyun ve oyalanmayı değil
Şehadeti...
Hakikati...
Rızayı...
Bir söz bırakıp gitmek, var ya
Ağır kurşun gibi,
Fısıldar hepimize:
"Bana üzülmeyin ey Müslümanlar,
Beni zindanda unutan sizler
Var ya sizler,
Nisyan içinde üzülün kendinize
Üzülün,
Ve ağlayın halinize,
Yine de size veda etmiyorum,
Bilakis
Görüşmek üzere... "
Allah ondan razı olsun...