~~
Teröristlerin inlerine yapılan polis baskının da DHKP-C'nin 6 alan sorumlusu ele geçirilmiş. Devrimci müzik yapan Grup Yorum'da beraberlerindeymiş; bitmedi, bonus olarak bir de İngiliz ajanı ele geçirilmiş çelik kapılarla muhkemleştirilmiş dernek binalarında.
Ruhsatsız tabancalar, otomatik av tüfekleri, sinyal kesici cihaz ve pek çok sayıdaki mermiler de cabası.
Şehit Savcımızın katlini kutluyorlardı, besbelli; belki de yeni eylemlerin planları üzerinde kafa yoruyorlardı, polise enselenmeden önce.
Basından öğrendiğimize göre İngiliz ajanının Almanlarla da ilişkisi varmış...
Peki, nedir "İngiliz"? Bir zamanlar Doğu'da "Osmanlı" ne ise Batı'da da o. Yani Batı'nın sözcüsü. Dolayısıyla talanın soygunun, hilenin, entrikanın önderi...
Dünde böyleydi, bugünde böyle. Tek fark: Doğu'nun koruyucusu Osmanlı'nın artık olmuyor olması. Kısacası Batı için dünyanın değneksiz köy haline gelmiş olması.
İngiliz'in tek endişesi, dünyanın yeni bir Osmanlı ile buluşması.
Önlemek için uyguladığı metodu anlamak hiç de zor değil: Osmanlıyı yıkarken neyi yapmışsa, günümüzde de Türkiye'nin güçlenmemesi için aynı şeyi yapıyor. Devletin iç işlerine müdahil olmak. Bu vesileyle, Batı aleyhine olabilecek gelişmeleri durdurmakla kalmayıp yararına yön kazanmasını sağlamak. Bunun imkânını da içerideki bazı toplulukların sözcülüğüne soyunmak suretiyle yaratıyor.
Dün içimizde ki gayrimüslimlerin sözcüsü olarak bizlere reform dayatıyorlardı. Günümüzde gayrimüslim yoksa da oyun değişmiş değil. Oyunun yeni versiyonu etnik ve mezhebi koruyuculuğa soyunmak... Müslümanları parçalamak için oldukça verimli bir alan.
Bir elde Kürt kartı, diğerinde ise Alevilik meselesi... Bir birini kullan, bir diğerini.
Ulusalcı ideoloji ile harmanlanan toprak buna müsait iken, birde Kemalist bahçıvanlar emre amade, hazır olda beklemekte iken bu tohumlar neden saçılmasın ki?
23 Aralık 1876 günü Tersane Konferansı düzenlemek zorunda kalınır. Konu Bulgaristan da mezalim iddialarıdır. İngiltere ve Rusya karşılıklı paslaşırlar. Amaç Osmanlı'yı parçalamaktır. Rusya'nın savaş açacağı ,Avusturya'nın Bosna'ya asker çıkaracağı, İtalya'nın ve İran'ın da saldıracağı tehdidi yapılır.İngiltere'nin ise bu şartlar altında Osmanlıya yardım etmeyeceğinin altı özellikle çizilir.
Aynı gün yani 23 Aralık günü alelacele Kanun-i Esasi kabul edilmiştir. Padişah tarafından kabul edilen anayasa top atışlarıyla ilan edilir. Toplantı halindeki Tersane konferansında söz alan Hariciye Nazırı Saffet Paşa artık konferansın devamında bir yarar kalmadığını zira Islahatın yapıldığını ve dağıtılması gerektiğini söylemişse de nafiledir. Konferans hiç bir şey olmamışçasına çalışmasına devam eder.
Bu arada gerek ulama ve gerekse Ahmet Cevdet Paşa başta olmak üzere bazı devlet adamlarının ikazlarına hiç kulak asılmadan Mithat Paşa'nın servisi neticesi iş oldubittiye gelmesi ile kalmıştır.
Ulusalcı ideolojinin toplumumuzun başına musallat ettiği Kürt ve Alevi sorunları günümüzde en iyimser duygularla giderilmeye çalışılırken içeriden ve dışarıdan müdahaleler ile devlet güçsüz düşürülmeye çalışılmaktadır.
Dışarıda İngiliz kafası bu sorunları kaşırken, içeride ki uzantıları toplumuza kan kusturmak isteyenlere çanak tutmaktadır.
PKK eylemlerinin seyrekleşmesi üzerine DHKP-C devreye sokulur. Gezi olaylarında ölenler tesadüfen(!) Alevi vatandaşlardır. Bu arada elinde sapan ve yüzünde maske ile ekmek almaya giden(!) Berkin Elvan'da öldürülür.-açıkçası bir çocuğun masumluğundan istifade ile onu oraya gönderenlerde,sonra utanmadan istismar edenlerde öldürenler kadar suçludur- bu vakıayı açığa çıkarmak isteyen Savcı tam 21 polisin ismine ulaşmıştır ki şehit edilir.
Sebep:Berkin'in-güya- hesabını sormak!?Hadi oradan! Kimi kandırıyorsunuz İngiliz/Batı'nın maşaları.
İş bununla kalsa yine iyi: Kendisini Mustafa Kemal'in askeri olarak niteleyen bazı Gezici artistler bu cinayeti işleyenlere terörist diyemeyeceklerini ilan ederler.
İngiliz'e iki yönlü iç destek. Biri vururken diğeri katili sevimli göstermeye çalışıyor. Örgüt evinde yakalanan İngiliz ajanının en büyük talihsizliği yakalanmış olması. Çünkü bu ülkede ajanlık yapmak o kadar kolay ki. Belki tedbirsizliği de bu rehavetinden kaynaklansa gerek.
Korkarım ki bu hain saldırılar devam edecek. Gaye ülkenin yönetilemez olduğu izlenimi beraberinde seçim sath-ı mailine girmek. Böylece Milletin iradesine ipotek koymak.
Bu arada Savcının şehit edilmesi olayı üzerine, her kim içerisinde ufacık da olsa bir sevinç duyduysa kendisini sığaya çeksin. "Benim İngilizlerce ne gibi bir müşterekim olabilir ki?" diye.