Her haliyle çelişkilerin hakim olduğu Batı medeniyetinin kadınlara verdiği özgürlükler ve haklar da kendi içinde paradokslar barındırmaktadır.
8 Mart Kadınlar Günü, ilk olarak ABD’nin Newyork kentinde 40 bin dokumacı olarak çalışan kadının daha iyi şartlarda çalışması istemiyle grev yapması ve ardından çıkan arbedede 210 kadının yanarak ölmesinin anısına kutlanmaya başlamıştır.
Şiddet gören, dövülen, öldürülen kadınların hakları dile getirilirken batıdan kopyalayıp kendi değerlerimize yapıştırdığımız bu Kadınlar Gününü artık salonlar tutup eğlenerek, oynayarak da kutlamak yadırganmamaktadır.
Her gündemimizi belirleyen batının dünya çapında kutladığı bu güne yüklediği anlamı ya da kadınlara gerçekçi ve inandırıcı bir değer atfedip etmediğini sorgulamakta fayda var.
Ortaçağda kadınların insan mı şeytan mı olduğunu tartışan Avrupa, bugün kadını yücelttiğini ifade etse de aslında ona şeytan rolünü biçmiştir. En basitinden bir araba lastiği reklamında bile kadınları bir meta olarak kullanan kapitalist bir mantığa sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
ABD’nin İndiana eyaletinde artık bebeklerin sokaklara, çöplere bırakılmasını, ölüme terkedilmesini engelleyen bir uygulama başlatılıyor. Kadınların bebeklerini çöp yerine sokaklarda bebek bırakma kutularına bırakması isteniyorsa batının özgürlük, kadın ve aile anlayışı iflas etmiştir denilebilir.
Mağdur, güçsüz ve ezilen kesimlere lütuf olarak batının bahşettiği bu özel ve mühim günleri kutladığımızda daha modern ve güçlü olacağımız yanılgısıyla her yıl 8 Mart’ta “Kadına şiddete hayır, sömürüye hayır” diye haykırılmaktadır. Ancak medya ve modern kültürümüz kadını daha da yalnızlaştırıp savunmasız hale getirmekten vazgeçmemektedir.
M.Akif’in deyişiyle tek dişi kalmış bu medeniyetin argümanlarıyla kadınlar daha değerli olamayacağı muhakkak. Kadınları ancak Allah’ın kendisiyle birlikte yarattığı güzel bir emanet olarak gören, peygamber ahlakına, sevgisine, şefkat ve merhametine sahip erkekler baş tacı edecektir.
Suriyeli, Filistinli, Mısırlı kadınların, annelerin acılarını, gözyaşlarını anlamasını ise zaten hiç beklemiyoruz bu ikiyüzlü medeniyetten…
Sıradanlaştıkça önemsizleşen, klişe laflarla tekrarlanan bu ithal, özel günlerden medet ummaktan artık kurtulmanın zamanıdır diyorum…