Batılıların kutsallarını ne çok benimsemeye, sevmeye başladı toplumumuz. 15 gün öncesinden billboardlardan, TV’de reklamlardan empoze edilen kutsal günlerimiz “Anneler, babalar günü, sevgililer günü, yılbaşı vs.” günü geldiğinde sürü psikolojisiyle insanımızı mağazalara doldurup alışverişe zorluyor. Ne kadar harcama yaparsak yapalım, “Oh değdi, bir tane annem var, biricik sevgilime feda olsun” diye kendimizi avutmayı da ihmal etmiyoruz.
Anneler günü de batıda annesini kaybeden bir kızcağızın icad ettiği günlerden biri. Çocukluğumu Nürnberg’de geçirdiğim için şunu söyleyeblirim ki: Batılı mamalar (anneler), omalar (nineler) bu tip günlere muhtaç. Çünkü çocukları 18’inde özgürlüğünü ilan ederek ebeveyninden daha bağımsız, daha uzak bir yaşamı seçiyor, ailesi de buna göz yumuyor.
Gerçi bu bizim çok işimize yarardı. Yaşadığımız apartmanda üç omanın üçü de yalnız, köpekleriyle yaşardı. Çocuk veya torun sevgisini, özlemini bizimle gidermeye çalışırlardı. Her gün Kinder sürpriz yumurtaları memleketimde gariban ninem alamazken onlar alırlardı bize. Biz bu durumdan çok memnunken annem, “eve ayakkabılarıyla dalıyorlar” diye söylenirdi, çoğu zaman.
Bizim inancımızda, kültürümüzde yaşlanan anne, babayı huzur evine göndermek günahtır, ayıptır. Ancak batı kültüründe bunun hiç tartışmasını dahi yapmadan yaşlı anne ya da baba, kendi gider, huzur evine. Ömrünün son günlerini cıvıl cıvıl torunlarıyla geçirmek yerine hiç tanımadığı insanların ve bakım görevlilerin içinde geçirmek ne kadar mutlu ederse o kadar mutlulukla yetinmeyi de kabullenmişlerdir. Artık modernleşmiş, çağdaşlaşmış toplumumuzda da bu yaygınlaşmaya başladı, diyebiliriz.
Toplumumuza ısrarla empoze edilmeye çalışılan bu sözde özel, özünde sıradan ve umumileşmiş günler, her gün sevip üzerlerinde titreyeceğimiz ebeveynimiz için, Allah’ın “ Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa kendilerine öf bile deme, onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle” emrinden ziyade senede bir günde hediyeyle vicdan rahatlatmayı öngörüyor.
“Anne babası yanında yaşlanıp da cennete giremeyene yazıklar olsun” buyuruyor, Peygamber efendimiz. Artık mübarek dini bayramlarımız bile anne baba, akrabayla birlikte değil de 5 yıldızlı konforlu otellerde geçirmeyi vazeden modern dünyanın etkisinde kutlanır oldu.
Seküler, modern yaşam, bizi değerlerimizden, inancımızdan hep bir adım daha uzaklaştırırken kulağımıza sahte kutsallarını fısıldamaya devam ediyor ve biz ihmal ettiğimiz her gerçek vazifemizi bu içi boş, bize ait olmayan günlerle gidermeye çalıştığımızı fark etmiyoruz bile…