Bayrağa yönelen menfur saldırı hepimizi ziyadesiyle müteessir etti.
Bayrak: bir ülkenin bağımsızlığının sembolü; al bayrakta öyle. Fakat sadece o kadar mı? Asla!.. Çok daha fazlası... O bayrak tevarüs ettiğimiz, reddi miras edemediğimiz, elimizde kalan sayılı değerlerimizden en önemlisi.
Bu bakımdan, bugün olmasa bile, gelecekte farkına varacağımız iddialarımızı sırtında taşıyan bir simge! Bize ne olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini hatırlatan bir işaret.
Bu nedenle al bayrak kesinlikle başkalarının bayraklarıyla karıştırılmamalı. Başka Ülkeler rejimleri değişince bayraklarını değiştirebilirler. “ Bundan sonra bu bayrak altında yaşayacağız” diyebilirler. Bizlerinse bu lüksü yok...
Mustafa Kemal bile bayrağı değiştirmeyi aklından geçirmiş lakin yapamamış. Türklüğü öne çıkarmak kaygısıyla Göktürklerin Gök Bayrağını seçmeyi düşünmüş; Allah’ın bir lütfüdür ki, bayrağımıza dokunulamamış.
O bayrak boş bir bayrak değil arkadaş! Desenindeki hilal İslam’ı temsil ediyor; kırmızısı ise İslam uğruna dökülen kanı; yıldız ise parlamayı, sönmemeyi, dünyada iddia sahibi olmayı, sıradan olmayıp görünür olmayı simgeliyor.
Bizler bayrağımız olduğu için millet değiliz, millet olduğumuz için al bayrağa sahibiz. İşte tam da bu noktada bayrağımıza sahip çıkmalı ve onu çok daha fazla korumalıyız.
Korumanın yolu ise düşünmek; sokağa çıkıp nümayişte bulunmak veya slogan atmak değil. Değil çünkü bizim “millet” olma hasletimizi bayrakla vurmaya kalkışanlar henüz daha pes etmediler.
Anlayacağınız bir olmamızı çekemeyen nadanlar en umulmadık değerimizi, bayrağımızı silah olarak kullanıyorlar. Bayrağı taşıdığı misyonu aksine, üstelik o misyonu var eden milletin aleyhine silah olarak kullanıyorlar.
Dün Cumhuriyet mitingleri adı altında Laik diktatörlük peşinde koşan sinsilerce vatandaşlarımızın eline tutuşturulan bayrağın hınçla sağa sola sallandığını ekranlarda gördükçe, içerimde bayrağa takınılan saygısızlığın sızısını hissederdim. Sadece onların bayrağıymış gibi! Millete meydan okurken, değerlerine saldırırken bayrağın silah olarak kullanılması, bu milletin bayrakla korkutulmaya çalışılması ne büyük bir densizlikti öyle, Allah’ım.
“Bayrak neyi simgeliyor, onlarsa neyin davasını güdüyor” diyerek hayıflanırdım.
Bugünse bir ahlaksız Diyarbakır’da O Bayrağı gönderden indirdi. Güya Kürtler adına hareket etti. Ulan zalim, sen önce Kürt toplumunun tarihini ve değerlerini bil. Senin ataların o al bayrak için can verdi. O bayrak sadece Türk’ün değil bu ülkede yaşayan bütün Kürtlerinde bayrağı. Hem sen o bayrağı gök bayrak mı sandın? O Bayrak asırların anlamını üzerinde taşıyor. Yeniyetme ulusların bayrağı ile karıştırdın her halde.
Geçenlerde okudum bir yazar şöyle diyordu:
“Anadolu vatansız kalmış bütün Müslümanların sığınağı olmuştur” . Ne kadar da haklı! Galiba birileri de bizleri vatansız bırakmayı düşünüyor.
Bizi bölerek. Bayrağı taşıdığı anlamın tam tersi bir niyet ile kullanarak.
Birileri Kürtlere akıl veriyor:
“İşte Gezi olaylarına katılmadınız da ne oldu” diye. “
Hükümet size haklarınızı verdi mi?” diye. Yani sizde yakıp dökseydiniz, vurup kırsaydınız bu hükümet kalmazdı diyorlar... Durmayın yeni bir dalgayı doğudan sizler başlatın emek istiyorlar.
Savaş lobisinin “Sözcü” sü gazete bağırıyor: Vatan elden gidiyor... Amacı belli, Türk vatandaşları kışkırtmak!
PKK/KCK muammasının içerisinde bir gurup Abdullah Öcalan’ı itibarsızlaştırma gayretini artık gizlemiyor bile.
Hâlbuki Irak Kürdistan’ından çıkan Petrolün, ABD’nin bütün engellemelerine, Irak hükümetinin karşı koymasına rağmen Kerkük-Ceyhan boru hattından dünya piyasalarına, 22 Mayıs Perşembe gecesi sevkiyatına başlanmıştı.
“Şimdi bu bayrak krizi de nereden çıktı” demenin gereği var mı?
Anlaşma uyarınca Türkiye hem ucuz petrol alacak, hem geçişten kâr elde edecek ve hem de Irak Kürdistan’ının kazandığı para Halkbank’a yatırılacak.(ABD’yi asıl çileden çıkaran da bu)
Hoş şimdi birde IŞİD denilen bela o petrol bölgelerinde boy gösterdi.
Dostlar: Demem o ki: Bayrağımızı koruyalım.
Onu korumanın yolu anlamına sarılmaktan geçiyor. Zira gönderden asıl indirilmek istenen taşıdığı anlamı! Aksi halde o bayrakla birbirimizi dövmeye kalkarız, nazlı hilal de bizlere kaşlarını çatar.